Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/574 E. 2023/2669 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/574
KARAR NO : 2023/2669
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/260 E., 2020/302 K.

HÜKÜM/KARAR : Direnme

Taraflar arasında asıl dava ve birleşen dava dosyalarında görülen ödeme emirlerinin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararının davalı Kurum vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Mahkeme kararının bir (1) numaralı uyuşmazlık yönünden bozulmasına, iki (2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme uygun bulunduğundan davalı … vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilen iki (2) numaralı uyuşmazlık yönündendosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili asıl 2014/278 Esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesi ile davalı Kurum tarafından davacı şirkete gönderilen 2014/17273 takip numaralı ödeme emrinin iptalini, birleşen 2014/494 Esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesi ile 2014/23852- 23853 takip nunaralı ödeme emirlerinin, birleşen 2014/562 Esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesi ile 2014/26359- 26362 takip numaralı ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili asıl ve birleşen dava dosyalarındaki cevap dilekçelerinde; davanın süre aşımından reddine karar verilmesine, Kurum işleminin yasaya uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemeninin 14.07.2015 tarihli ve 2014/278 E. ve 2015/324 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile; 2014/17273 ve 2014/26362 Esas sayılı takip dosyalarına gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, diğer takiplere ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2015 tarihli ve 2015/19114 E., 2015/22544 K. sayılı kararı ile; “Somut olayda, davaya konu ödeme emrinin dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 102 inci maddesine istinaden çıkartılan idari para cezalarnın davacıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise, bu cezaya ilişkin davacının komisyona bir itirazının bulunup bununmadığı, itiraz var ise, komisyon kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise, komisyon kararının reddedilmesi halinde davacının idari yargı yolunda dava açıp açmadığının Mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır” gerekçesine dayalı olarak eksik araştırma ve inceleme sonucunda kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/359 K. sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne 2014/17273 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/562 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, 2014/26362 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/494 esas sayılı davanın reddine, verilmiştir.

C- İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 28.12.2016 tarihli ve 2016/14990 E., 2016/15726 K. sayılı kararı ile; ” Somut olayda dava; davacının re’sen düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve idari para cezası borçlarının iptali istemine ilişkindir. Hal böyle olunca re’sen düzenlenen aylık prim ve hizmet belgeleri nedeniyle tahakkuk ettirilen idari para cezalarına karşı İtiraz Komisyon Başkanlığı’nın itirazın reddine dair kararının 20.02.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurmadığı, eldeki 2014/17273 takip sayılı ödeme emrinin iptali istemine dair asıl davanın 25.03.2014 tarihinde açılmış olduğu, aynı şekilde 2014/26359 ve 2014/26362 takip sayılı ödeme emirlerinin iptali için açılan ve eldeki dosya ile birleştirilen 2014/562 Esas sayılı dava dosyasının 03.07.2014 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmakla gerek davacı tarafından İtiraz Komisyon Başkanlığı’nın kararının kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde idari yargıda dava açılmaması, gerek ise eldeki dava ile birleşen davada 2014/26359 ve 2014/26362 takip sayılı ödeme emirlerinin tebliğ edildiği tarih olan 30.05.2014 tarihinden itibaren 7 gün içinde 6183 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinde öngörülen 7 gün içinde İş Mahkemesi’nde davanın açılmaması nedeniyle idari aşamada kesinleşen idari para cezası tahakkukuna dair Kurum işlemi yerinde olduğu anlaşılmakla davacının idari para cezası borcunun iptali istemi dinlenemeyeceğinden Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur” gerekçesine dayalı olarak kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D-Direnme Kararı
Mahkemenin 30.05.2017 tarihli ve 2017/106 E., 2017/281 K. sayılı kararı ile “Usul ve yasaya uygun bulunmayan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarih ve 2016/14990 Esas 2016/15726 karar sayılı bozma ilamına uyulmamasına, önceki kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulü ile; 2014/17273 ve 2014/26362 Esas sayılı takip dosyalarına gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, diğer takiplere ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir.

E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2020 tarihli, 2017/21-3071 E., 2020/211 K. Sayılı kararı ile
“2.1. Somut olaya gelince; mahkemece 05.05.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/359 K. sayılı karar ile asıl davanın kabulüne 2014/17273 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/562 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, 2014/26362 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/494 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir. 30.05.2017 tarihli ve 2017/106 E., 2017/281 K. sayılı direnme kararında ise davanın kısmen kabulü ile; 2014/17273 ve 2014/26362 Esas sayılı takip dosyalarına gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, diğer takiplere ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.

2.2. Görüldüğü üzere ilk karar ile direnme kararının birbirinin aynısı olduğundan söz etmenin olanağı yoktur. Mevcut bu durum dikkate alındığında usulüne uygun bir direnme kararının varlığından söz edilemeyecektir.

2.3. O hâlde direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken; 6100 sayılı HMK’nın 294 ve 297. maddelerine uygun şekilde mahkemece verilen ilk karar gibi yani 05.05.2016 tarihli ve 2016/38 E. – 2016/359 K. sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır” şeklindeki gerekçeye dayalı olarak direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemenin İkinci Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Mahkememizin 2017/106 Esas 2017/281 Karar sayılı kararı ile, Yargıtay 21. HD 28/12/2016 tarih 2016/14990 Esas 2016/15726 sayılı kararına uyulmayarak önceki kararda direnilmekle; Yargıtay HGK 2017/21-3071 Esas 2020/211 Karar sayılı kararı doğrultusunda; asıl davanını kabulüne 2014/17273 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/562 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, 2014/26362 takip sayılı ödeme emrinin iptaline, birleşen 2014/494 esas sayılı davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.

G. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun İkinci Kararı
1. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2022 tarihli, 2021/(21)10-457 E., 2022/1757 K. sayılı kararı ile
“2.1. (1) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan inceleme:
2.1.1. Somut olayda davacı vekili asıl davada 2014/17273 numaralı takip dosyası üzerinden gönderilen ve 2012 yılı 8. ay ile 2013 yılı 12. aya ilişkin idari para cezalarını konu edinen ödeme emrinin iptalini talep etmiş, Mahkemece davacı şirkete belge ve kayıt ibraz edilmemesi sebebine dayanılarak uygulanan idari para cezasının kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Ancak Mahkemece birinci bozma kararına uyularak Kurumdan getirtilen belgelerden takibe konu idari para cezalarının 23.01.2014 tarihinde tebliği üzerine davacı şirketin 06.02.2014 tarihli dilekçesi ile Kurum nezdinde cezalara itiraz ettiği, İtiraz Komisyonu Başkanlığının 12.02.2014 tarihli ve 2014/4 E., 2014/4 K. sayılı kararı ile itirazın reddedildiği, red kararının 20.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu arada 18.02.2014 tarihli ödeme emrinin davacı şirkete 18.03.2014 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine eldeki davanın 25.03.2014 tarihinde açıldığı, davacı vekilinin 24.03.2016 tarihli duruşmada ödeme emri düzenlenmekle idari para cezasının kesinleştiğini, görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu ve idari yargıda açılmış bir davalarının bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.

2.1.2. Şu hâlde yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ile yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu edilen ödeme emri idari para cezasına ilişkin olup idari para cezasına Kurum nezdinde itiraz edilmekle birlikte itirazın reddine ilişkin komisyon kararının tebliği üzerine 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinde öngörülen 30 günlük süre içinde idare mahkemesinde dava açılmadığından idari para cezasının varlığı kesinleşmiştir. Artık kesinleşen ve Kurum alacağına dönüşen idari para cezasının tahsili için başlatılan takip kapsamında ödeme emri gönderilmesi üzerine iş mahkemesinde açılan ödeme emrinin iptali davasında mahkemece idari para cezasının usule ve kanuna uygun olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması hukuken olanaklı olmadığı gibi “borcun olmadığı “yönünde bir itirazın ileri sürülmesi de mümkün değildir. Ödeme emrine itiraz eden davacı sadece borcun kısmen ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazlara dayanabilir. Somut olayda davacının kısmen ödeme ya da zamanaşımına yönelik bir itirazının bulunmadığı gözetildiğinde idari aşamada kesinleşen idari para cezasına ilişkin Kurum işlemi yerinde olup davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

2.1.3. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararının bu uyuşmazlığa ilişkin bölümüne uyulması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya uygun değildir.

2.1.4. Bu nedenle asıl davaya ilişkin direnme kararı bozulmalıdır.

2.1.5. Öte yandan Özel Daire bozma kararında komisyon kararının tebliği tarihinin 20.02.2014 yerine 20.02.2012 olarak; direnme kararının başlığında asıl dava tarihinin 25.03.2014 yerine 25.01.2016 olarak yazılması maddi hata kabul edilmiş ve işin esasına etkili görülmeyerek işaret edilmekle yetinilmiştir.

2.2. (2) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan inceleme:
2.2.1. Somut olayda davacı vekili birleşen 2014/562 E. sayılı davada 2014/26359 ve 2014/26362 takip numaralı ödeme emirlerinin iptalini talep etmiş olup uyuşmazlık konusunu oluşturan 2014/26362 takip numaralı ödeme emrinin 26.06.2014 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine dava, 03.07.2014 tarihinde harcı yatırılıp havale edilerek esasa kaydedilen dava dilekçesi ile açılmıştır.

2.2.2. Şu hâlde yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusunu oluştan 2014/26362 takip numaralı ödeme emrinin de iptalinin talep edildiği birleşen 2014/562 E. sayılı dava 6183 sayılı Kanun’un 7061 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden önceki 58/1. maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süre içinde ikâme edilmiş olmakla Özel Daire bozma kararının yerinde olmadığı açıktır.

2.2.3. Hâl böyle olunca birleşen 2014/562 E. sayılı davaya ilişkin direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

2.2.4. Ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

2.2.5. Öte yandan dava tarihinin 03.07.2014 olmasına rağmen direnme karar başlığında tüm davaları kapsar biçimde 25.01.2016 tarihinin yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiş ve işin esasına etkili görülmeyerek işaret edilmekle yetinilmiştir. ” şeklindeki gerekçeye dayalı olarak Bir (1) numaralı uyuşmazlık yönünden davalı … Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozulmasına, İki (2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme uygun bulunduğundan davalı … vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin direnme kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili sunmuş olduğu temyiz başvuru dilekçesi ile, Kurum işleminin yerinde olduğunu, Yerel Mahkeme kararının gerekçeli olması gerektiğini, bozma gereğinin yerine getirilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini beyan ederek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki asıl dava ve birleşen davadaki uyuşmazlık, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,

2. 506 sayılı Kanun’un 80 inci maddesi, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37 nci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58 inci maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2022 tarihli, 2021/(21)10-457 E., 2022/1757 K. sayılı kararı ile iki (2) numaralı uyuşmazlık olarak işaret ettiği Mahkemenin birleşen 2014/562 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde, birleşen davada 2014/26359 ve 26362 takip numaralı ödeme emirlerinin iptalinin istendiği, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 2014/26362 takip sayılı ödeme emrinin iptaline karar verildiği, bu haliyle uyuşmazlığın 2014/26362 takip sayılı ödeme emrine ilişkin olduğu, Kurum tarafından düzenlenmiş 2014/26362 takip sayılı ödeme emrinin konusunun dava dışı sigortalının işe giriş bildirgesinin süresinde Kuruma verilmemiş olmasından kaynaklanan kesinleşmiş idari para cezası olduğu, ödeme emrinin döneminin 2012/08 inci ayı olup miktarının 1.881,00 TL olduğu, Kurum tarafından düzenlenmiş 2014/26359 takip sayılı ödeme emrinin 2012/08 inci ayına ait, aynı konu ve miktar üzerinden kesinleşmiş idari para cezası borcunu da içerdiği, dolayısıyla Kurum tarafından mükerrer şekilde ödeme emri düzenlenmesi işleminin usule ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece yapılan değerlendirme isabetli görülmüştür.

3. Temyizen incelenen Mahkemenin birleşen 2014/494 E. ve 2014/562 E. sayılı dava dosyalarına ilişkin kararı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkemenin birleşen 2014/494 E. sayılı dava dosyası hakkında vermiş olduğu kararın ve birleşen 2014/562 E. sayılı dava dosyası hakkında vermiş olduğu direnme kararının ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.