Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/5089 E. 2023/5156 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5089
KARAR NO : 2023/5156
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
KARAR : Ret

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen istirdat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya müteveffa babasından dolayı 9410008117 tahsis numaralı dosyası ile yetim aylığı bağlandığını, kurumlarınca yapılan tahkikat sonucu davalının boşanmış olduğu halde eşi ile birlikte aynı çatı altında karı koca olarak yaşadıklarını, bu nedenle davalıya bağlanan yetim aylığının 5510 sayılı Kanun’un 56 ncı maddesinin son fıkrası gereği kesildiğini, kurumlarınca davalıya yersiz olarak 18.10.2008-17.06.2009 tarihleri arasında ödenen aylıkları toplamı 4.151,46 TL davalı adına borç kaydedildiğini, borcun ödenmesi için davalıya bildirimde bulunduklarını, ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle alacaklarını tahsil etmek için … 1. İcra Müdürlüğünün 2009/4078 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlu davalının icra takibine ve borca itiraz ettiğini, kurumlarınca davalı borçluya yersiz olarak ödenen 4.151,46 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş mahkememizde de benzer beyanlarını tekrarlamıştır.

II. CEVAP
Davalı adına usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.02.2013
tarihli ve 2010/79 Esas, 2013/62 Karar sayılı kararıyla, davacı ile eski eşinin boşanma tarihi olan 02.08.2002 tarihinden itibaren birlikte yaşadıklarının davacı tarafından tam olarak ispat edilemediği, SGK kurumu tarafından kurum işlemlerine dayanak gösterilen tutanağın gerçeği yansıtmadığı, davalı ile eski eşinin fiilen birlikte yaşama olgusunun davacı tarafça ispatının zorunlu olduğu, dosyadaki mevcut delillerle bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacının davasının reddine, karar vermiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1.Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.04.2014 tarihli ve 2013/15477 Esas, 2014/9176
Karar sayılı Bozma İlamında;
2.1 Eldeki somut olayda; öncelikle dava konusu dönemde boşanılan eşin adres hareketleri tarihleri ile birlikte nüfus müdürlüğünden istenilmeli, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, sonrasında ayrıntılı kolluk araştırması yaptırılmalı, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında inceleme yapılarak, mahalle muhtarının Kurum denetim raporunda ve Mahkeme huzurunda alınan imzalı beyanları ile birlikte değerlendirilerek, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Mahkemenin 1. Bozma ilamına uyarak verdiği 28.04.2016
tarihli ve 2014/283 Esas, 2016/153 Karar sayılı 2. kararıyla;
Mahkemece yapılan yargılama ile Yargıtay bozma ilamı içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davalı ve eşinin fiilin karı koca olarak aynı çatı altında yaşayıp yaşamadığının tespiti açısından nüfus kayıt sisteminde gözüken adreslerinden ayrıntılı ve titiz şekilde kolluk araştırması yaptırılmış, yaptırılan kolluk araştırma tutanakları birlikte değerlendirildiğinde, davalının boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu ispatlanamadığından, davacının davasının reddine, karar verilmiştir.

B. 2. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2.2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.09.2016 tarih, 2016/14536 Esas, 2016/11763 Karar sayılı Bozma ilamında;
2.1.Dosya kapsamına göre; 18.10.2008-17.06.2009 tarihleri arasında yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların tahsilinin talep edildiği, kurum denetim raporunda mahalle muhtarının imzalı beyanının bulunduğu, davalı ve eski eşin uyuşmazlık konusu dönemde kayıtlı adreslerinin aynı olduğu, kurum denetiminden kısa süre sonra davalının adres değişikliği yaptığı, 17.03.2015 tarihli kolluk araştırmasında eski eşin 12.09.2011 tarihinden itibaren kayıtlı ikametgah adresine ara sıra gelip gittiği fakat bu adreste kalmadığı, sürekli olarak eski adresinde ikamet ettiğinin bildirildiği, eski adresinde yapılan kolluk araştırması sonucu düzenlenen 19.03.2015 tarihli tutanakta ise bu adreste kalmadığına dair bilgi verildiği, tutanaklar arasında çelişki olduğu, 04.06.2015 tarihli tutanakta, eski eşin 12.09.2011 tarihinden itibaren kayıtlı ikametgah adresinde yapılan araştırmada, davalının eski eşinin anılan adreste ikamet eden …’ın seraları ve büyükbaş hayvanlarının bakımı için yaklaşık 3 yıldır gelip gittiği, işi süresince bu adreste kaldığı ve eski adresine döndüğü, daimi olarak kalmadığı bilgisinin verildiği, davalının son adresinde yapılan kolluk araştırmasında ise, kayıtlarla çelişkili olarak, yaklaşık 10 yıldır bu adreste çocuklarıyla birlikte ikamet ettiğinin bildirildiği, bozma öncesi dinlenen tutanak tanığı muhtarın beyanında, boşanma kararından sonra kayınvalidesinin davalıyı evinde istemediğini, davalının boşandığı eşiyle oturduğu evden aynı bahçe içinde bulunan eski ahşap eve taşındığı, davalının Devrek’e taşınmadan önce de 2 yıl tek başına eski ahşap evde yaşadığı, aynı bahçe içinde müşterek evde ise eski eşin annesi ile oturmaya devam ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.

O halde, Mahkemece yapılacak iş, davalının ve eski eşin uyuşmazlık konusu dönemde… Merkez/… adresinde aynı avluda fiilen birlikte kalmadan yaşamalarının mümkün olup olmadığı değerlendirmeli, bu kapsamda bahsi geçen adreste iki müstakil yapı olup olmadığı, yapıların fiziki koşulları araştırılmalı, ayrıntılı kolluk araştırması yapılarak tüm tutanaklar arasındaki çelişkiler giderilmeli, uyuşmazlık konusu dönemde görev yapan tüm muhtar ve azalar ile komşular dinlenmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama ile Yargıtay bozma ilamı içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davalı ve eski eşinin fiilin karı koca olarak aynı çatı altında yaşayıp yaşamadığının tespiti açısından nüfus kayıt sisteminde gözüken adreslerinden ayrıntılı ve titiz şekilde kolluk araştırması yaptırılmış, yine davalının ve eski eşin uyuşmazlık konusu dönemle Beycuma Beldesi … … adresinde aynı avluda fiilen birlikte kalmadan yaşamalarının mümkün olup olmadığı yönünden kolluk araştırması yapıldığı, 18.10.2017 tarihli kolluk araştırmasına göre davalı ve eski eşin aynı avluda birlikte kalmadan yaşamalarının mümkün olduğunun tespit edildiği, köy muhtarı, köy azaları ve davalının komşularının tanık olarak dinlendiği, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde fiilen birlikte kalmadan ayrı yaşadıkları anlaşıldığından; davanın reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili: kurum işlemlerinin kanuna ve hukuka uygun olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hak sahibi konumunda yer alan davalıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi sebebiyle yersiz ödenen aylıkların istirdatı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56 ncı maddesi

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine, gönderilmesine,10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.