Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3679 E. 2023/4262 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3679
KARAR NO : 2023/4262
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR: Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kurum tarafından 5277 sayılı 25 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 25 inci maddesinin f bendi ve 5335 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinin 2 inci fıkrası uyarınca davacının maaşından yapılan kesinti işlemlerinin dava sonuna kadar durdurulmasına, Kurum tarafından 01.05.2008-03.04.2015 tarihleri arasında yapılan ödemelerin borç olarak kaydedilmesinden ötürü borçlu olmadığının tespitine, maaşından bugüne kadar haksız olarak yapılan kesintilerin hesaplanarak, kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.12.2019 tarih, 2018/71 E., 2019/374 K. sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
1. … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 30.06.2021 tarihli ve 2020/284 E., 2021/1291 K. sayılı kararı ile; “Somut olayda, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan işten ayrılma koşulu gerçekleşmemiştir. Çünkü davacının 30.04.2008 tarihinde işten ayrıldığı belirtilip, aynı işyerinde ertesi gün (01.05.2008 tarihi) çalışmaya başladığ ve aynı tarih itibariyle tahsis talebinde bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla çalışma devam ederken tahsis talebinde bulunulması kanunun aradığı işten ayrılma koşulunun yerine getirilmediğini göstermektedir. Dolayısıyla Mahkemece verilen karar yerinde olmuşutur” gerekçesine dayalı olarak;

2. “Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 10.03.2022 tarihli ve 22021/9911 E., 2022/3356 K. sayılı ilamı ile

2.1. “Somut olayda, davacının yaşlılık aylığı almaya başladıktan sonra 01.05.2008 tarihinde dava dışı Sincan Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfına ait 194043.06 sicil nolu işyerinde çalışmaya başladığı, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma Teşvik Kanunu’nun 3 üncü maddesi ile bu kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı olarak T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun kurulduğu, aynı Kanunun 4. maddesinde de fona gelir olarak aktarılmak üzere bütçeye ödenek konulacağının hükme bağlandığı hususu dikkate alındığında davacının çalıştığı işyerinin 5335 sayılı Kanun kapsamında kaldığı görülmüştür. Bu durumda davacı 5335 sayılı Kanun’un emredici hükmüne uymaksızın 01.05.2008-03.04.2015 tarihleri arasında çalışma yapmıştır. O halde SGK tarafından bu çalışma dönemi açısından emeklilik ve yaşlılık aylıklarının kesilmesi olgusu hukuka uygun olup ödenen aylıkların da yersiz ödeme olarak davalı Kurum tarafından istenebileceği ortadadır. Ne var ki davacının sigortalılığına ilişkin tüm kayıt ve belgeler Kurum nezdinde bulunduğundan davacının devam eden yaşlılık aylığı davalı Kurumun kendi hatasından kaynaklanmaktadır. Davalı Kurum tarafından yersiz olarak fazladan ödendiği anlaşılan yaşlılık aylıklarının 5510 sayılı Kanun’un 96/a maddesi kapsamında yasal faizi ile birlikte davacıdan istenmesi işlemi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2.2. Mahkemece, yapılması gereken iş, davacı adına borç çıkartılan yersiz ödemeler 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir” gerekçesine dayalı olarak;

2.3. “… Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına” karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma ve değerlendirme neticesinde ” Davalı Kurumun 17.04.2017 tarihli, 13922754 sayılı yazısı ile aylığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği bildirilmiştir.Davacı, kuruma verdiği 04.05.2017 tarihli dilekçe ile yazının tarafına 21.04.2017 tarihinde ulaştığını beyan etmiştir. 17.04.2017 tarihinden geriye doğru 5 yıl gidildiğinde; 17.04.2012 tarihi belirlenmektedir. Mahkememizce hükme esas alınan rapor ile davacının davalı kuruma 57.069,83 TL borcu bulunduğu hesaplanmıştır. Davacı Kuruma verdiği 04.05.2017 tarihli dilekçe ile yazının tarafına 21.04.2017 tarihinde ulaştığını beyan ettiğinden 21.04.2019 tarihine kadar faiz işletilemeyeceği, 21.04.2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekeceği” belirtilerek; “davacının davasının kısmen kabulüne, davacının davalı Kuruma yersiz ödenen aylıklar nedeni ile 57.069,83 TL borçlu olduğunun tespiti ile, Kurumun yersiz ödenen alacak talep işleminin 57.069,83 TL haricinde iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile 16.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının işten ayrılma şartını yerine getirdiği kanaatine varıldığının bildirildiği, Mahkemenin bu husustaki gerekçesinin hatalı olduğunu, 5277 sayılı 25 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 25 inci maddesinin f bendi ve 5335 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinin 2 inci fıkrası hükümlerinden görüleceği üzere tahdidi şekilde sayılmış kurum ve kuruluşlar içinde Sosyal Yardımlaşma Vakıflarının yer almadığını, bu yönüyle kişilerin emekli maaşları kesilmeden Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında çalışabileceklerinin açık olduğunu, davacının Sosyal Yardımlaşma vakfında çalışmış olmasının aylık almasına ve aylığı haketmiş olmasına engel teşkil etmediğini, kabul anlamına gelmemek üzere Kurumun bu zamana kadar yersiz ödendiği iddia edilen aylıklarının iadesi işleminin de zamanaşımına uğradığını, davacının tümden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin 57.069,00 TL yönünden kısmî ret kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Kurum vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile yersiz olarak fazladan ödendiği anlaşılan yaşlılık aylıkların 5510 sayılı Kanun’un 96/a maddesi kapsamında yasal faizi ile birlikte davacıdan istenmesi işleminin yerinde olduğunu, davacının yersiz ödenen tüm aylıklarının iadesinin gerektiğini, aksi yöndeki Mahkeme kararının hatalı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı Kuruma sunmuş olduğu 24.12.2014 tarihli yaşlık aylığı tahsis talebinin geçerli olduğunun tespiti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 25 inci maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları, 5335 sayılı Kanun’un 30/2 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyiz edenin sıfatına göre, temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgiliden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.