Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/4023 E. 2023/4195 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4023
KARAR NO : 2023/4195
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI :

Taraflar arasındaki hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti davasından yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya ait tuğla fabrikasında 01.08.1988 – 30.09.1988, 02.04.1990 – 14.05.1990, 01.11.1991 – 27.12.1991, 13.04.1992 – 30.04.1992 tarihleri arasında çalıştığını, 10.01. 2016 tarihinde davalıya ait işyerine tekrar girdiğini ve 27.11.2018 tarihine kadar çalışmaya devam ettiğini beyanla, 10.01.2016 – 27.11.2018 tarihleri arasında eksik bildirilen hizmetlerinin gerçek ücret üzerinden tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili, davacının çalışma iddiasının hak düşürücü süre kapsamına girdiğini, son çalışmasının 30.04.1992 tarihinde sona erdiğini,10.01.2016 – 27.11.2018 tarihleri arasında fiili bir çalışması olmadığını beyanla, yasal dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.

2. Fer’i müdahil … Başkanlığı vekili, Kurum kayıtlarının resmi belge vasfında olduğunu, aksinin ancak yazılı deliller, ücret bordroları ve sair nitelikteki belgeler ile ispat edilebileceğini, çalışma iddiasının soyut nitelikte olduğunu, dava konusu istemin sadece tanık ile ispatlanmasının mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile; ” Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafından iddia olunan çalışmaya ilişkin olarak …’ya verilen dönem bordroları celbedilmek suretiyle davacı ile birlikte aynı işyerinde çalışan … tanığı durumundaki sigortalılar dinlenmiştir. … Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının talep ettiği döneme ilişkin olarak herhangi bir sigorta bildiriminin bulunmadığıanlaşılmıştır. … tanıklarının davacının talep konusu dönemde, söz konusu iş yerinde devamlı ve kesintisiz olarak çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tanık beyanlarının, bilirkişi raporu, celp edilen cevabi yazılar, davacının, talep konusu dönemde davalı iş yerinden başka bir iş yerinde çalıştığını ve hastalık ile tutukluluk gibi iş yerlerinde fiilen çalışmasını engelleyen herhangi bir delilin dosya kapsamında mevcut olmaması, davalı iş yerinde çalışma yapılmayan günlere ilişkin bir liste veya tespitin mevcut olmaması, davacının yaptığı dolgucu ve temizlik işçisi olarak tabir edilen işin kesintili veya arızi olarak yapılabilecek nitelikte olmadığı, bu doğrultuda vergi kayıtlarında davalı işyerinin yılın her ayı faaliyet gösteren bir işyeri olduğu,vergi matrahlarının yılın belli dönemlerinde az belli dönemlerinde fazla olan bir işyeri olmadığı, yine … işyeri dönem bordrolarında hizmet bildirimlerinin yılın 12 ayına yayıldığı, her yıl aynı dönemlerde ara verilerek aynı dönemlerde tekrar işe başlanılması yolunda bir hizmet bildirimi olmadığı anlaşıldığından tüm dosya muhteviyatındaki delil ile beyanların tetkiki neticesinde; davacının 10.01.2016 — 27.11.2018 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı devamlı – kesintisiz çalıştığı kanaatine varılmış olup bu değerlendirme ile yeniden belirlenen hizmet süreleri doğrultusunda rapordaki maddi hata re’sen düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesine dayalı olarak, “Davanın kısmen kabulü ile; davacı … T.C ve … sigorta sicil sayılı sigortalı …’in davalı işveren … Pet. Ürün. Tar. Ürün. İth. A.Ş’ye ait … … İl Müdürlüğünde …….. işyeri sicil sayılı dosyada işlem gören … imali işyerinde 10.01.2016 — 27.11.2018 tarihleri arasında 1047 gün çalıştığının ve tamamının … Kurumuna bildirilmediğinin tespitine,

” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen hüküm özeti kısmı ile gerekçeli karar arasında çelişkiler mevcut olduğunu, gerekçeli kararın 2.sayfası 4.paragrafında davacının, dava dilekçesinde iddia ettiği tarihler arasında 150 gün davalı iş yerinde çalıştığı 90 gününün Kuruma bildirilmediği belirtilmekle, hüküm kısmında ise 1047 gününün bildirilmediğinin belirtildiğini, kararın öncelikle usulen hatalı olduğunu, gerekçeli karar ile kısa karar arasında maddi hata ile açıklanamayacak ölçüde çelişkiler mevcut olduğunu, davacının müvekkili şirketteki çalışmasının 13.04.1992- 30.04.1992 tarihleri arasında olup son çalışmasından sonra dava tarihine kadar 27 yıl geçmiş olmakla davanın öncelikle hak düşürücü süre içinde açılmadığının kabulünün gerektiği ve davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği halde, kısmen kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 10.01.2016-27.11.2018 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde fiili bir çalışmasının bulunmadığını, davacı tarafın tanıklarının ve … tanıklarının müvekkil şirket ile halihazırda derdest durumda olan davaları olup aralarında husumet bulunduğunu, bu sebeple anılan tanık beyanları esas alınarak yapılan tüm tespitlere itiraz etiklerini, davacının anılan dönemdeki çalışma iddiasının soyut nitelikte olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Fer’i Müdahil Kurum vekili, Kurum kayıtlarının yasa ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereği yazılı delil niteliğini taşıyıp, aksinin eşdeğerde yazılı delillerle hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ispat edilmesinin gerektiğini, bu nedenle salt tanık beyanlarıyla ispatın mümkün olmadığını, ücret tediye bordrolarının araştırılması gerektiğini, bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiğinin Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları gereği olduğunu, yazılı deliller karşısında tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği gibi işverenin dahi kabul beyanına göre hüküm kurulmasının kabil olmadığını beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın Kurum aleyhine olan kısımlarının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı işverene ait … sicil sayılı kiremit tuğla imali işyerinde dava konusu dönemde çalışmaları bulunan … tanıklarının iddiayı doğrulayan samimi, net aydınlatıcı anlatımları ile aleyhe iş yeri kanıtları sunulamadığı gözetildiğinde, davacının yaptığı dolgucu ve temizlik işçisi olarak tabir edilen işin kesintili veya arızi olarak yapılabilecek nitelikte olmadığı, vergi kayıtlarında davalı işyerinin yılın her ayı faaliyet gösteren bir işyeri olduğu, vergi matrahlarının yılın belli dönemlerinde az belli dönemlerinde fazla olan bir işyeri olmadığı, yine … işyeri dönem bordrolarında hizmet bildirimlerinin yılın 12 ayına yayıldığı, her yıl aynı dönemlerde ara verilerek aynı dönemlerde tekrar işe başlanılması yolunda bir hizmet bildirimi olmadığı anlaşıldığından, davacının 10.01.2016 – 27.11.2018 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının kabulü gerektiği, ancak; çalışma süresinin tespiti konusundaki iddianın kamu düzenine ilişkin niteliği gereği her türlü delille ispatlanabilmesi olanağına karşın; prime esas kazancın kanıtlanmasında böyle bir serbestliğin söz konusu olmadığı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, HMK 200-201 (HUMK 288) maddelerindeki düzenlemeler dikkate alınarak, kayıtlarda yer alan tutarları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu karşısında; davacı tarafından işyeri ve Kurum kayıtlarının aksini ispata yarar herhangi bir kayıt ve yazılı delil başlangıcı sayılacak belge sunulamamasına karşın; taraflarca oluşturulan ve kamu düzenine ilişkin niteliği bulunmayan işçilik alacaklarına ilişkin davalardaki yöntemle, salt tanık anlatımları ve meslek kuruluşlarından yapılacak araştırmayla sonuca varılmasına olanak bulunmayan prime esas kazanç tespiti istemi yönünden, davacının soyut iddiasının kabulüne yasal olanak bulunmadığından; sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılan değerlendirmeyle; davacının, davalı işverene ait işyerinde 10.01.2016- 27.11.2018 tarihleri arasında asgari ücretle ve hizmet akdine dayalı olarak 1037 gün çalıştığı ve bu çalışmalarının Kuruma bildirilmediği sonucuna varılmakla, mahkemece gün sayısının hesabında yapılan hatanın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği dikkate alınarak; HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerektiği belirtilerek;

1-Davalı vekili ve fer’i müdahil vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile; Turgutlu İş Mahkemesinin 05.10.2021 tarih, 2020/360 Esas ve 2021/307 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,

2-Davanın kısmen kabulü ile;
Davacı …’in davalı işveren … Pet. Ürün. Tar. Ürün. İth. A.Ş’ye ait … sicil sayılı … imali işyerinde 10.01.2016 — 27.11.2018 tarihleri arasında 1037 gün çalıştığının ve bu çalışmalarının … Kurumuna bildirilmediğinin tespitine,
karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Fer’i Müdahil Kurum vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti ve prime esas ücretin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 86/9 uncu maddesi 5510 sayılı Kanun’un 80 inci madde hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.