YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/58
KARAR NO : 2023/2589
KARAR TARİHİ : 15.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1694 E., 2022/2066 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 28.02.2018
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/50 E., 2022/445 K.
Taraflar arasındaki (1) gün süre ile sigortalı çalıştığının ve sigorta başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının işveren … adına kayıtlı torna tesfiye, torna parçaları imalat işyerinde ilk defa 01.02.1985 tarihinde işe girdiğini, 3 yıla yakın bir süre bu işyerinde çalıştığını, davacının 01.02.1985 tarihindeki ilk işe girişine ait bildirgesinde 01.04.1985 tarih ve 023191 varide sayısı ile SGK’ya bildirimde bulunulduğunu, davacının 08.02.2018 tarihli başvurusu neticesinde … Sosyal Güvenlik Kurumunun 28.02.2018 tarih ve 1822615 sayılı cevabi yazısı ile ilk işe giriş bildirgesi verilmiş olmasına rağmen bordrolarda adının bulunmaması gerekçesi ile talebine olumsuz cevap verildiğini bu nedenle davacının 01.02.1985 tarihinde 1 gün süre ile asgari ücretle ve sigortalı olarak çalıştığının tespitine ve sigorta başlangıç tarihinin 27.08.1990 olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde, kurum kayıtlarına göre davacının ilk çalışmasınınn 01.07.1994 tarihinde … sicil sayılı dava dışı işyerinde olduğunu, dava dışı işveren … adına tescilli işyerinin 05.11.1980 tarihinde yasa kapsamına alındığını, 30.09.1996 tarihinde yasa kapsamında çıktığının tespit edildiğini, davalı kurum kayıtlarında davacı adına işveren … ünvanlı işyeri tarafından 01.02.1985 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiğini, anılı işyeri tarafından verilen 1985 dönem bordrolarında davacının ismine rastlanılmadığını, davacının 01.02.1985 tarihinden 3 yıla yakın bir süre dava dışı işyerinde çalıştığına dair hiçbir yazılı belge, rapor vs. delile rastlanılmadığı, davacının 27.08.1972 doğumlu olduğunu, davalı işyerinde çalıştığını iddia ettiği dönemde sadece 12 yaşında olduğunu, davacının işe başladığı tarihin 01.02.1985 tarihi olduğunu tespit etse dahi sigortalılık başlangıcının 18 yaşını doldurduğu 27.08.1990 tarih olarak kabul ve tescil edileceğini, bu nedenle davacının sigortalılık başlangıcını 01.02.1985 olarak tescil ettirmesine hukuken olanak bulunmadığını, bu itibarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacının 096 no.lu işyeri sicil numaralı M. … işyerinde 01.02.1985 tarihinde 1 (bir) gün, asgari ücretle çalıştığının tespitine, davacının sigortalılığının 18 yaşını ikmal ettiği 27.08.1990 tarihinden itibaren başladığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, davacının dava dışı iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığını iddia ettiğini, ancak davacının bu iddiasını kanıtlayabileceği herhangi bir yazılı delil bulunmadığını, diğer taraftan davacının, çalıştığını iddia ettiği dönemde çıraklık eğitimi aldığını, nitekim İzzet Baysal Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından verilen 10.11.2021 tarihli yazıda, çırağın muhtemelen 1985 yılı ocak ayında kayıt yaptırdığını ve Eylül ayında okula başladığını, tornacılık meslek alanında eğitiminin 3 yıl sürdüğünü ve mezuniyet tarihinin 23.09.1988 olduğunu belirttiğini, bilindiği üzere çıraklık kanununa göre çıraklık okulunda okuyanların çırak sayılmakta olduğunu ve sadece kısa vadeli sigorta kollarından yararlanabileceğini, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde çırak olduğu yazılı kayıtlar ile sabit iken, mahkemenin birtakım tanık beyanlarına itibar ederek davanın kabulü cihetine gitmesinin son derece hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…davacı 27.08.1972 doğumlu olup, çalışma döneminde davacının yaşı 14-15 arasıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dinlenen tanık beyanlarından özellikle davacının çalışmış olduğu işveren …’nin oğlu olan aynı zamanda öğrenim gördüğü okulda öğretmenlik yapan …’nin okula çıraklık kaydı yapılmadan önce işveren nezdinde çalışmaya başlayıp işi öğrendiği, paketleme, kalite kontrol, manşör deliği açma, vida açma gibi işlemler olarak üretime yönelik tezgahta çalıştığı şeklindeki beyanı ve diğer davacı ile bordro tanıklarının da teyit eder beyanları karşısında işe giriş bildirgesi tarihi itibariyle davacının üretime yönelik çalıştığı açıktır.
506 sayılı Yasanın 60/G maddesinde; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği aynı yasanın Geçici 54 üncü maddesinde; 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60. maddenin (G) fıkrası hükmünün uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Dosyadaki belgelerden 01.04.1985 tarih ve 23191 sayı ile işe giriş bildirgesi düzenlendiği, işe başlama tarihinin 01.02.1985 olarak belirtildiği, davacının 27.08.1972 doğumlu olması nedeniyle işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarihte 18 yaşından küçük olduğu, dava konusu yapılan ve 18 yaşını doldurduğu 27.08.1990 tarihinden itibaren sigortalılığının başlatılması gerekmektedir. Açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu görülmüştür….” gerekçesiyle davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 01.02.1985 tarihinde 1 gün süre ile çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 27.08.1990 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2 nci, 3/II-B, 6’ncı, 108’inci, 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Kanunu’nun 4 üncü, 5 inci, 16 ncı maddesi, 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’nun 10 uncu maddesi, 14 üncü maddesi, Geçici 4 üncü maddesi hükümleridir.
506 sayılı Kanunun 108 inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
506 sayılı Kanun’un 2 nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6 ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan aynı Kanunun 3/II-B maddesinde, özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35’inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda; sigortalı ile işveren arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve sigortalının çırak olup olmadığı belirlenirken çalışma ilişkisi irdelenmeli, çıraklık sözleşmesinde akdi ilişkinin üstün niteliğinin çalışma yerine sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olduğu hususu gözetilmeli, sigortalının iş yerinde üretimle ilgili çalışmalara eylemli olarak katılması ve meslek ve sanat eğitiminin ikinci plânda tutulması, bir başka anlatımla sigortalının emeğiyle iş yeri ve işverene katkıda bulunması durumlarında çıraklık ilişkisinin söz konusu olamayacağı benimsenmelidir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı, “Bu Kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse…” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun’un 16 ncı maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya Kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu öngörülmüştür.
19.06.1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’nun 10. maddesinde, çırak olabilmek için 13 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak, en az ilkokul mezunu olmak, bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak koşullarına yer verilip, 14 üncü maddesinde, çıraklık süresinin 3-4 yıl olduğu ve bu sürenin mesleklerin özelliğine göre ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirleneceği kesintisiz olarak devam edeceği, Geçici 4 üncü maddesinde ise Kanunun 25 inci maddesine göre sigorta primlerinin ödenmesine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden mali yıl başından itibaren başlanacağı, bu tarihe kadar olan sürede primlerin işyeri sahiplerince ödenmesine devam edileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; …, 1977 Baskı, s;130).
3. Değerlendirme
1.Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, mahkemece, çalışmaların üretime dayalı olarak geçip geçmediği hususunda bir kısım tanıkların davacının üretime yönelik çalıştığını belirtmeleri karşısında davanın kabulüne karar verilmiş ise de, kararın eksik inceleme sonucu verildiği açıktır.
Somut olayda, davacı adına 01.02.1985 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği dava dışı 096 sicil no.lu işyerinin bir kısınm tanık anlatımlarına göre … gibi firmalara fırın manşon üretimi,demir döküm fabrikalarına yarı mamul parça üretimi yapan torna iş yeri olduğu, bir kısım tanıklar davacının iş yerinde paketleme yaparak işe başladığı,bir kısım tanıklar paketleme,kalite kontrol, matkapla manşör deliği açma,vida açma,gibi işler yaptığı yönünde beyanda bulundukları,davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte davacının 12 yaşında olduğu, … İzzet Baysal Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından davacının tornacılık alanında 23.09.1988 tarihinde mezun olduğuna dair kalfalık belgesinin gönderildiği, bu belge üzerinde çıraklık süresinin 3 yıl olduğunun bildirildiği, ayrıca anılan Mesleki eğitim Merkezi Müdürlüğünce davacı adına 1987/1. ayına ilişkin kısa vadeli sigorta kolları üzerinden yapılan aylık sigorta bildirimi ile 15.08.-14.09 1988 dönemine ilişkin de kısa vadeli sigorta kolları üzerinden yapılan aylık sigorta bildirimi yapıldığına ilişkin kayıtlarında gönderildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; davacının tanık anlatımlarına göre iş yerinde yaptığı belirtilen işlerden olan matkapla manşör deliği açma,vida açma, paketleme gibi işlerin iş yerinde yapılan üretimin bir parçası olup olmadığı, özellikle matkapla yaptığı belirtilen işleri talep konusu dönemde yaşı itibariyle yapabileceği işlerden olup olmadığı, bu işleri yapma hususunda fiziksel ve psikolojik yetkinliğinin olup olmadığı, bu işi yapmayı bu yaşta öğrenip öğrenemeyeceği, bu noktada yapılan bu işlerin iş yerindeki üretime doğrudan katkısının olup olmadığı,esasen torna tesviye işinin nitelikli bir iş olduğu, değerlendirilmek suretiyle yukarıda belirtilen bu hususların iş yerinde dava döneminde çalışan tanıkların tekrar dinlenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, yukarıda belirtilen davacının mesleki eğitim merkezi müdürlüğü nezdinde üç yıl tornacılık eğitimi aldığı ve 23.09.1988 tarihinde kalfalık belgesi almış olduğu hususu da değerlendirilmek suretiyle, iş yerindeki çalışmasının çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilmeli, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…