Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/4933 E. 2023/5005 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4933
KARAR NO : 2023/5005
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/15 E., 2023/78 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasında İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili ile feri müdahil kurum vekilinin istinaf başvurusunda bulunulması ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davalı şirket vekili ile feri müdahil kurum vekilinin temyiz istemi hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı şirket vekili ile fer’i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 14.11.1992-15.03.1993 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığını, işe giriş bildirgesinin işverence kuruma verilmesine karşın dönem bordrosu verilmediğinden kurumca ilk sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate alınmadığını, bu nedenle öncelikle müvekkilinin davalıya ait işyerinde 14.11.1992-15.03.1993 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespiti ile bu süreler için yatırılmayan primlerinin davalıdan tahsilini, diğer sigortalılık hizmetleri ile birleştirilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Fer’i Müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; hizmet tespit davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan çalışma olgusunun özel bir duyarlılık ile araştırılması ve yöntemince ispat edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.

Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirkete ait herhangi bir işyerinde hiçbir çalışmasının olmadığını, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ve de davalı şirket yetkilisine ait olduğunun tespiti gerektiğini, davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, tespite konu çalışma yönünden davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2019 tarihli ve 2018/2 Esas, 2019/387 Karar sayılı kararıyla; “Davanın Kabulü ile, davacının davalıya ait 2.010149082,13,11 sicil numaralı işyerinde 14.11.1992-15.03.1993 tarihleri arasında aralıksız çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili ile feri müdahil kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.03.2021 tarihli ve 2020/372 Esas, 2021/420 Karar sayılı kararıyla; davalı ile fer’i müdahil Kurumun istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içindedavalı şirket vekili ile feri müdahil kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 25.11.2021 tarihli 2021/5449 – 2021/14929 sayılı kararında; dosya kapsamı gözetilerek, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı hususu sabit olmakla birlikte; dinlenilen bordro tanıklarından … ile …’nun beyanlarında işyerinde çalışılan gün sayısı kadar sigorta bildirimi yapıldığı yönündeki iddiaları ile davacı ve bordro tanıkları adına davalı işyerinden yapılan bildirimlerin kısmi zamanlı olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacının bu işyerindeki çalışmasının kısmi süreli mi, yoksa tam zamanlı mı olduğu netleştirilmeden hüküm kurulması hatalı olup, mahkemece öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinde ücret ödemesinin ne şekilde yapıldığı davacıya sorulup açıklattırılmalı, buna göre işyerinde hangi işlerin, yılın hangi aylarında yapıldığı belirlenmeli ayrıca davacının, mevsimlere göre yaptığı işlerin tespiti ile ay ay çalışma süresi ve niteliği belirlenmeli ve tanıklar bu doğrultuda yeniden dinlenilmeli, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Davanın kabulü ile; davacının davalıya ait “2.0100149082.12.11 sicil numaralı işyerinde 14.11.1992-15.03.1993 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında hizmet akdine dayalı ve tüm sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili ile feri müdahil kurum vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket temyizi; hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacının davalı işyerinde hiç çalışmadığını, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olduğunun ispatının gerektiğini, tanıkların bir kısmının davacıyı tanımadığını beyan ettiklerini, bozma ilamında gösterilen eksikliklerin giderilmediğini, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

Fer’i müdahil Kurum vekili temyizi; hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, fiili çalışmanın yöntemince ispatlanamadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 14.11.1992-15.03.1993 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı şirket vekili ile fer’i müdahil Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.