YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6275
KARAR NO : 2023/6333
KARAR TARİHİ : 05.06.2023
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen yurtdışı borçlanma sürelerinin yanlış döneme mal edilmesi nedeniyle aylığının eksik hesaplandığının ve eksik yatırılan miktarların yasal faiziyle birlikte tahsilinin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, Türkiye’de 01.07.1982 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında başlayan sigortalı çalışmalarından dolayı prim gün sayısı 836 olan müvekkilinin Avustralya’da 01.03.1987-01.08.1998 ve 15.08.1998-09.05.2012 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığı süreyi borçlanma talebi üzerine davalı Kurumca tüm hizmet süresine göre 9.056 gün üzerinden 85.669,76TL borç tahakkuk ettirildiğini, kısmî borçlanmayı tercih eden müvekkilinin 4.460 gün karşılığı 42.200TL ödeme yaptığını, toplam prim gün sayısının 5.296 güne yükseldiğini, 01.06.2013 tarihli tahsis talebi üzerine 723,53TL tutarında aylık bağlandığını, bu aylığın emsallerine ödenenin çok altında olması nedeniyle 25.09.2013 tarihinde davalı Kuruma başvurduğunu, aylık hesabında hata olmadığı yönünde cevap verildiğini, kurumun yurt dışı hizmet borçlanmasını 09.05.2012 tarihinden 4.460 gün geriye giderek mal ettiğini, 4.460 günlük borçlanmanın müvekkilinin daha lehine olan 01.03.1987-01.08.1998 (4.111 gün) ve 15.08.1998-30.07.1999 (349 gün) tarihleri arasındaki sürelere mal edilmesi gerektiğini, Hukuk Genel Kurulunun 2012/10-1618 E. sayılı kararında da belirtildiği üzere sosyal güvenlikle ilgili uyuşmazlıklarda sigortalı lehine yorum yapılması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline 01.06.2013 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının miktarının tespiti ile eksik yatırılan miktarın işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; kurumca tesis edilen işlemlerin kanuna ve mevzuata uygun olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.04.2016 tarihli ve 2015/397 E. 2016/142 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 31.01.2019 tarihli ve 2016/11095 E. 2019/588 K. sayılı ilamında; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, Kanun’un 5 inci madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi; giderek, belirlenen ve borçlanılan bu süreler üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 16.05.2019 tarihli ve 2019/53 E. 2019/234 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamına karşı direnilmesine, davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı kurum vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemizin 18.03.2021 tarihli, 2019/5231 E. 2021/3597 K. sayılı ilamında; Direnme kararı Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.11.2022 tarihli, 2021/10-384 Esas, 2022/1596 Karar sayılı ilamında; 3201 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmî borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir. Bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurt dışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmamakta olup aksi yöndeki uygulama kapsamında davanın kabulüne ilişkin verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilerek davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarı açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmişti
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; mahkememizce yapılan değerlendirmelere göre; 3201 sayılı Kanun’un 5 nci maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmî borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenebileceği, bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurt dışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmadığı anlaşılmış, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kurum vekili, eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının yurtdışı borçlanma sürelerinin yanlış döneme mal edilmesi nedeniyle aylığının eksik hesaplandığının ve eksik yatırılan miktarların yasal faiziyle birlikte tahsilinin gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun’un 5 nci, 506 sayılı Kanun’un geçici 81inci maddesidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.