Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3912 E. 2023/8358 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3912
KARAR NO : 2023/8358
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasında Mahkemede görülen 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik hükümlerinden faydalandırılma hakkının varlığı nedeniyle fazladan ödenen primlerin davalı Kurumdan yasal faizi ile birlikte iadesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozmasına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin, karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü- Ege Linyitleri Müessese Müdürlüğünün açmış olduğu kriblaj, elektrik tamir bakım, briketleme, metal işleri, lavvar, kasa kaynak, cenkyeri tamir bakım, cenkyeri ambar hizmet alım ihalelerini, Soma Belediyesi’ nin açmış olduğu çöp toplama, su sayaçlarını okuma ve özel kalem müdürlüğü hizmet alım ihalelerini, Soma Öğretmen Evi, Akşam Sanat Okulu, Soma Anadolu Lisesi, Soma 1 Nolu Sağlık Ocağı, Soma Kaymakamlığı Özel Kalem Müdürlüğü hizmet alım ihalelerini kazanarak, 02.01.2009-31.12.2011 tarihleri arasında bahsi geçen ihaleler gereğince işçi çalıştırdığını, bu ihalelerle ilgili sözleşme fotokopilerinin ekte olduğunu, bu ihaleli işlerde müvekkili şirketin çalıştırdığı işçilere ait sigorta primlerini eksiksiz olarak davalı kuruma yatırdığını, 5510 sayılı Kanun uyarınca hazine, özel sektör işverenlerine yardım yaparken işverenin aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süre içinde verilmesini ve primlerin ödenmesini ön şart olarak öngördüğünü, müvekkili şirketin 5510 sayılı Kanun’un hükümleri doğrultusunda gerekli şartları taşıdığını, bu durumda kamu ihale tebliği gerekçesiyle %5 indirimden yararlandırılmamasının yasal düzenlemeye aykırı olduğunu iddia ederek, müvekkili şirket tarafından davalı kuruma yersiz olarak yatırılmak zorunda kalınan 520.130,78 TL”nin faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmalarda talebini tekrarlamıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı hakkında yapılan işlemlerin doğru ve yerinde olduğunu kamu zararına neden olacak şekilde uygulama yapılmasının önüne geçilmek amacıyla davacı şirketin taleplerinin reddedildiğini buna göre davacı hakkında Kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu belirterek, yersiz ve haksız açılmış olan davanın reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 14.04.2015 tarihli ve 2014/150 Esas, 2015/13213 Karar sayılı kararı ile; …Davacı şirket belge türü ve kod numarası değişikliği kapsamında da kuruma bir müracaatta bulunmamıştır. Davacı şirketin davalı Kuruma bildirdiği şekliyle tahakkuklar oluşumu ve buna göre tahsilat gerçekleşmiştir. Davacı şirketin 5510 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 81/I bendinde belirtilen 5 puanlık hazine teşvik uygulamasında değişikliği yürürlük tarihi olan 01.03.2011 tarihine kadar faydalanması gerektiği, bu tarihten sonra yararlanmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından 5 puanlık alacak tutarının 521.081,33 TL olarak hesaplandığı anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak, 520.130,78 TL alacağın, ödendiği tarihi takip eden ay başından iadenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK dan alınarak davacıya verilmesine,…” dair karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1.Mahkemenin 14.04.2015 tarihli ve 2014/150 Esas, 2015/13213 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. 21. HD (Kapatılan) 17.12.2015 tarihli ilk bozma ilamı ile “…Somut olayda 5510 sayılı Kanun’un 81/1-(ı) bendindeki düzenlemeye göre; aynı yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran işverenlerce ödenecek primin işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarı Hazine tarafından karşılanacağından, gerek bu tutarın Hazinece karşılanmaması, gerek işverenin bu tutarı davalı Kuruma ödemiş olması, gerekse de ihale makamınca işveren şirketin hak edişlerinden, sigorta primi işveren hissesinin, %5 puanlık muafiyet indirimi yapılmadan tümüyle kesilmesi durumunda sebepsiz zenginleşen Hazine olacaktır. Bu durumda husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekir.

Hal böyle olunca mahkemece, davanın pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğu nedeni ile reddi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile işin esasına yönelik olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması…” yasaya aykırı görülerek, bozma kararı verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Karşı Direnilmesine Dair Verilen Karar
Mahkemenin 10.03.2016 tarihli ve 2016/16 Esas, 2016/78 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizin 2014/150-2015/132 E.K sayılı kararında direnilmesine, 520.130,78 TL alacağın taleple bağlı kalınarak, ödendiği tarihi takip eden ay başından iadenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK dan alınarak davacıya verilmesine,…” dair karar verilmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulunca Verilen Karar
1. Mahkemenin 10.03.2016 tarihli ve 2016/16 Esas, 2016/78 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Hukuk Genel Kurulunca “…İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 5510 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. Ayrıca teşviklerden yararlanabilmek için Kurumca denetlenecek işverene, işyerine ve sigortalıya ait ayrı ayrı şartlar mevcuttur. Bu şartları denetleyecek olan ve denetleme sonucuna göre işverenlerin beş puanlık indirimden yararlanıp yararlanmayacağına karar verecek olan Kurum, 5510 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre primleri tahsil etmekle yükümlü Sosyal Güvenlik Kurumudur. Sosyal Güvenlik Kurumu inceleme sonucu işverenin teşvikten yararlanamayacağına karar verdiğinde % 5 puanlık primi işverenden tahsil edecek aksi takdirde bu miktarı Hazineden yani genel bütçeden alacaktır.

Prim borcunun doğup doğmadığı hususu prim ödeme durumunda olan işveren ile SGK arasındaki ihtilaftır. Maliye Bakanlığının prim borcunun doğumu ve prim teşvikinden kimlerin yararlanacağı konusunda görevi yoktur. Aksi halde 5510 sayılı Kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen görevler Maliye Bakanlığı’nca yerine getirilmesi gerekecektir. İşverenlerin prim borçlarına ilişkin ihtilaflar ve prim teşvikini düzenleyen 81 inci maddenin (ı) bendi 5510 sayılı Kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte, yine 101 inci maddede “…bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülmektedir.” denilmektedir. 101 inci madde değerlendirildiğinde %5 puanlık teşvik indiriminden yararlanma davalarının iş mahkemesinde görülmesi gerektiği aşikârdır.

Tüm bu açıklamalar ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde, ihtilaf davacı şirket almış olduğu ihale sonucu çalıştırdığı işçiler için %5 puanlık teşvik indiriminden yararlanması gerekli iken yararlandırılmamasının sonucunda bu miktarın davalı Kurumdan iadesinin istenip istenemeyeceği noktasındadır. Hal böyle olunca, davacı şirketin %5 puanlık teşvik indirimden yararlanıp yararlanmayacağının belirlenmesi ve bu kapsamda ödemiş olduğu primlerin iadesini isterken davalı Kuruma husumet yöneltilmesi isabetli olduğu gibi söz konusu uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklanması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun %5 puanlık teşvik indiriminden yararlanma davasında taraf sıfatı bulunmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemenin davalı Kuruma husumet yöneltebileceğine ilişkin verdiği direnme kararı yerindedir.

Ne var ki, bozma nedenine göre işin esası Özel Dairece incelenmediğinden, davalı Kurum vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir denilerek karar 21. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

D. Dairenin 2 nci Bozma Kararı
Dairenin 06.11.2017 tarihli ve 2017/2801 Esas, 2017/8860 Karar sayılı kararı ile “…Somut olayda; davacı şirketin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü -Ege Linyitleri Müessese Müdürlüğü nün açmış olduğu ihaleleri, Soma Belediyesinin açtığı çöp toplama, sayaç okuma ihaleleri, SEAŞ Genel Müdürlüğü, Soma Öğretmen Evi Akşam Sanat Okulu, Soma Anadolu Lisesi, Soma 1 Nolu Sağlık Ocağı,Soma Kaymakamlığı Hizmet ihalelerini alarak 02.01.2009-31.12.2011 arası işçi çalıştırdığını belirterek bu işler nedeniyle kuruma fazladan ödediği %5 teşvik primi 520.130,78 TL nin faizi ile iadesini talep ettiği,bilirkişi raporunda incelendiği belirtilen ihale belgelerinin dava dosyasına ekli olmadığı yetersiz araştırma ile karar verildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece yapılacak iş; ihale sözleşmesi, teknik şartname ve var ise özel şartname ile diğer ihale belgelerinin, tahakkuk, hakediş ve ödeme belgelerinin tamamını getirtmek, dava dosyasını kamu ihale mevzuatı ve sosyal güvenlik hukuku konularında uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii ederek; davacı şirket ile ihale makamı arasında yapılan sözleşme şartları ile diğer belgeleri inceleyerek hakediş içerisinde davacı şirketin Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmesi gereken işçi ve işveren sigorta priminin tamamının (%5 dahil) olup olmadığı, hakediş ödeme tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre hakedişten %5 kesinti yapılmaması halinde davacının davaya konu isteminin kabulü ile ödenen miktarın Kurum’dan tahsili halinin teşvikten mükerrer yararlanma sonucunu doğrup doğurmayacağı, ödenen prim ve %5 indirim miktarı hakkında ayrıntılı ve açıklayıcı bilirkişi raporu almak, işverenin Kuruma prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun bulunup bulunmadığın, yukarıda açıklanan şekilde teşvikten yararlanmaya ilişkin koşulların davacı şirket açısından gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak ve varılacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar vermekten ibarettir….” denilerek karar ikinci kez bozulmuştur.

E.Mahkemece 2.Bozmaya uyularak Verilen Karar
1.Mahkemenin 22.02.2019 tarihli 2018/4 Esas, 2019/47 Karar sayılı kararı ile “..Mahkememizce 14.04.2015 tarih ve 2014/150-2015/132 E.K sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 17.12.2015 tarih ve 2015/12327-22835 E.K. sayılı ilamı ile bozulmakla mahkememizin 2016/16 sayılı esasını almış, 10.03.2016 tarih ve 2016/16 Esas – 2016/78 Karar sayılı karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 06,11,2017 tarih ve 2017/2801 – 2017/8860 E.K. sayılı ilamı ile bozulmakla mahkememizin 2018/4 sayılı esasını almıştır.

Yargılama sırasında yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrasında; “… Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır….” şeklinde düzenlenmiştir. Yasanın 01.04.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği sabittir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun’a eklenen ek 17 nci madde 4 üncü fıkrası uyarınca yasanın yürürlük tarihinden önce açılmış bulunan bu nevi davalarda davanın konusuz kalacağının düzenlendiği, yargılama giderlerinin davalı İdare üzerine bırakılması ve vekalet ücretinin 4/1’ine hükmedileceğinin yasa maddesi ile hüküm altına alındığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir.

F. Dairenin 3 üncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin 22.02.2019 tarihli 2018/4 Esas, 2019/47 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin son bozma kararı ile.; “…Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.

Yapılacak iş, Mahkemece Kurumdan davacının yukarıda açıklanan Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapmak, Kurumun başvuruyu kabul etmemesi halinde işin esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

O halde davacı vekili ve davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. ” denilerek karar tekrar bozulmuştur.

G. Mahkemece 3.Bozmaya uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile; “…Somut olayda, uyuşmazlığın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 81/I maddesidir. Anılan Kanunun I bendinde özel sektör işverenlerinin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanunun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde davalı Kuruma vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigorta hissesine isabet eden tutar ile hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresi içerisinde davalı Kuruma ödemeleri ve Kuruma prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması halinde Kanunun 4/1-a madde kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin bu maddenin 1/a bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanacağı düzenlenmiştir. Yapılan kanun değişiklikleri sonrası 01.03.2011 tarihinden önce 4730 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan alım ve yapım işlerinde 5510 sayılı Kanun’un 81/I bendinde düzenlenen 5 puanlık hazine teşvik indirimi uygulanırken değişiklik tarihi olan 01.03.2011 tarihinden itibaren Kamu İhale İşlerinde uygulanmamaktadır. Davacı şirketin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale veya doğrudan temin yoluyla üstlendiği işler için … SGK İl Müdürlüğünde birden fazla işyeri dosyası bulunduğu, davacı tarafça Kuruma yapılan bildirimlerin 5510 sayılı Kanun’un 81/I bendi kapsamında yapılmadığı, prim belgelerinin süresinde verildiği ve tahakkuk eden primlerin yine süresinde kurum hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır. 5 puanlık prim teşviki için davalı Kurum tarafından belirlenen 05510 kod seçilmeden normal belge türü olarak davacının davalı Kuruma bildirimde bulunduğu, dolayısıyla tahakkukların indirimsiz olarak oluştuğu ve neticesinde ödemelerin indirimsiz yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, belge türü ve kod numarası değişikliği kapsamında da davalı Kuruma bir müracaatta bulunmamıştır. Davacı tarafın davalı Kuruma bildirdiği şekliyle tahakkuklar oluşumu ve buna göre tahsilat gerçekleşmiştir. Davacı tarafın 5510 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 81/I bendinde belirtilen 5 puanlık hazine teşvik uygulamasında değişikliği yürürlük tarihi olan 01.03.2011 tarihine kadar faydalanması gerektiği, bu tarihten sonra yararlanmasının mümkün olmadığı, 31.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafından 5 puanlık alacak tutarının 521.081,33 TL olarak hesaplandığı anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak, 520.130,78 TL alacağın davacıya ödenmesi gerektiği, tespit edilen bu miktarın yargılama sırasında davalı Kurum tarafından davacıya ödendiği ve davacı tarafın başkaca bir alacak taleplerinin kalmadığı yönündeki beyanı ve tahsilde tekerrür olmaması hususu dikkate alındığında mevcut durumda davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır. Buna göre de, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Kurum vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde; kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu, aksine verilen kararın yerinde olmadığını belirterek, verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma hakkının varlığı ile birlikte davacı şirketin yersiz ödenen primler nedeniyle alacağının tahsilinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri aynı zamandda 331 inci maddesi ile birlikte, 5510 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81 inci maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.5510 sayılı Kanun’un ek 17 nci maddesinin 4 üncü fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında …’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup, bu aşamadan sonra da anayasaya aykırılığı tespit ile iptal edilen bu fıkraya dayalı olarak verilmiş olan kararlar da dairemizce Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte oluşan bu yeni durum ve maddenin tüm hükümleri ile birlikte yeniden değerlendirilmesi için bir kez daha bozulmuş, böylece 4 üncü fıkrada yer alan “görülmekte olan davalar” yönünden yapılan bu yeni düzenleme ve aynı maddenin 3 fıkraya yaptığı yollama nedeniyle 3 üncü fıkra içerisinde getirilen davalı Kuruma yönelik ödeme yükümlülüğü karşısında, bu hükümlerin uyuşmazlığın çözümünde uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gelinen son aşamada, eldeki dava bakımından irdeleme yapılacak olursa, ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrasında yer alan kuralın, “mahsup veya iade edilme yönünden üçüncü fıkra hükümlerine yaptığı atıftan dolayı ödemelerin üç yıla yayılacağını öngörmesinin, faizin başlama tarihi ve ödeme için öngörülen süre göz önünde bulundurulduğunda kuralın mülkiyet hakkını sınırladığı ve yapılan bu sınırlamanın orantısız ve aşırı olduğu, hak arama hürriyeti çerçevesinde dava açan kişilerin mahkemelerden adil yargılanma hakları gereği uyuşmazlığı bitirecek şekilde gerekçeli karar elde etme haklarının bulunduğu, yargılamanın henüz devam ettiği bir süreçte, taraflardan birinin aleyhine olacak ve yargı merciinin uyuşmazlık konusu talep hakkında karar vermesini engelleyecek şekilde davayı ortadan kaldıran ya da davanın incelenmesini durdurarak karara bağlanmasına engel olan düzenlemelerin kişilerin karar elde etme hakkı ile birlikte sonuçları bakımından da kişilerin mülkiyet haklarının ölçüsüz şekilde sınırlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan maddeye dayalı olarak verilen kararlar da hukuka aykırı nitelikte olup, özellikle ek 17 nci maddenin 3 üncü fıkrasında yer alan düzenlemenin de mevcut bir dava olmaksızın prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılmasını düzenlemesi, başka bir deyişle davasız başvuru halinde, kuruma getirilen ödeme yükümlülüğünün çerçevesinin düzenlendiği hususu ile Anayasa Mahkemesi kararının 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması ile yürürlüğe girmesinden sonra, mahkemelerce iptal edilmiş olan Ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrası kapsamında uygulama yapılarak karar verilmesi olanağının ortadan kalktığı ve bu fıkranın içeriğinde yer alan atıf nedeniyle 3 üncü fıkrasının da uygulanabilir hüküm olmaktan çıkarıldığı hususu birlikte düşünüldüğünde, eldeki dava bakımından teşvik indirimine ilişkin uyuşmazlığın kaynağı olan temel yasa maddesi, yani 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesi hükümlerinin davanın yasal dayanağı olarak kabul edilmesi ve bu maddedeki koşulların varlığının irdelenmesi ile bu madde çerçevesinde uygulama yapılması gereklidir.

2.Diğer taraftan, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde, bu olayın hükümde göz önüne alınması ve Mahkemenin, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. Dava tüm tarafları bakımından konusuz kalmadıkça inceleme yapılması ve uyuşmazlığın sonuçlandırılması gerekir.

3.Eldeki davada ise, bozma sonrası yapılan yargılamada, mahkemece yazılı şekilde dava konusunun kalmadığı gerekçesi ile karar verildiği anlaşılmakta ise de, karara esas teşkil eden davalı Kurumun cevabi yazı içeriğinde, davacı şirket hakkında icra edilmesi için kesinleşmesi gerekmeyen ve aşamalarda bozma ilamına konu edinen 14.04.2015 tarihli ve 2014/150 Esas, 2015/13213 Karar sayılı ilamı üzerine davalı kurumca işlem yapılarak mahkeme kararlarının icrası gereğince ve bu kapsamda ödeme yapıldığının belirtildiği, buna göre iradi bir ödemenin varlığı mevcut olmadığı ve uyuşmazlığın bu şekilde henüz ortadan kalktığından bahsedilemeyeceğinin anlaşılması karşısında işin esasına girilerek 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesi hükümlerinin ve teşvikten faydalandırılma koşullarının davacı tarafından yerine getirilip getirilmediği hususunda müfredat kartı üzerinde yapılacak araştırma ve irdeleme ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.