Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3986 E. 2023/4992 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3986
KARAR NO : 2023/4992
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ: İznik Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalıya ait iş yerinde fidan dikim ve bakım işlerinde tam zamanlı olarak çalışmasına rağmen hizmetlerinin Kuruma bildirilmediğini belirterek, davacının 20.03.1982-10.06.1982, 20.03.1983-10.06.1983, 20.03.1984-10.06.1984 ve 20.03.1987-10.07.1987 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde ;davanın öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle reddinin gerektiğini, … Orman İşletme Müdürlüğünde yapılan arşiv ve evrak incelemesinde davacıların herhangi bir kaydına rastlanmadığının bildirildiğini ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Fer’i Müdahil vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kuruma ihbar olunan sıfatıyla tebligat yapılmış ise de 6552 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesinde eklenen fıkrası gereği feri müdahillik talepleri bulunduğunu, hak düşürücü süre sonrasında açılan davanın bu nedenle reddi gerektiğini, davacıların yasa gereği fiili sigortalı çalışmaları bulunduğunu ispatlamak zorunda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, hizmet tespiti talep edilen yıllar arasında davacı …’nin 9-14 yaşlarında olduğu, bu yaşlarda bir kişinin tek başına sözleşme kurma iradesi olmadığı gibi hayatın olağan akışında orman işinde çalışmasının da beklenemeyeceği, ayrıca devletin bu kapsamda çocuk çalıştırmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde; 506 sayılı Kanun’da çocuk ve gençlerin çalıştırılamayacağına dair bir hüküm bulunmadığını, İş Kanunu’nun uygulanmadığı ve özel bir yaş sınırlamasına tabi olmayan işyerlerinde/ işlerde 138 sayılı sözleşme hükümleri gereğince okula giden çocukların 12 yaşını bitirmeleri koşulu ile sigortalı olmalarının mümkün olduğunu, 18 yaşından önceki sürelerdeki sigortalılık tespitinde verilen kararlarda günlerin 18 yaştan sonraya ekleneceğini ve sigorta başlangıcının 18 yaş olarak kabul edildiğini, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı hakkında yönetmelikte belirtilen ve hak düşürücü sürenin işlemesine engel teşkil edebilecek nitelikte herhangi bir belgenin düzenlenmemiş ve Kuruma verilmemiş bulunması, hak düşürücü sürenin işlemesini önleyecek nitelikte başkaca bir durumun varlığının da davacı tarafından iddia ve ispat edilememiş olması, dolayısıyla eldeki davanın, Kanun’da öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının açıkça anlaşılması karşısında; davanın “hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine” karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi yerinde bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve gerekçenin düzeltilmesi suretiyle yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği, ayrıca dava dilekçesinde ve gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilen İznik Orman İşletme Müdürlüğünün, Orman Genel Müdürlüğüne; gerekçeli kararda ihbar olunan olarak gösterilen … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün ise Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına bağlı taşra teşkilat birimleri olduğu ve bunların bağımsız tüzel kişiliklerinin bulunmadığı öte yandan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 4/2 nci maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının eldeki davada fer’i müdahil olarak yer alması gerektiği dikkate alınarak; Orman Genel Müdürlüğünün davalı olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının ise 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 4/2 nci maddesi uyarınca fer’i müdahil olarak kabulü gerektiğinin gözetilmemesi de yerinde görülmediğinden bu yanlışlıkların da düzeltilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esasına ilişkin olarak yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, tanık beyanları ile tüm işçilere para ödenirken imzalarının alındığının sabit olduğunu, çalışmayı yaptıranın kamu kurumu olması nedeniyle de hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Sigortalı hizmetin tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup, bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların kanuni dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası olup bu bentte “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hak bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Söz konusu Kanun’un kabul edilip, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, hâlen geçerliliğini korumaktadır.

2.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs. dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrasında yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Diğer taraftan, Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı kabule ulaşılmaktadır.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olaya gelince, davacı adına davalı iş yerinden işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi, Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi ile davacının ücretinden prim kesintisi de yapılmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmaması karşısında hizmet tespiti isteminin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.