Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5722 E. 2023/5895 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5722
KARAR NO : 2023/5895
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: … 18. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki prime esas kazancın tespiti istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren yanında 08.02.2017-30.06.2017 tarihlerinde İngilizce Öğretmeni olarak çalıştığını, ücretlerinin bankaya yatırıldığını, maaşının ek ders ücretine göre değiştiğini ancak ücretinin Kuruma eksik bildirildiğini belirterek, bankaya yatan miktarlara göre prime esas gerçek ücretinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1-Davalı işveren vekili; hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını çalışmanın niteliğini ve ücretinin somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini kurum kayıtlarının esas olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı Kurum vekili; kurum kayıtlarının esas alınmasını gerektiğini davacının gerçek ücretinin ispatında HMK hükümlerine göre davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Türkiye İş Bankası tarafından gönderilen ve dava konusu dönemde davacıya her ay düzenli olarak “maaş ve iş avansı” açıklamasıyla yatırılan tutarlara ilişkin dekontların yazılı delil başlangıcı mahiyetindeki belge niteliğinde olduğu, söz konusu dekontlar ve duruşmada dinlenen tanık ifadesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, banka kanalıyla ve “maaş ve iş avansı” açıklamasıyla yapılan ödemelerin prime esas kazanç bedeli olduğu anlaşılmış ve hükme esas alınan bilirkişi raporu gözetilerek (son ay yapılan ödemenin sigorta bildirimindeki ücretten daha az olması nedeniyle son aya ilişkin talebin reddi ile);1-Davanın kısmen kabulü ile; kuruma bildirilen süreler dışlanarak davacının,
a)08.02.2017 – 28.02.2017 tarihleri arasında 21 gün, günlük 114,93 TL
b)01.03.2017 – 31.03.2017 tarihleri arasında 30 gün, günlük 115,53 TL
c)01.04.2017 – 30.04.2017 tarihleri arasında 30 gün, günlük 90,40 TL
ç)01.05.2017 – 31.05.2017 tarihleri arasında 30 gün, günlük 94,32 TL ücretle 506 sayılı Kanun’a tabi çalıştığının tespitine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı SGK vekili; eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın açılmasına müvekkil kurum sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; incelemede; gerekçeli kararda; kısa kararın 1.maddesine sehven yazılan “Kuruma bildirilen süreler dışlanarak” ibaresi, hükmün infazında tereddüte yol açabileceğinden tavzih yoluyla hükümden silinmiştir yazılmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ibarenin aynen yer aldığı tespit edilmiş ise de; bu ibarenin yer almasının HMK 304 üncü maddesi gereğince mahallinde düzeltilmesi yazım hatası olduğu kabul edilmekle, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun oy birliği ile esastan reddine karar karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2-Davanın Yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun’un “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77 inci maddesinin 1inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun’un “Prime esas kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanun’un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9 uncu maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun; 288 inci maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289 uncu maddesinde, 288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 nci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200 ve 202 inci maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10 – 480 E., 2010/523 K., 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 E., 2010/524 K., 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 E., 2010/525 K., 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 E., 2011/649 K., 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 E., 2013/850 K., sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2- Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurulları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanun’a uygun olup, davalı Kurum vekili tarafından ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.