YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4799
KARAR NO : 2023/7582
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/153 E., 2023/37 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki 4/a kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyizi neticesinde (kapatılan) 21.Hukuk Dairesince bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu kararın da Dairece bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyizi neticesinde Dairece kararın bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının 07.11.1995-19.04.2006 tarihleri arasında 27.11.2006 yılında 3201 sayılı yasaya göre zuhulen Bağ-kur üzerinden 3762 gün borçlanma yaptığını, borçlanma bedelini ödediğini, yine bu tarihlerde yurtdışında çalıştığını ve doğum yaptığını ve annelik nedeni ile de sigortalı olduğunu, kuruma yaptığı 16.04.2012 tarihli başvurusu ile Bağ-Kur borçlanması primlerinin SSK’ya aktarılması talebinde bulunduğunu, 02.01.2007-10.03.2011 tarihleri arasında 1509 günlük borçlanmasının kurum tarafından 05.05.2012 tarihinde SSK’ya aktarıldığını, ancak 2006 yılındaki işsizlik arası bir yıllık süreyi Bağ-Kur’a aktarmadığı için hatalı borçlanma yapıldığını, davacıya emekli aylığının bağlanmadığını belirterek 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmasını, davacının 21.06.2012 tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2012 tarihi itibariyle 43 yaş 5150 gün prim ödeme şartlarını gerçekleştirmiş olması nedeniyle 01.07.2012 tarihi itibariyle emekli aylığı almayı hak ettiğinin tespitini ve ödenmeyen aylıklarının ay be ay işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının iddialarının kabul edilemeyeceğini, yapılan kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2015 tarihli ve 2014/682 E., 2015/1707 K. sayılı kararı ile davanın kabulü ile, davacının tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının ve talep tarihini takip eden ay başı, 01.07.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması, birikmiş aylıklara 01.10.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. (Kapatılan ) 21.Hukuk Dairesinin 18.03.2019 tarihli ve 2018/2023 E.,2019/2030 K. sayılı kararı ile ; “… Somut olayda, davacının yurtdışı çalışmalarını borçlanmak için ilk kez başvurduğu 12.05.2006 tarihinde yukarıda belirtilen 3201 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun ile değişik 3 üncü maddesi yürürlükte bulunmaktadır. Davacının başvuru tarihi itibariyle yurt dışında ev hanımı olarak geçen 07.11.1995-01.08.2004; 09.10.2004-30.04.2005 ve 01.08.2005-19.04.2006 tarihleri arasındaki dönemin 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(b) bendi kapsamında kabul edilmesi yerindedir. Davacının ikinci kez yurt dışı borçlanması talep ettiği tarihte ise son sigortalılığının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(b) kapsamında olması sebebi ile 3201 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre 02.01.2007-10.03.2011 tarihleri arasındaki yurt dışı borçlanmasının da bu kapsamda kabul edilmesi gerekir.
Yapılacak iş, davalı Kurumun davacının yurt dışı borçlanmasını kabul ettiği sigortalılık statülerinin yerinde olduğunun kabulü ile bu sigortalılık sürelerine göre yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ile sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli ve 2019/133 E., 2020/109 K. sayılı kararı Özel Dairenin bozma kararına uyularak, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile;
1-a)Davacının tahsis talep tarihinde 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının ve talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması, birikmiş aylıklara 01.10.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinin tespitine,
b)Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
C. 2 inci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 15.02.2021 tarihli ve 2020/9086 E. 2021/1595 K. sayılı kararı ile; “Hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda, davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/l-(b) bendi kapsamında 5271(3.762+1509) gün, 4/1a kapsamında 156 gün olmak üzere, toplamda 5.427 prim gün sigortalılığının bulunduğu, 21.06.2012 tarihli tahsis talep tarihinde 44 yaşında olduğu, ilk sigortalılık başlangıcının 01.05.1986 tarihi olduğu, 5510 sayılı Kanun’un 4/l-(b) bendi kapsamında davacının, 41 yaş ve 20 yıl sigortalılık şartlarını taşıdığı, 01.07.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına müstahak olacağına dair kanaat bildirilmiştir. Mahkeme tarafından rapora göre, davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiş ise de, alınan raporda yasal dayanağın belirtilmemesi, davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığına ilişkin tüm sürelerin değerlendirilmemiş olması nedenleriyle raporun denetime elverişli olmadığı belirgindir.
Yapılacak iş, davacının önceki bozma ilamında belirlenen ve kurumun da kabulünde bulunan sigortalılık süreleri ortaya konularak 1479 sayılı Kanun’un geçici 10 uncumaddesi kapsamında davacının tahsis talep tarihi itibarıyla tahsis koşullarını sağlayıp sağlamadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. ” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/97 E., 2021/250 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile;
1-a)Davacının tahsis talep tarihinde 1479 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesi gereğince 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının ve talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması, birikmiş aylıklara 01.10.2012 tarihinden itibaren her bir aylık için ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinin tespitine,
b)Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
E. 3 üncü Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 14.03.2022 tarih 2022/545 Esas 2022/3541 Karar sayılı ilamı ile “…Yapılacak iş, davacının önceki bozma ilamında belirlenen ve kurumun da kabulünde bulunan sigortalılık süreleri ortaya konularak 1479 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesi kapsamında davacının tahsis talep tarihi itibarıyla tahsis koşullarını sağlayıp sağlamadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi” gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davacıya 4/1-b kapsamında aylık bağlanmasına karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmeksizin karar verildiği, alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, gerektiğinde denetime elverişli rapor da alınmak suretiyle önceki bozma ilamları doğrultusunda, 4/1-b kapsamında tahsis koşullarının (1479 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesi hükümleri doğrultusunda) oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir….” gerekçesiyle bozulmuştur.
F. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davanın borçlanmanın 4/1-a kapsamında olup olmadığı, tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve faizi ile birlikte yaşlılık aylığı ödenmesi gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu, mahkememizce en son verilen karar ile davanın kısmen kabul edildiği, temyiz üzerine 4/1-b kapsamında tahsis koşullarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulduğu, mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulduğu, mahkememizce bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda yargılama yapıldığı ve bilirkişi raporu alındığı, yasal, yeterli gerekçeyi içerir denetime elverişli ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı 10.02.1968 doğumlu olup yurt dışı hizmet borçlanmaları da dahil olmak üzere 6740 gün hizmeti bulunduğu, 1479 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesi hükümleri doğrultusunda tahsis için gerekli 7200 gün koşulunun sağlanmadığı, yaşına göre 01.03.2024 tarihinden önce tahsis koşullarının oluşmadığı bildirildiğinden ispat edilemeyen davanın reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, davacının 4-a kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığını, kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurtdışı borçlanmasının 4/a kapsamında olduğunun ve bu kapsamda yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 3201 sayılı Kanun hükümleridir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın kararı verene Mahkemeye gönderilmesine,
06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.