Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5111 E. 2023/5360 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5111
KARAR NO : 2023/5360
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/46 E., 2023/110 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 16. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/153 E., 2022/204 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili, müvekkili davacının, 01.01.2003-07.08.2014 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığını, davacının eşinin apartmanda kapıcı olarak çalışırken 30.08.2002 tarihinde başka bir işe girmesi nedeniyle iş akdinin sonlandırılarak, müvekkili davacının apartmanda çalışmaya başladığını, davacının çalışmasına rağmen işe girişinin Kuruma bildirilmeyip, sigorta primlerinin ödenmediğini, ayrıca hiçbir ücret ödemesi de yapılmadığını, uzun yıllar sonra 01.08.2013-03.05.2014 tarihleri arasında sigortalı olarak çalışmaya başladığını, ancak bu çalışmalarının da sigortalılık kayıtlarının da haftanın 5 günü, günde 2 saat, ayda 6 gün çalıştığı yönünde prim yatırıldığını, oysaki yapılan tüm çalışmaların haftanın 7 günü, tam zamanında olarak yerine getirildiğini, davacının davalı apartmanda 01.01.2003-07.08.2014 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı apartman yöneticisi, davacının 01.08.2013 tarihinde başlayan kısmi kapıcılık hizmetinin, 03.05.2014 tarihinde kat malikleri genel kurulunda işletme projesinin sona ermesi nedeniyle sonlandığını, davacı ve ailesinin oturdukları dairenin Çankaya Belediye Başkanlığı’nca barınılan yerin müştemilat ve iskana müsait olmadığının bildirilmesi üzerine davacının apartmanı terk etmesinin istendiğini, 11 Ekim 2014 tarihinde apartmandan ayrıldıklarını, beyanla, davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.

Fer’i müdahil Kurum davaya cevap vermemiş, vekili duruşmalarda davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı işyerine kuruma bildirilen süreler dışında 01.01.2003-31.07.2013 tarihleri arasında ayda 9 gün üzerinden hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret ile çalıştığının tespitine, davacının davalı işyerinde 01.08.2013-03.05.2014 tarihleri arasında ayda 9 gün üzerinden çalıştığının kabulüyle 2013 yılı 8 ve 9 uncu aylarında 3’er gün, 10 uncu ayında 2 gün, 11 ve 12 nci aylarında 3’er gün daha, 2014 yılı 1-2-3-4 üncü aylarında 3’er gün daha olmak üzere toplam 26 gün daha sigortalı hizmetinin bulunduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Çınar Apartmanı Yöneticiliği vekili, ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü, davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, ayda en az iki gün en fazla dört gün çalışma bulunduğunun saptanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddini istemiştir.

Fer’i müdahil Kurum vekili, davanın, davacı tarafın sıfatı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığa müvekkil Kurumun sebebiyet vermediğini, kurumumuzca mevcut yasal düzenlemelere göre işlem yapıldığını, mahkemenin kararının isabetsiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;Mahkemece dinlenen tanık beyanları, kurum denetim tutanağı, davacı ve davacının eşinin hizmet cetvelleri ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının hüküm altına alınan şekilde çalışmasının sabit olduğu,dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri istinaf dilekçelerinde yer verdikleri hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.01.2003-07.08.2014 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun’un 79 ncu, 5510 sayılı Kanun’un 86 ncı maddeleridir.

3. Değerlendirme
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79, 5510 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesidir. 506 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.

Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir.

Çakışan sigortalılık sürelerinin belirlenmesinde;

1) 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, “Sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlığını taşıyan 53 üncü maddesinin ilk fıkrasında, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı öngörülmüştür.
2)5510 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin ilk fıkrası daha sonra 6111 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi ile değişikliğe uğramıştır. 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren bu maddede, sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi durumunda ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı açıklanmış, 5510 sayılı Kanun’a 6111 sayılı Kanunla eklenen Geçici 33 üncü maddede de, Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı belirtilmiştir.

3) 5510 sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin olarak bu tür çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Baskın çalışma, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler araştırılmak suretiyle belirlenen ve kişinin emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması gereken çalışmadır.

Diğer bir anlatımla; 5510 sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008-01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.

Somut davada, davacı 01.01.2003-07.08.2014 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.

Dosyadaki hizmet cetvelinde 31.07.2008-2009/9 ve 05.08.2010-28.08.2012 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun’a tabi zorunlu sigortalılığının olduğu, 01.02.2010-30.06.2010 döneminde Ata Kimya Ltd. Şti.’den (ayda 30 gün) 09.10.2012-14.07.2013 döneminde Çankaya Apartmanından (ayda 12 gün) 01.08.2013-03.05.2014 döneminde davalı iş yerinden (ayda 6 gün) bildirimlerinin olduğu anlaşılmaktadır.

Davacının talep ettiği dönemde 2926 sayılı Kanun’a tabi zorunlu sigortalılığı bulunduğundan, 2926 sayılı Kanun’a tabi sigortalılık dosyası da celp edilmeli, davacının 4/1-a ve 4/1-b kapsamında çalıştığı süreler belirlenmeli, her iki sigortalılıkta geçen süreler yönünden çakışma olması halinde yukarıda açıklandığı üzere dönemler itibariyle çakışma durumları incelenerek ve buna göre araştırma yapılarak, geçerli kabul edilmesi gereken sigortalılık statüsü tespit edilmelidir. Ayrıca davacının 01.02.2010-30.06.2010 döneminde Ata Kimya Ltd. Şti.’den tam süreli bildirimi olduğundan davacının bu çalışma ile ilgili beyanı alınmalı, bordroda bildirimi olan tüm bordro tanıkları dinlenilmeli, tanık beyanları arasında çelişki olması halinde bu çelişkiler giderilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.