Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5101 E. 2023/4817 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5101
KARAR NO : 2023/4817
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kocaeli 1. İş Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 10. Hukuk Dairesinin bozma kararına direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu tarafından direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 1979 yılından 30.06.1992 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, işe giriş bildirgesinin Kuruma 01.04.1981 tarihinde verildiğini ileri sürerek 01.04.1981-30.06.1992 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …. ve Tic. A.Ş.’ye 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre tebligat yapılmış olup davaya cevap verilmemiştir.

2. Fer’î müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; halı imalatı faaliyetinde bulunan davalı şirketin 01.03.1980 – 30.04.1994 tarihleri arasında Kanun kapsamında olduğunu, hizmet döküm cetveline göre davacının 1981/2 ilâ 16.04.1985 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davanın kamu düzenini ilgilendiren nitelikte olduğunu, çalışma olgusunun re’sen araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.05.2017 tarihli ve 2016/149 E., 2017/147 K. sayılı kararı ile; davacının işi öğrenip usta olduktan sonra davalı işveren tarafından bordroların Kuruma verilmeye başlanıldığı, üretime yönelik usta olarak kesintisiz haftanın altı günü çalıştığı anlaşıldığından 01.04.1981-08.07.1987 tarihleri arasında eksik bildirilen hizmetinin 1555 gün olduğu, 09.07.1987-30.06.1992 tarihleri arasındaki çalışma dönemi bakımından ise iddia ve tanık beyanlarına göre davacının davalı işyerinde el halıcılığı dokuma işi yaptığı, davacının davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak kesintisiz ayda 30 gün çalıştığı anlaşılmış ise de bu dönem bakımından Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Daireleri arasında kısmen görüş farklılığı bulunmakla birlikte 506 sayılı Kanun’un 3.maddesinin II numaralı fıkrasına 20.06.1987 tarihli ve 3395 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle eklenen (D) bendindeki hükmün istisna getirmeyen bağlayıcı ve yasaklayıcı nitelikte olması, bu bendi yürürlükten kaldıran 29.07.2003 tarihli ve 4958 sayılı Kanun’un 57. maddesinde ve 5510 sayılı Kanunda kanunların geriye yürüyeceğine ilişkin düzenleme bulunmaması karşısında yasal sorumluluğunu dönemindeki mevzuata göre yerine getiren davalı işverene yeni sorumluluklar yüklenemeyeceği gerekçesiyle davacının 01.04.1981-08.07.1987 tarihleri arasında davalı işyerinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının ve bu tarihler arasında eksik bildirilen 1555 gün olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve feri müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.02.2019 tarihli ve 2018/2060 E., 2019/375 K. sayılı kararı ile; davalı işyerinin 01.03.1980 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, 02.02.1965 doğumlu davacının davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak el halıcılığı dokuma işinde çalıştığı, davalı işveren tarafından işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği ve 1981 ilâ 1985 yılları arasında kısmi bildirimler yapıldığı, bordro tanıklarının davacının uyuşmazlık konusu dönemde davalı işyerinde hizmet akdi ile uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığını beyan ettikleri, öte yandan bordro tanıklarından … ve …ın davalı işveren aleyhine açtıkları hizmet tespiti davalarında verilen kabul kararlarının Yargıtay tarafından onandığı, bu itibarla ilk derece mahkemesince verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğu gerekçesiyle fer’î müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile davacının 01.04.1981-30.06.1992 tarihleri arasında davalı işyerinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının ve bu tarihler arasında eksik bildirilen hizmetinin 3347 gün olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.03.2020 tarihli ve 2019/3231 E., 2020/2100 K. sayılı kararı ile; “…Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin II numaralı fıkrasına, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle eklenen (D) bendinde “El halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında yalnız iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar istekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından 85 inci madde hükmüne göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.” düzenlemesine yer verilmiş, sonrasında 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun’un 57 inci maddesiyle söz konusu bent ilga edilmiş olup yürürlükten kaldırmaya yönelik yasama işleminin geriye yürütüleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından, şu durumda 09.07.1987 – 05.08.2003 (dahil) dönemi bakımından bentte yazılı nitelikteki hizmetin 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince uzun vadeli sigorta kollarına tabi zorunlu sigortalılık olarak değerlendirilemeyeceği belirgindir.

Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, uyuşmazlık konusu dönemde davacının, işverene bağlı olarak yerine getirdiği faaliyetin “el halıcılığı dokuma işi” niteliğinde olup olmadığı belirlendikten sonra, yapılan işin el halıcılığı kapsamında olduğunun anlaşılması halinde ilk derece mahkemesinin kabulünün isabetli olduğu belirgindir. Bölge Adliye Mahkemesince, yapılan işin el halıcılığı dokuma kapsamında olup olmadığı belirlenerek sonuca göre az yukarıda açıklanan Kanun Maddelerine göre karar verilmesi gerekirken tüm talebin kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O hâlde, Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi’nin hükmü bozulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B.Direnme Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli ve 2020/740 E., 2020/760 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davalı işveren tarafından davacının 01.03.1980 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, işe giriş bildirgesinde belirtilen sicil numarasının hâlen davalı işverene ait olduğu, 1981 ilâ 1985 yılları arasında kısmi bildirimler yapıldığı, tanıkların davacının fiili çalışma olgusunu doğruladıkları, Kurumun 506 sayılı Kanun’un 3.maddesinin II numaralı fıkrasına, 20.06.1987 tarihli 3395 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle eklenen (D) bendinin 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Kanun’un 57 inci maddesiyle yürürlükten kaldırılması dikkate alarak işlem yapması gerekirken davacıyı sosyal güvenlik hakkından mahrum bırakmasının Anayasaya, İnsan Hakları Bildirgesine ve Ekonomik Sosyal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye aykırı olduğu, davacı ile benzer şartlarda çalışan sigortalıların açtıkları hizmet tespiti davalarında verilen kabul kararlarının Yargıtayca bir kısmının onanmasının bir kısmının ise bozulmasının hukukî güvenlik ilkesine uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
C.Direnme Kararının Temyizi:
Direnme kararı süresi içinde feri müdahil Kurum tarafından temyiz edilmiştir.

D.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu’nun 29.09.2022 tarihli 2021/10-458 Esas,2022/1187 Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda davalı işyerinden davacı adına 01.03.1980 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin düzenlendiği ve Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davalı işveren tarafından 1981 yılında 136 gün; 1982 yılında 183 gün; 1983 yılında 172 gün; 1984 yılında 166 gün; 1985 yılında 46 gün hizmet bildirildiği, 1985 yılı sonrası dönem bakımından davacının isteğe bağlı sigortalılık başvurusunun bulunmadığı, davacı tarafından 01.04.1981 – 30.06.1992 tarihleri arasında kesintisiz çalışmasına rağmen 1981 ilâ 1985 yılları arasında davalı işverence Kuruma kısmi bildirimler yapıldığı, 1985 yılı sonrasında bildirim yapılmadığı ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalı işverenin halı imalatı mahiyetli işyerinin 01.03.1980 tarihinde Kanun kapsamına alındığı, 30.06.1994 tarihinde ise kapsamdan çıkarıldığı, dinlenen davacı tanıklarının işyerinde halı dokumacılığı işi yaptıklarını beyan ettikleri görülmüştür. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara, somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgulara göre; uyuşmazlık konusu 09.07.1987 – 30.06.1992 tarihleri arasındaki döneminde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin II numaralı fıkrasının (D) bendine göre el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kollarına tabi olacağı, malûllük, yaşlılık, ölüm sigorta kollarının bunlar hakkında uygulanmayacağı gözetilerek davacının davalı işverene bağlı olarak yerine getirdiği faaliyetin “el halıcılığı dokuma işi” niteliğinde olup olmadığı araştırıldıktan sonra yapılan işin el halıcılığı kapsamında olduğunun anlaşılması hâlinde ilk derece mahkemesince hükmedildiği gibi davacının 01.04.1981-08.07.1987 tarihleri arasında davalı işyerinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının ve bu tarihler arasında eksik bildirilen 1555 gün hizmetinin olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine; aksi hâlde elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.” denilerek davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının genişletilmiş gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

E. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgulara göre ve bordrolu tanık beyanları da dikkate alındığında; uyuşmazlık konusu 09.07.1987 – 30.06.1992 tarihleri arasındaki dönemde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3. maddesinin II numaralı fıkrasının (D) bendine göre el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kollarına tabi olacağı, malûllük, yaşlılık, ölüm sigorta kollarının bunlar hakkında uygulanmayacağı gözetilerek, davacının davalı işverene bağlı olarak yerine getirdiği faaliyetin “el halıcılığı dokuma işi” niteliğinde olduğunun dosya kapsamı ile bordrolu tanık beyanlarından da anlaşılması nedeniyle, sonuç olarak; davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; davacının 01.04.1981 – 08.07.1987 tarihleri arasında davalı işyerinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının ve bu tarihler arasında eksik bildirilen 1555 gün hizmetinin olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak,” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 01.04.1981 – 08.07.1987 tarihleri arasında davalı iş yerinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalıştığının ve bu tarihler arasında eksik bildirilen 1555 gün hizmeti olduğunun tespitine, fazla talebin reddine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Fer’i müdahil Kurum vekili, hizmet tespiti davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan özenle araştırılması gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun’un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9 uncu madde hükümleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; feri müdahil Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Fer’i müdahil Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.