Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3204 E. 2023/2904 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3204
KARAR NO : 2023/2904
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ: … 19. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, 7143 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a ilave edilen Ek 18 inci madde kapsamından faydalandırılması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen bayram ikramiyelerinin yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddini talep ederek, müvekkilinin vakıf senedinde ve gerekse 5510 sayılı Kanun’da bir sosyal sigorta yardımı olarak tanımlanmayan, bundan ziyade Kamu Otoritesi tarafından sosyal yardım amaçlı olarak SGK’dan aylık ve gelir almakta olanlara verilen ve dolayısıyla finansmanı Hazine tarafından yapılan bayram ikramiyesi ödemesi hakkında, gerek 5510 sayılı Kanun’un Ek 18 inci maddesinde ve gerekse başka bir yasal mevzuatta 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklardan gelir/aylık alanlara da bayram ikramiyesi ödeneceğine ilişkin bir düzenleme olmaması ile müvekkilinin vakıf senedinde üyelerine bayram ikramiyesi ödeneceğine dair bir hükmün bulunmadığı nedeni ile davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1-İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, vakıf iştirakçilerine yapılacak sosyal sigorta yardımlarına ilişkin asgari kriterin 506 sayılı Sosyal Sigorta Kanunu düzenlemeleri olarak belirlenmiş olduğunu, sosyal sigorta yardımları yapma amacındaki davalı vakfın yükümlülükleri yönünden 506 sayılı Kanun’a yapılan atfın 5510 sayılı Kanun yönünden de geçerli kabul edilmesi gerektiğinden hareketle davalı vakfın sağlayacağı sosyal sigorta yardımlarının, 5510 sayılı Kanun’un aylık ve gelir alanlara sağladığı kazanımlardan aşağı olamayacağını belirterek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun Ek 18 inci maddesi ile getirilen bayram ikramiyesi ödemesinin davacıya ödenmesi gerektiğini, vakfın senedi ile bağlı olarak bu yükümlülük altında bulunduğu, benzer mahiyetteki sandığa karşı açılan davalardaki hukuki değerlendirmenin Yargıtay incelemesinden geçtiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

2- Mahkemece davacı lehine, hüküm kurulan miktar üzerinden birçok sigortalı tarafından dava açıldığı mevcut halde her bir sigortalının esasa yönelik talebinin sigortalıların statüleri itibariyle ayrı ayrı hukuki değerlendirmeyi gerektirmesi gözetilerek tarife uyarınca tam vekalet ücreti takdir edilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; alacak konusunun zamanaşımına uğradığını, kuruma başvuru şartının gerçekleşmediğini, görev itirazlarının bulunduğunu, taraf sıfatlarının bulunmadığına dair usul itirazlarını ileri sürmüştür.

2- Esasa ilişkin ise, bayram ikramiyesinin 5510 sayılı Kanun ile düzenlendiğini, Vakfın 5510 sayılı Kanun kapsamına henüz alınmadığını, maddede ki “Kurumca” ibaresinin Sosyal Güvenlik Kurumunu işaret ettiği, Vakfın bu ödemeyi yapacağına dair bir mevzuatın bulunmadığını, bayram ikramiyesinin bir sosyal yardım olmadığını, Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı organları tarafından sandıkların aktüeryal dengesinin korunması ve mali yapılarının sürdürülebilir tutulması ilkesinin benimsendiğini, hazinenin vakıflara bir ödeme yapmasının mümkün olmadığı yönünde Maliye Bakanlığı’nın görüşünün bulunduğunu, faiz başlangıcının işbu davanın kesinleşme tarihi olması gerektiğini, seri dava olmasına rağmen vekalet ücretinde bu hususun gözetilmediğini, dosyanın bilirkişiye verilmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na ilave edilen Ek madde 18 ile 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesi kapsamındaki Vakfın, vakıf senedi ve yasal düzenlemeler nazarında söz konusu alacaktan sorumlu tutulmasının yerinde olduğu, bayram ikramiyesinin tüm sigortalılara değil uzun vadeli veya kısa vadeli sigorta kollarından aylık ve gelir bağlanan sigortalılar ile bunların hak sahiplerine verilmekte olup bu haliyle sosyal destek değil bağlanan gelir veya aylığın eki niteliğindeki sigorta yardımı niteliğinde olması dikkate alınarak, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davalı Vakıf vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 7143 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a ilave edilen Ek 18 inci madde kapsamından davacının yararlanıp yararlanmayacağına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Davalı Vakıf, mülga 506 sayılı Kanun’un halen yürürlükte bulunan geçici 20 nci maddesi hükmü kapsamında ve Türk Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmuş zorunlu sosyal yardım sandığıdır. 5510 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin 17.4.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun’un 64 üncü maddesiyle değişik son fıkrasında 506 sayılı Kanun’unun Geçici 20 nci maddesinin 5510 sayılı Kanun’a 5754 sayılı Kanun’la ekli Geçici 20 nci maddesinde belirtilen devir işlemlerinin tamamlanmasından sonra yürürlükten kalkacağı hüküm altına alınmıştır. 506 sayılı Kanun’un ek 36 ncı maddesi ve 5510 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesine göre, devir için Cumhurbaşkanı yetkili kılınmış ise de halen devir işlemine ilişkin bir karar oluşturulmamıştır. 506 sayılı Kanun’un Geçici madde 20/2 hükmünde ise, sandıkların personelinin 506 sayılı Kanun uygulamasında sigortalı sayılmayacakları düzenlenmiştir.

2. 506 sayılı Kanun’un Geçici madde 20/1-b hükmüne göre, sandığa tabi personelin, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde, en az bu kanunda (506 sayılı Kanun) belirtilen yardımlar sağlanacaktır.

3. 5510 sayılı Kanun Geçici madde 20/4 hükmünde, “Devir işlemi tamamlanıncaya kadar, sandık iştirakçileri, sandıktan aylık ve gelir alanlar ile bunların hak sahiplerinin sağlık ve sosyal sigorta yardımlarının sağlanması ile primlerinin tahsil edilmesine, ilgili sandık mevzuat hükümlerine göre sandıklarca ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlarca devam edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

4. 506 sayılı Kanun Geçici 20 nci maddesine 13.02.2001 tarih 6111 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi ile eklenen ek fıkra hükmü; “Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınır. Ancak, gelir ve aylıkların artırılmasında 506 sayılı Kanun’a göre bağlanan gelir ve aylıkların artırımına ilişkin hükümler devir tarihine kadar uygulanmaz. 5510 sayılı Kanun’un geçici 20 nci maddesinin onikinci fıkrasında yer alan sınırlama dâhilinde sandıkların kuruluş senetlerinde yer alan hükümler ve sandıkların uygulamaları saklıdır. Bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da uygulanır.” hükmüne amirdir.

5. 5510 sayılı Kanun’un Diğer Kanun’lardaki Atıflar Başlıklı 104 üncü maddesinde “Bu Kanun’la yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı, 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun’lara yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında emeklilik, malûllük, vazife malûllük ve sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır” hükmüne yer verilmiştir.

6. Akbank T.A.Ş. Mensupları Tekaüt Sandığı Vakfı Senedinin “Sandığın Gayesi” başlıklı 2 nci maddesi “Sandığın gayesi, bu vakıf senedinde belirtilen esaslar dairesinde üyelerine, eş ve çocuklarına ve diğer hak sahiplerine yardımlar sağlamaktır.

Yardımlar; iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, emeklilik, malullük ve ölüm hallerini ve mesken sahibi olmayan üyelere mesken temini için özel yönetmeliğindeki şartlarla mesken edinme yardımı konularını kapsar. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesi hükümlerine intibak ettirilmiş olan bu sandık tarafından üyelerine ve diğer hak sahiplerine temin olunan yardımlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu kanunun değişiklik ve ekleri ile sağlanan yardımlardan daha az olamaz.

Bu vakıf senedi hükümleri ile Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan tüzük hükümleri arasında, yapılan yardımlar yönünden bir çelişme olursa, vakıf senedi hükümleri yerine adı geçen kanun ve tüzük hükümleri uygulanır ve gereğinde Sosyal Güvenlik Bakanlığının mevzuat esasları dahilinde vereceği kararlara uyulur. Bu gibi hallerde gerekli tadilatı yapmak ve tatbikatı sağlamakla sandık İdare Heyeti yükümlüdür.” hükmüne amirdir.

7. 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı kanunlarda Değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun’un 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na ilave edilen Ek Madde 18 de “Kurumca bu Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir ve aylık alma şartıyla, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 1.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödenir.
Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılır.
Bu madde kapsamında yapılacak ödemeleri karşılamak amacıyla gerekli olan tutar, yazılı talebe istinaden ayrıca fatura aranmaksızın Hazinece Kuruma ödenir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile ödeme tarihlerini belirlemeye Kurum yetkilidir.” hususları düzenlenmiştir.

8. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT nin 22 nci maddesinde ” İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Davacı vekili, 7143 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 18’de düzenlenen bayram ikramiyesinin, davalı vakıf üyesi olan müvekkiline de ödenmesi gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen bayram ikramiyelerinin yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.

2. 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesi kapsamında yardım sandığı niteliğinde bulunan davalı vakfın amacına ilişkin vakıf senedinin 2 nci maddesi gereği, vakıf iştirakçilerine yapılacak sosyal sigorta yardımlarının Sosyal Sigorta Kanununa göre sağlananlardan aşağı olamayacağı hususu, 5510 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinde, 506 sayılı Kanun’a yapılan atıfların 5510 sayılı Kanun’u da kapsayacağına ilişkin düzenlemenin bulunması, diğer yandan 5510 sayılı Kanun’un Ek 18 inci Maddesinde, “Kurumca bu kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara…” hükmündeki “Kurum” tabirinden, aynı yasanın 3 üncü maddesine göre “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı”nın anlaşılması gerektiğinin belirtilmesi, yine aynı Kanunun Ek 18 inci maddesinde yer alan “… bu kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara…” hükmünün 5510 sayılı Kanun’u amaçladığının anlaşılması karşısında, uzun veya kısa vadeli sigorta kollarından aylık ve gelir bağlanan sigortalılar ile bunların hak sahiplerine verilmekte olan bayram ikramiyesi ödemesinden, davacının da yararlanması gerektiği ile yine anılan senedin 2 nci maddesi gereği ödeme yükümlüsünün davalı vakıf olması gerektiğine ilişkin yaklaşım isabetli bulunmakla birlikte, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.İşbu dava ile birlikte Dairemize seri halde gelen dosyaların incelenmesinde; 19 adet dosya hakkında aynı mahkemece aynı tarihlerde duruşması yapılarak karar verildiği anlaşılmış olup, yürürlükteki AAÜT nin 22 nci maddesine göre seri dava oldukları belirgin olan bu davalar yönünden, vekalet ücretinin %50 sine hükmedilmesi gereğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin silinerek yerine “4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT nin 22 nci maddesi gereğince 2.550,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.