Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5578 E. 2023/5723 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5578
KARAR NO : 2023/5723
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kurum işleminin iptali ve alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, ek karar’la davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yurtdışı borçlanması yaparak, 01.12.2011 tarihinden itibaren emekli aylığı aldığını, ancak Kurum tarafından Türkiye’deki sigortalı çalışmalarının fiili olmadığı gerekçesiyle maaşının kesilerek, emekli aylıklarının yersiz ödeme sayılıp, borç çıkarıldığını, 19.03.2016 tarihinde kuruma başvurarak, sigorta giriş tarihinin yurtdışı sigorta giriş tarihi olan 11.10.1986 tarihi olarak kabulünü talep ettiklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini, yurtdışı çalışma başlangıç tarihini Türkiye sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmiş olsaydı, davacının 30.11.2011 tarihli talebinin 4/b kapsamında geçerli olacağını ve 01.12.2011 tarihi itibariyle maaşa bağlanacağını, ancak Kurum tarafından davacının yurtdışı sigorta başlangıç tarihinin Türkiye sigorta başlangıcı olarak saymadığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacının 11.10.1986 tarihinin Türkiye sigorta başlangıcı olarak tespitine ve 01.12.2011-01.12.2015 tarihleri arasındaki aylıkların faizi ile ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2018 tarihli ve 2016/240-2018/213 E.K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekilince istinaf başvurusunda bulunulması ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Daire kararında; 25.05.1964 doğumlu davacının 11.10.1986 tarihinde yurtdışında çalışmaya başladığı, 12.10.2011 tarihinde yurtdışında bulunan hizmetlerini borçlanmak için davalı kuruma başvuruda bulunduğu, davalı kurum tarafından 26.05.1982-09.12.1999 ve 03.01.2000-30.10.2002 tarihleri arasındaki 7332 gün karşılığında 65.474,76.-TL borç tahakkuk işlemi yapıldığı, davacı tarafından 25.11.2011 tarihinde 65.475.-TL ödendiği, davacının 17.06.2003-11.07.2003 tarihleri arasında 25 günlük ek borçlanma yaptığı, 30.11.2011 tarihinde tarafına 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunduğu, 4/1-a maddesi kapsamında 7365 gün üzerinden 01.12.2011 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı; ancak davacının 14.10.2011-21.10.2011 tarihleri arasındaki Türkiye’deki 8 günlük 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışmasının fiili olmadığı gerekçesi ile bu hizmetlerin iptal edildiği, çalışmalarının iptal edilmesi nedeni ile 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamında 7365 gün üzerinden 01.12.2011 tarihinden geçerli olmak üzere bağlanan yaşlılık aylığının da iptal edildiği, davacının 09.01.2014 tarihli dilekçesi ile; borçlanmanın 4/a kapsamından 4/b kapsamına aktarılmasını talep ettiği, davacının yapmış olduğu yurtdışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamına aktarılarak 7357 gün borçlanma yaptığının kabul edildiği, davacının 17.06.2015 tarihli dilekçesi ile; 01.12.2011 tarihinden itibaren Bağ-Kur kapsamında aylıklarının hesaplanarak aradaki farkın talep edilmesini talep ettiği, davalı kurumun 01.07.2015 tarihli yazısı ile; 1479 sayılı Kanun’a göre 7357 günlük yurtdışı borçlanması karşılığında 48 yaşın doldurulduğu 25.05.2012 tarihinde emekli aylığına hak kazanabileceği, SSK’ya yapılan talep tarihinin geçersiz olduğu belirtilerek yeni tahsis talep dilekçesinin verilmesi konusunun davacıya bildirildiği, davacının 10.11.2015 tarihinde yeniden tahsis talebinde bulunduğu, 10.11.2015 tarihli tahsis talebi üzerine 01.12.2015 tarihinden geçerli olmak üzere 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, yapılan açıklamalar çerçevesinde, 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, yasanın 5 inci madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son  tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekecektir. Bu şekilde belirlenecek sigortalılık statü ve sürelerinin ortaya konulmasından sonra tahsis koşulları değerlendirilmelidir. Bu nedenle, söz konusu borçlanılan sürelerin ilgili dönemlere değilde, borçlanılan tarihten geriye doğru hesaplanması gerektiğinin gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu belirtilerek, hüküm bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 24.01.2023 tarihli ve 2022/159-2023/15 E.K. sayılı kararı ile; mahkemece bozma ilamına uyulduğu, bozma doğrultusunda ek rapor alındığı, bozma sonrasında yapılan değerlendirmede, davacıya 4/1-a kapsamında aylık bağlandığı, sonra Türkiye’deki 8 günlük SSK hizmetinin fiili olmadığı gerekçesi ile bu hizmetlerinin ve aylığının iptal edildiği, daha sonra 2015 yılında 4/1-b kapsamında tekrar aylık bağlandığı, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların bağlanan aylıktan kesilmeye başlandığı, davacının Hollanda’da çalışmaya başladığı 11.10.1986 tarihinin Türkiye sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının 7357 günlük yurt dışı borçlanması olduğu, bozma doğrultusunda borçlanılan sürelerin ilgili dönemlere değilde, borçlanılan tarihten geriye doğru hesaplanması gerektiği benimsendiğinde yasal, yeterli gerekçeyi içerir, denetime elverişli uzman bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile;

1-a)Davacının Hollanda’da çalışmaya başladığı 11.10.1986 tarihinin Türkiye Sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitine,

b)Davacıya 01.06.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve 01.06.2012 – 01.09.2012 tarihleri arasındaki aylıklarının 01.09.2012 tarihinden itibaren, 01.09.2012- 01.12.2015 tarihleri arasındaki aylıklarının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren yasal faizi ile davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,

c)Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili, kurumca yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi yerine, kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkemece kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kurum işleminin iptali ile alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi ve 3201 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı SGK vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.