Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5414 E. 2023/8371 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5414
KARAR NO : 2023/8371
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dosyasının dava dilekçesinde özetle; 13.01.2013 tarihli iş kazası nedeniyle sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere sigortalı lehine 50.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi, sigortalının eşi lehine 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle dava harici kişiler yönünden de teselsül sorumluluğun dayanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş yargılamanın devamında maddi tazminat istemini fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 15.06.2021 tarihli hesap raporuna göre maddi tazminat istemini 1.494.392,20 TL’ye artırmıştır.

2.Davacı vekili birleşen dava dosyasının dava dilekçesinde özetle; maddi tazminat istemini 10.02.2022 tarihli rapora göre 2.311.907,35 TL olarak belirlenmesi nedeniyle bakiye 817.515,15 TL üzerinden ek maddi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARI
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; ana dosya yönünden; davacının davasının kısmen kabulü ile; Sigortalı … lehine 1.494.392,20 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak iş bu davacıya verilmesine, sigortalının eşi … lehine 150.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan13.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosya yönünden; Sigortalı …’in davasının kabulü ile; 817.515,15 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 13.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili distinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı işverenliğin iş sağlığı ve güvenliğinden kaynaklı sorumluluğunu yerine getirmediğinden tam kusuru nedeniyle müvekkilinin iş kazası geçirdiğini bu nedenle müvekkiline izafe olunan kusuru kabul etmediklerini, bu husustaki itirazlarının yargılamada karşılanmadığını, sürekli iş göremezlik raporunda yardıma muhtaç olmadığı şeklinde verilen raporun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin bakıma ve yardıma muhtaç olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, müvekkili Savaş’ın henüz genç yaşında iş kazası geçirerek meslekte kazanma gücünü %97 oranında kaybetmesi, bu durumun ömrünün sonuna dek sürecek bir acı ve ıstırap kaynağı olacağı, yüksek mahkeme kararlarına göre; manevi tazminatın amacının, zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar tatmin etmek olduğu halde hükmedilen manevi tazminat tutarının hakkaniyete aykırı olduğunu, maddi tazminat miktarının eksik olduğunu, maddi tazminat hesap raporunun hatalı olup davacının ücreti ve asgari ücrette meydana gelebilecek artışların gözardı edilerek eksik hesaplama yapıldığını, davalı taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşmaması adına davacının ücretinde ve asgari ücrette meydana gelebilecek artışlardan dolayı doğabilecek fark maddi tazminat alacağına ilişkin ve tazminat hesabında karar kesinleşinceye kadar hesap yönteminde meydana gelebilecek lehe değişikliklerin ve ileride ortaya çıkabilecek maddi hatalar olur ise, buna ilişkin itiraz haklarını ve fazlaya ilişkin dava ve talep haklarını ve her türlü yasal haklarını saklı tuttuğunu, bu nedenle işbu kararın kaldırılarak itirazları doğrultusunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla karar verilmesi gerektiğini, enflasyon artışları ve diğer hususlar değerlendirildiğinde, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın eridiğini, bu sebeple hükmedilen tazminat miktarlarının ve işletilecek faizlerin en yüksek seviyede uygulanmasını ve verilmesinin en doğrusu olacağını, hakkaniyete uygun olacağını belirterek istinaf itirazında bulunmuştur.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;; Öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından yürütülen birtakım işler Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından çıkarılan şartname ve sözleşmelere uygun olarak ihale edilmek sureti ile yaptırıldığını, İhbar olunan SE-TA İnşaat Elektrik San. ve Tic. Ltd. Şti ile de 31.12.2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile muhtelif bölgelere ait elektrik dağıtım şebekelerinin arıza onarım ve bakım işlerinin verildiğini, yüklenici firmanın kendi bünyesinde istihdam ettiği sigortalı işçilerle çalıştığını, kazazede …’in ise, kaza tarihinde SE-TA İnşaat Elektrik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin işçisi olduğunu, müvekkil şirket ile SE-TA İnşaat arasından İş kanunu madde 2 kapsamında alt işveren – asıl işveren ilişkisi bulunmamakta olup, müvekkil şirket ihale makamı sıfatına haiz olduğunu, yani ihale yapıldıktan sonra tüm sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, kaldı ki müvekkil şirketin davacının çalıştığı iş kapsamında herhangi bir personel çalıştırmasını ya da işe dahil olmasının da söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin işi anahtar teslim olarak vermesi nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, işverenin sorumluluğu ile netice arasında illiyet bağı bulunmadığını, Ceza Dava dosyasında tanık beyanlarına göre davacının çalışılan elektrik hattı üzerindeki fırıncıyı arayıp elektrik olduğunu öğrendikten sonra doğrudan diğer diğer hattın elektriğini kesip kontrol etmemesi ve tedbir almaması nedeniyle davacının bu olayda asli kusurlu olduğunun anlaşıldığını, dosya kapsamında kök raporla birlikte 4 adet maddi tazminat hesaplamasına yönelik hesap bilirkişi raporu alındığını, davacının 11.10.2021 tarihinde davayı ıslah ederek maddi tazminat talebini alınan 2. ek rapor doğrultusunda 1.494.392,20 TL olarak arttırdığını, 10.02.2022 tarihinde alınan 3. ek hesap bilirkişi raporunda ise asgari ücret oranında güncellemeye gidildiğini ve tazminat miktarı olarak 2.311.907,35 TL olarak hesaplandığını, farkın bakiye ömür tablolarından kaynaklı olduğunu, içtihat farklılıkları nedeniyle söz konusu durumun kısa sürede oluşmasının müvekkiline yüklenemeyeceğini, bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar dikkate alınmadan hesap yapılmasının hatalı olduğunu Davacının Kocaeli 9. İş Mahkemesi 2021/38 Esas sayılı görülmekte olan davada 11.10.2021 tarihinde, 15.06.2021 tarihili 2. ek hesap bilirkişi raporundan sonra davayı ıslah ederek maddi tazminat talep sonucunu 1.494,392,20 TL’ye arttırdığını, Kocaeli 9. İş Mahkemesi’nin 2021/38 E. sayılı dosyasında ıslah hakkını tüketen davacı talep sonucunu arttırmak maksadıyla ek dava ikame etmesinin mümkün olmadığını, hükmedilen manevi tazminatların fazla faiz hükümlerinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Davacılar vekilinin Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 341 inci, 346. ve 352/1-b maddesi gereğince reddine, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin manevi tazminat yönünden, davalı vekilinin ise maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yukarıda belirtilen istinaf başvurusundaki sebepler, tekrarla davanın husumetten reddi gerektiğini işin ihale ile davacının işvereni olan şirkete verildiğini, davacının ceza dava dosyası kapsamında asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olmasına karşın bu dosya kapsamında müvekkiline kusur verilmesinin hatalı olduğunu davacının hesap raporlarına itirazları aşılmak ve bakiye ömür tablosu yönünden talep aşılmak suretiyle yeniden hesap raporu alınmasının hatalı olduğunu, ek dava dosyasının derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber ek davada faizin dava tarihinden işletilmesi gerektiğini sigortalı Savaş lehine hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenlerine göre sigortalı …’in iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir

2. İlgili Hukuk
Temyiz incelemesinin kapsamı onana ve bozma kararları bakımından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, Davaların yığılması (objektif dava birleşmesi kapsamında) HMK’nun 110.maddesi, Bilirkişi incelemesi ve bilirkişi raporuna itiraza ilişkin 266 ncı, 281 inci maddeleri, Tazminat miktarının tayin ve tespiti açısından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417 nci ve 114 üncü maddesi delaletiyle 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55 ve 56 ncı maddeleri, Olayın iş kazası olarak tespiti ile SGK yönünden sonuçları için 5510 sayılı Kanun’un 13, 16, 19, 20 ve 21 inci maddeleri, İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin alınacak tedbirler bakımından işyerinin nitelik ve kapsamına göre 4857 sayılı İş Kanunun 77.maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu maddeleri, Usuli kazanılmış hak yönünden 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıdır.

3. Değerlendirme
A) Davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemesi nedeniyle davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B) Davalı vekilinin davacı … lehine asıl ve birleşen davada hükmedilen maddi tazminat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Maddi tazminat hesabı sigortalının veya desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, sigortalının veya desteğin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolara ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak arttırım ve ıskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, hesaba esas alınacak gerçek ücretin ise; sigortalının imzasını taşıyan bordrolara yansıyan ücreti olduğu, bu tarzda belgenin bulunmaması halinde ise sigortalının veya desteğin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücretin sigortalının sendikalı olup olmadığı da dikkate alınarak sendikalardan, aksi durumda ise emsal ücret araştırması ile tespit edileceği, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş sigortanın imzasını taşımayan belgelerin ücret olarak kabul edilemeyeceği, bilinen varken varsayıma dayalı olarak hesap yapılmayacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.

3.6100 sayılı HMK’nun 266 ncı maddesine göre Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 03.11.2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 03.11.2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez. Aynı kanunun 281/1 inci maddesine göre “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle: 22.07.2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir düzenlemesi yer almaktadır.

4. HGK’nun 18.02.2021 tarih ve 2018/10(21)-94 E- 2021/111 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi “Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile, diğer (bilirkişi raporuna itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğar. Yani, bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı (veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi) üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır (veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır) ve ikinci bilirkişi raporu (veya ek rapor) birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla diğer (itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir (Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, … 2001, Cilt:3, s. 2753)”

5. Bilindiği üzere HMK’nun 30 uncu maddesi kapsamında düzenleme altına alınmış olan Usul Ekonomisi İlkesine göre de Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.

6. Öte yandan Dairemizin 19.04.2022 tarih ve 2021/3834 E – 2022/5880 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “Davaya konu iş kazasından kaynaklı tazminat davalarında davacının maddi tazminat alacağının tespiti, yargılama sürecinde taraflarca gösterilecek delillere göre belirlenip hesap edilecek olmasına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının maddi tazminat alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyecek olması nedeniyle ve hukuki nitelendirmenin Hakime olduğu hususu da dikkate alınarak davayı 6100 sayılı H.M.K’nun 107 nci maddesine dayalı belirsiz alacak davası olarak değerlendirerek sonucuna göre karar verilmesine” işaret edilmiştir.

7. Somut olayda, sigortalının tazminini talep ettiği zararın hesap bilirkişi marifetiyle hesaplanmasının bir yönüyle teknik hesap ilkelerini gerektirici bir konu olduğu için hesap bilirkişiden rapor alınması yoluna gidildiği, bu kapsamda alınan 11.05.2020 tarihli kök hesap raporuna davacı vekilinin hesap ilkelerinden kaynaklı olarak gerekçeli somut nitelikte itirazlarını sunduğu, bu itirazları neticesinde bilirkişiden alınan 17.02.2021 tarihli ek rapora karşı davacı vekilinin aynı nitelikte somut nitelikte hesaba dair itirazda bulunduğu, bilirkişiden alınan 15.06.2021 tarihli ikinci ek rapora karşı ise 02.07.2021 tarihli dilekçesiyle sunduğu itiraz dilekçesinde; hesap verilerine ilişkin değil, iş bu rapordan sonra varsayıma dayalı olarak doğabilecek fark maddi tazminat alacağına ilişkin haklarının saklı tutulmasına dair soyut nitelikte itirazlarını sunduğu bu kapsamda taraf itirazlarının karşılanması için alınan 10.02.2022 tarihli raporda ise 2022 yılı asgari ücretlerinin rapora yansıtılarak hesap raporu düzenlendiği anlaşılmaktadır.

8. Ayrıca davacı vekilinin asıl dava dosyasını açtığı tarih itibariyle davacının dava konusu edilen maddi tazminat alacağının taraflar arasında belirsiz olduğu, bu kapsamda dava dilekçesinde HMK 107.maddesine uygun olarak asgari bir miktar olan 50.000,00 TL’yi göstererek maddi tazminat isteminde bulunduğu ve yargılamanın devamında 15.06.2021 tarihli hesap raporu üzerine alacağının belirlendiğini kabul etmekle beraber fazlaya ilişkin talep hakkı bulunduğu iddiasını da içeren 11.10.2021 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat istemini 1.494.392,20 TL’ye artırdığı anlaşılmaktadır.

9. Bu açıklamalar doğrultusunda davacının maddi tazminat alacağının 1.494.392,20 TL olarak belirlendiği, iş bu rapora karşı itirazlarının yargılamayı uzatmaya matuf soyut nitelikte olduğu, nitekim 15.06.2021 tarihli dilekçesiyle de başlangıçtan itibaren belirsiz olan alacak miktarını belirlediği kabul edilerek, bu miktarla sınırlı olarak maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, davacının farazi nitelikteki itirazlarına itibarla yargılamanın uzamasından kaynaklı 2022 yılı asgari ücretlerinin rapora yansıtılması suretiyle alınan 10.02.2022 tarihli rapora itibarla açılan ek davaya itibarla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

10.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarını esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesinin bu kısma yönelik hükmü bozulmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

2. Davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının kabul edilerek davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarını esastan reddeden, Bölge Adliye Mahkemesi hükmü kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Onanmasına karar verilen hüküm yönünden alınması gereken harç peşin alınan harçtan mahsup edildikten sonra fazla tahsil edilen harcın harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.