Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5811 E. 2023/7462 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5811
KARAR NO : 2023/7462
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/675 E., 2023/58 K.
KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen, Kurumca yapılan tespit nedeniyle dava dışı sigortalı hakkında belge istemine ve davacı şirket hakkında 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indirimlerinden 1 yıl süreyle faydalandırılmamaya dair işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair, karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dilekçesinde özetle; SGK … İl Müdürlüğünün 23.01.2013 tarihli yazısı ile 17.12.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmeni Raporunda çalıştığı tespit edilen … isimli işçinin 13.12.2012 tarihli işe giriş bildirgesinin ve 2012/12. aya ait ek prim hizmet belgesinin düzenlenmesi gerektiğini, ayrıca şirketin 5 puanlık prim indiriminden ve diğer teşviklerden faydalanma hakkının 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında 1 yıl süreyle iptal edildiğinin belirtildiğini, bunun dışında 1881 TL tutarında idari para cezasına hükmedildiğini, her iki yazının da 07.03.2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine … 1. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığını, 5 puanlık prim indirimi ve diğer teşviklerden faydalanma hakkının iptaline yönelik işlemin ve İtiraz Komisyonunun ret kararının iptali için dilekçenin reddi nedeniyle iş mahkemesine dava açma zorunluluğu doğduğunu, … adlı kişinin ne davacı şirket ne de taşeron firmanın işçisi olduğunu, …Limited Şirketi adlı taşeron firma işçisi olan …’ın dışarıdan arkadaşı olup şirketle veya şantiye ile sözleşmesel veya fiilî ve hukuki, organik hiçbir bağının bulunmadığını, Kurum tarafından gönderilen 23.01.2013 tarihli yazıda yalnızca … isimli şahsın sigortasız çalıştırıldığının tespit edildiği ve belgelerinin istendiğinin belirtilmesine karşın itiraz komisyonunca verilen 22.03.2013 tarihli kararda taşeronlar… Limited Şirketi… Limited Şirketi’nin de sigortasız işçi çalıştırdığının tespit edildiği şeklinde yeni nedenler yaratılmaya çalışıldığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu beyanla; “Davalı idarenin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun nitelikteki (itiraz) konulu 22.03.2013 tarihli davacı şirketin itirazının reddine dair verdiği kararın; 5 puanlık prim indirimi ve diğer teşviklerden faydalanma hakkına yönelik kısmının ve bu karara dayanak teşkil eden 23.01.2013 tarihli kararın tüm sonuçları ile birlikte iptaline ve ortadan kaldırılmasına karar verilmesi” talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, özetle: 17.12.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmenliği raporuna istinaden …’nın söz konusu işyerinde 13.12.2012 tarihinde sigortasız çalıştığının tespit edilmesi üzerine davacı işyerinden 23.01.2013 tarihli Kurum yazısı ile 2012/12 döneminde 1 günlük aylık prim hizmet belgesinin talep edildiğini, yazının işverene 07.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı İşveren tarafından evraklar 1 aylık yasal süresinde düzenlenmediğinden Kurum tarafından resen düzenlenerek sisteme işlendiğini, yerel denetim tutanağında ayrıca… Ltd. Şti…. Ltd. Şti. ve …Ltd. Şti. adlı işyeri taşeronlarının da sigortasız işçi çalıştırdıklarının tespit edildiğini, mevzuat gereğince davacının sorumlu bulunduğunu, sigortasız işçi çalıştırmasından dolayı 17.12.2012 tarihli rapor içindeki tutanak tarihini takip eden ay başından itibaren 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendine istinaden işyerinin 5510 sayılı teşvik indiriminden yararlanma hakkının 1 yıl süreyle engellendiği beyanla; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.11.2020 tarihli ve 2013/604 Esas, 2020/372 Karar sayılı kararıyla; “….Dava, kayıt dışı sigortalı çalıştırması nedeniyle hakkında işlem yapıldığı belirtilerek, davalı idarenin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun nitelikteki (itiraz) konulu 22.03.2013 tarihli davacı şirketin itirazının reddine dair verdiği kararın; 5 puanlık prim indirimi ve diğer teşviklerden faydalanma hakkına yönelik kısmının ve bu karara dayanak teşkil eden 23.01.2013 tarihli kararın tüm sonuçları ile birlikte iptaline ve ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık; bildirim dışı (…) sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda,… Sosyal Güvenlik Merkezi’nin (Günaylar Otel İşletmeleri Anonim Şirketine yönelik) 23.01.2013 tarihli yazısında; işyeri için düzenlenen 17.12.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmeni raporuna istinaden işyerinde fıilen/kayden çalıştığı belirlenen sigortalı … adına, 13.12.2012 tarihli işe giriş bildirgesi ve 2012/12. aya ilişkin ek aylık prim hizmet) belgesinin bir ay içinde düzenlenerek müdürlüğe verilmesi istenerek, yazının (Önemli not) şerhinde: “5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) Bendi ve 2009/139 sayılı Genelge gereği 5 puanlık prim indiriminden ve diğer teşviklerden faydalanma hakkının 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında 1 yıl süreyle iptal edildiğinin bildirildiği; davacı işverenin anılan işleme SGK Komisyonu nezdinde itiraz etmesi üzerine, Kurum İtiraz Komisyonunun 22.03.2013 tarihli kararında; … adlı kişinin inşaat alanında görülmesi üzerine işverenin bu kişiye ait 13.12.2012 tarihli işe giriş bildirgesini vermediği ve sigortalı bildirimi yapmadığı için rapora istinaden yapılan işlemlerin yerinde olduğu, 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (a) bendine göre işverene ait inşaat işyerinde … adlı kişinin 13.12.2012 tarihinde sigortasız çalıştırdığı tespit edildiğinden rapor gereğince 13.12.2012 tarihli denetim tarihini takip eden 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında işverenin 5510 5 puanlık prim indirimi ile diğer teşviklerden yararlanma hakkının iptaline yönelik işlemlerin de yerinde olduğundan itirazın reddine karar verildiği, kararda -ek olarak-; (Ayrıca, … adlı kişinin çalıştırıldığı tespitinin yanında, işyeri taşeronlarından… Limited Şirketi BBA Limited Şirketi ve …Limited Şirketinin de aynı rapora istinaden 13.12.2012 tarihinde sigortasız işçi çalıştırdıklarının tespit edildiği ve ana firma olan… Otel İşletmeleri Anonim Şirketinin taşeronlardan sorumlu olması sebebiyle de teşvik iptalinin yerinde olduğunun) belirtildiği görülmektedir.

İtiraza dayanak Kurum işlemi; 17.12.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmeni raporuna istinaden işyerinde fiilen/kayden çalıştığı belirlenen … için işe giriş bildirgesi ve 2012/12. aya ilişkin ek aylık prim hizmet) belgesinin bir ay içinde düzenlenerek müdürlüğe verilmesi; ayrıca, “5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendi ve 2009/139 sayılı Genelge gereği 5 puanlık prim indiriminden ve diğer teşviklerden faydalanma hakkının 01.01.2013- 31.12.2013 tarihleri arasında 1 yıl süreyle iptal edilmesine ilişkindir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. Maddesinde, “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Kanun’un 59 ve 100 üncü maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.

Aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan “tutanaklar” ile İfade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, İşçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, değinilen yasal düzenlemeler karşısında zorunludur.

Açıklanan nedenlerle, tanık ifadeleri, idari yargı karan ve denetim raporu birlikte ele alındığında, davacı… Otel İşlet. İn. San. ve Tic. A.Ş. ile dava dışı … arasında hizmet akdi ilişkisinin varlığı belirlenemediğinden, sigortasız işçi çalıştırmak nedenine bağlı teşvik iptallerine dair Kurum işlemlerinde de isabet bulunmadığı,… Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 23.01.2013 tarihli işlemi ile itiraz sonucu verilmiş olan 22.03.2013 tarihli İtiraz Komisyonu kararının iptalinin gerektiği değerlendirilmiş ve davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz, kararın temyiz edilmesi üzerine; “… Öncelikle sigortalının davaya dahili gerekir. Yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Kanun’un ek 17 nci maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:

“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17 nci maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.

Değinilen Ek 17 nci maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17 nci maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Diğer taraftan Ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.

Anayasa’nın 153 üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33 üncü maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.

Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, kurumca yapılan bütün teşvikleri bünyesinde topladığı anlaşılan Ek 17 nci maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile maddenin 4 üncü fıkrasındaki hükmün iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması, davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanakların irdelenmesi ile beraber, teşvik hükümlerinden faydalandırılma ve faydalandırılma sonrasında fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından, ek 17 nci maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, davalı Kurumun da bu madde kapsamında resen veya davacı şirketin başvuru üzerine, işlem yapıp yapmadığı hususu ile teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir…” gerekçeleri ile karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Açıklanan nedenlerle, tanık ifadeleri, idari yargı kararı ve denetim raporu birlikte ele alındığında, davacı… Otel İşlet. İn. San. ve Tic. A.Ş. ile dava dışı … arasında hizmet akdi ilişkisinin varlığı belirlenemediğinden, sigortasız işçi çalıştırmak nedenine bağlı teşvik iptallerine dair Kurum işlemlerinde de isabet bulunmadığı, … Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 23.01.2013 tarihli işlemi ile itiraz sonucu verilmiş olan 22.03.2013 tarihli İtiraz Komisyonu kararının iptalinin gerektiği değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde davanın kabulüne, davalı Kurumca davacı şirkete ait işyerinde yapılan tespit nedeniyle kayıt dışı çalıştırıldığı kabul edilen dahili davalı … hakkında fark prim tahakkuku ve çalışmaya ilişkin bordro ve belge istemi yanında, 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (I) bendinde yer alan teşvik indirimlerinden 1 yıl süreyle faydalandırılmamaya ilişkin Kurum işlemlerinin iptaline, dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde; kurumca davacı hakkında yapılan işlemlerin yerinde olduğunu ve esasen davanın reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını, istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurumca yapılan tespit nedeniyle dava dışı sigortalı hakkında belge istemine ve davacı şirket hakkında 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indirimlerinden 1 yıl süreyle faydalandırılmamaya dair Kurum işleminin yerinde olup olmadığı hususundadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81.madde hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.