YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5706
KARAR NO : 2023/6415
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2045 E., 2023/335 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Anadolu 20. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/95 E., 2022/152 K.
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali ile alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 340016419653 sicil numarası ile 1985 yılında SGK’lı olarak çalışmaya başladığını, emekli maaşı bağlanması için 06.12.2013 tarihinde Kuruma müracaat ettiğini, Kurumca, kendisine henüz eksik primi olduğu, çalışıp eksik primleri tamamlaması gerektiği ya da doğum, analık borçlanma bedelini ödeyerek primleri tamamlayabileceği bilgisinin verildiğini, bunun üzerine davacının aynı gün verdiği dilekçe ile analık ya da doğum borçlanma bedelini öğrenmek istediğini, yine aynı gün verilen cevapta 7.845,12 TL’nin 1 ay içerisinde ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, ekonomik durumu uygun olmayan davacının parayı ödeyemediğini ve çalışmaya devam ettiğini, çalışarak eksik prim süresini tamamlayan davacının bu kere 24.11.2016 tarihinde emeklilik talebinde bulunduğunu, Kurum çalışanı tarafından davacıya, 1995-1996-1997-1998-1999 yıllarında sigortalı olmasına rağmen Kurumun davacı adına yatan primleri başka bir şahsın sigortalılığına aktardığını, aslında 06.12.2013 tarihi itibariyle primlerini tamamlamış olduğundan emekliliğe hak kazandığının söylendiğini, davacının Pendik SGK Merkezine Kartal 2. Noterliğinden 23.12.2016 tarih ve 26714 yevmiye numaralı ihtarını yolladığını, Pendik SGK Merkezinin 27.01.2017 tarihli cevabi yazısında, 06.12.2013 tarihinde emeklilik talebine rastlanılmadığını belirterek talebini reddettiğini ileri sürerek, davacının emekliliğe hak kazandığı 06.12.2013 tarihi ile fiilen emekli olduğu 24.11.2016 tarihi arasında davalı Kurumun kusurlu hizmeti nedeni ile alması gerektiği halde alamadığı emekli maaşlarına dayalı zararına karşılık olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 06.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kuruma ilk defa 24.11.2016 tarihinde tahsis talebinde bulunduğunu, daha öncesine ilişkin başvurusunun olmadığını, farazi söylemlerle aylık bağlanmasının mümkün olmadığını, başvuru şartının yerine geldiğinin davacı tarafından kanıtlanamadığını, yapılan işlemlerde kurumun kusurunun bulunmadığı gibi kurum aleyhine tazminata hükmetmeye de yasal olarak imkân bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; işbu bu dava ile davacının, 06.12.2013 tarihi itibari ile emekliliğe hak kazandığının tespiti ile fiilen emekli olduğu 24.11.2016 tarihine kadar ödenmeyen aylıkları nedeniyle uğradığı zararın tazmini talep ettiği, 5510 sayılı Kanun’un 28 inci maddesinde sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için yazılı talepte bulunması zorunluluğu getirildiği, aynı Kanun’un 30 uncu maddesinde ise yaşlılık aylığının başlangıcı ve şartları belirtilmekte olup, anılan Kanun’un 4 üncü maddesinin a ve b bendinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden sonraki aybaşından itibaren aylık bağlanacağı düzenlemesinin bulunduğu, dava dilekçesinde davacı tarafından 06.12.2013 tarihinde Kuruma yazılı başvuru ile emeklilik talebinde bulunduğu belirtilmekte ise de Kuruma yazılan müzekkereye verilen cevapta bu tarihte tahsis talebinin bulunmadığının bildirildiği, dosya kapsamında da anılan tarihte tahsis talep dilekçesi bulunmadığı, diğer deyişle davalı kayıtlarına intikal etmiş Aylık Talep ve Taahhüt Belgesinin olmadığı, ancak 06.12.2013 tarihinde 19.632.047 evrak kayıt numaralı, (5510 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine göre) açıklaması bulunan, matbu Borçlanma Talep Dilekçesinin davacı tarafından Kuruma verildiği, anılan maddede sigortalıların borçlanabileceği sürelerin düzenlendiği, davacı vekilinin dosyadaki beyanlarından bu dilekçe ile analık ve doğum borçlanmasının talep edildiği, davacının 01.12.2016 tarihinde itibaren bağlanan aylığına ilişkin tahsis başvurusunun 24.11.2016 günü yapıldığı, dosyadaki tek tahsis başvurusunun bu olduğunun görüldüğü, davacı vekili Kurumun, davacıya ait hizmetlerini başka bir sigortalıya mal etmesi nedeni ile davacının 06.12.2013 tarihinden sonra çalışmak zorunda kaldığını, aslında yanlışlık yapılmamış olsaydı anılan tarihte yaşlılık aylığına hak kazanacağını belirtmekte ve bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının söz konusu edilen yanlışlık olmasaydı, 06.12.2013 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı anlaşılmakta ise de, davacının 1995 ilâ 1999 döneminde primlerinin yattığı Tektaş Gıda San. Tic. Ltd. Şti. işyerinden verilen ve dosya arasına alınan bordrolarda, davacının sicil numarasının başındaki (1) sayısının yazılması unutulduğundan hizmetlerinin toplam 1355 gününün başka bir sigortalıya mal edildiği, Kurumun bordrolara istinaden işlem yaptığı gözetildiğinde, kusurundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle, talebe konu 06.12.2013 tarihinde, 5510 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde öngörülen yazılı başvurunun olmaması ve Kuruma yanlış sigorta sicil numarası bildirilmek sureti ile davacıya ait hizmetlerin başka sigortalıya mal edilmesinde Kurumun kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
B.İstinaf Sebepleri:
Davacı vekilinin istinaf sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme gerekçesinin hakkaniyetten ve dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişi raporunda davacının sigorta sicil numarasının başındaki 1 rakamının eksik yazılması nedeniyle bir kısım hizmetlerinin başka bir sigortalıya maledildiğinin, 1 rakamını eksik yazan tarafın kusurlu kabul edilmesi gerektiği şeklinde görüş bildirdiğini ancak bordrolarda baştaki 1 rakamının bulunmadığı kabul edilse bile sicil numarasının karşısında davacının isminin açıkça yazdığını, Kurumun bunu farketmesi gerektiğini, Kurumun ağır kusurunun bulunduğunu, mahkeme gerekçesinde davacının ilk defa 24.11.2016 tarihinde tahsis başvurusunda bulunduğu belirtilmiş ise de, davacının 06.12.2013 tarihinde Kuruma başvurduğunu ancak davacıya eksik primleri olduğu söylenerek yanlış yönlendirildiğini, eksik primler için davacının analık yada doğum borçlanma dilekçesini Kuruma verdiği aslında bu dilekçesinin tahsis talebi niteliğinde olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve mahkemenin gerekçesine göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının 06.12.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının tespitine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un 28 inci ve 30 uncu maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.