Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/315 E. 2023/3849 K. 06.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/315
KARAR NO : 2023/3849
KARAR TARİHİ : 06.04.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket taşeronu … işyerinde 11.09.2005 tarihinde kalıp işçisi olarak çalışmaya başladığını, bu çalışmasının işveren tarafından haksız olarak feshedildiği 22.06.2007 tarihe kadar devam ettiğini, bu tarihler arasında müvekkilinin davalı işyerinde sürekli ve aralıksız çalıştığını iddia ederek, müvekkilinin 11.09.2005 tarihinden 22.06.2007 tarihine kadar 2005 yılında aylık 520 TL ücretle, 2006 ve 2007 yılında 810 TL ücretle ve aralıksız olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işyerinde çalışma iddialarını kabul etmediklerini, davacının iş akdinin müvekkili tarafından feshedildiği iddia edilen tarihte ve bu tarihten 3 ay öncesinde bir başka işveren yanında sigortalı olarak çalıştığını, bu durumun belgelerle ve davacının imzasıyla sabit olabileceğini, bu durumda davacının kendi iddialarıyla çeliştiğini iddia ederek, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının kendisinin taşeronluk yaptığı, kendisinin yanında çalıştığı iddialarını kabul etmediğini, davacının kendi yanında çalıştığını iddia ettiği dönemlerin bir kısmında başkasının yanında çalışmasının görüldüğünü, bu durumda davacının iddialarının gerçek olmadığını iddia ederek, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.10.2011 tarihli ve 2007/805 E., 2011/682 K. sayılı kararıyla; “İspatlanamayan davanın reddine,” karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.11.2012 tarihli ve 2012/3687 E., 2012/21485 K. sayılı ilamı ile; “…dava konusu olayda, Mahkemece, davacının sunduğu puantaj kayıtlarında yer alan imzaların davacın eli ürünü olmadığı, davacının talep ettiği döneme ilişkin yazılı belgenin bulunmadığı, dinlenen tanıklarında davacının çalışmaları ile ilgili kesin beyanda bulunmadıkları gerekçesi ile davanın reddedildiği anlaşılmış ise de; Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Öncelikle davacının işvereninin kim olduğu, diğer davalı şirket ile davalı … arasındaki ilişkinin niteliği, bu kapsamda şirket ile diğer davalı … arasında asıl işveren-alt işveren veya aracı ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve giderek husumetin doğru işverene yöneltilip yöneltilmediği hususları araştırılmalıdır. Yine davacının hizmet döküm cetvelinde dava konusu dönem ile çakışan bildirimlerin bulunduğu anlaşılmış olup, özellikle, 15.03.2007- 30.06.2007 tarihleri arasında 1012851 sicil numaralı dava dışı işyerinin dosyasının Kurumdan getirtilerek, davalılar adına kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı değil ise, bu işyeri ile davalılar arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, ticaret sicili ve gerekirse vergi kayıtları araştırılarak, belirlenmeli ve davacının kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışma ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan ve işverenden getirtilmeli, bunun dışında davacının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, dava konusu dönemde, davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler emniyet tespiti ile saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı davacının çalışmaları hususunda, gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenmelidir. Yapılacak incelemeden sonra, davacının çalışmalarının mevcut olduğu anlaşılır ise, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 288 inci maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu hatırda tutularak varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.” hususlarına işaret edilerek bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 03.07.2015 tarihli ve 2013/327 E., 2015/286 K. sayılı kararıyla; “İspatlanamayan davanın reddine” karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairemizin 23.11.2015 tarihli ve 2015/19738 E., 2015/20342 K. sayılı ilamı ile; “Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında mahkemece davalılardan…’in işveren olmadığı kabulü yerinde ise de, bozma sonrasında dinlenen tanık beyanlarından tanıkların da davacı gibi ve aynı sürelerde hizmet bildirimlerinin bulunduğu dikkate alınmadan, ayrıca davalı şirket adına birden fazla işyeri kaydı olmasına rağmen, hangi işyerinde ne kadar süre çalıştığı iddiası netleştirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi nedenleriyle, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsetmek mümkün değildir. Davacının çalışma iddiası bakımından, öncelikle adresleri de bildirmek suretiyle davacının davalıya ait hangi inşaatta ne kadar çalıştığının HMK’nun 31 inci maddesi kapsamında açıklattırılması, daha sonrasında ise, dinlenen tanık beyanları kapsamında (özellikle … ve …) hizmet tespit talebinin kabul edilip edilemeyeceği hususu irdelenmeli ve kanaat getirmeye yetecek kadar bordrolu çalışan veya çalışılan adreslerin tespiti yapıldıktan sonra bu adreslere yakınlığı emniyet aracılığıyla belirlenen komşu işyerleri işverenleri veya çalışanlarının da beyanlarının alınması suretiyle mahkemece resen araştırma ilkesi çerçevesinde gerekli araştırma yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” hususlarına işaret edilmiştir.

C.Üçüncü Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 14.02.2019 tarihli ve 2016/134 E., 2019/98 K. sayılı kararıyla; “davanın reddine” karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairemizin 12.01.2021 tarihli ve 2019/2174 E. 2021/58 K. sayılı ilamı ile; “Eldeki davada ise, mahkemece verilen 03.07.2015 günlü hüküm Dairemizin 23.11.2015 günlü ve 2015/19738 E. – 2015/20342 K. sayılı ilamı ile davacının çalışma iddiası bakımından, öncelikle adresleri de bildirmek suretiyle davacının davalıya ait hangi inşaatta ne kadar çalıştığının HMK’nun 31 inci maddesi kapsamında açıklattırılması, daha sonrasında, dinlenen tanık beyanları ile (özellikle … ve …) hizmet tespit talebinin kabul edilip edilemeyeceği hususu irdelenmeli ve kanaat getirmeye yetecek kadar bordrolu çalışan veya çalışılan adreslerin tespiti yapıldıktan sonra bu adreslere yakınlığı emniyet aracılığıyla belirlenen komşu işyerleri işverenleri veya çalışanlarının da beyanlarının alınması suretiyle mahkemece resen araştırma ilkesi çerçevesinde gerekli araştırma yapılarak bir karar verilmesi gereklerine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere dairemizce bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E. – 2006/521 sayılı kararı).

Eldeki davada ise, bozma sonrasında davacının çalıştığını belirttiği işyerleri adresleri tespit edilmiş ise de, işyeri sicil dosyaları ve bu işyerlerinden bordrolu tanıkların varlığı/yokluğu net bir şekilde ortaya konulamamıştır. Bu nedenle, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilmesi mümkün olmayıp, davalılardan şirketin unvan değişikliği yapıp yapmadığının ve tam ünvanının belirlenmesi için ticaret sicilinden araştırma yapılması ve tam ünvanı yazılmak suretiyle davalılardan şirkete ait işyerlerinin Kurumdan araştırılması ve davacının çalıştığını belirttiği işyerlerine ait olan sicil dosyalarının getirtilmesi, bu işyerlerinden davacının kalıpçılık yaptığına dair iddiasını doğrulayabilecek ve çalışmasını bilebilecek şekilde sigortalı gösterilmiş olduğu anlaşılan bordrolu tanıkların varlığının araştırılması ile bulunamaması halinde bu işyerlerine yakın komşu işyerlerindeki çalışanların beyanlarının alınması ve sonucuna göre, davalıların işverenlik sıfatı ile işyerinin kapsamı ve niteliğinin belirlenmesi, davacının istemi de dikkate alınarak fiili çalışma olgusunun varlığının araştırılması ve bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde davanın reddine dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçeleri ile bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Uyulmasına karar verilen bozma ilamı içeriği ile yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça davalı işverenlerin yanında hizmet akdi ile 11.09.2005-22.06.2007 tarihleri arasında çalıştığının iddia edildiği, SGK kayıtlarına göre davacının 15.03.2007-30.06.2007 tarihleri arasındaki çalışmaları yönünden dava dışı 1012851 sicil numaralı işyeri üzerinden SGK bildiriminin yapıldığı anlaşılmakla davacının sigortasız çalıştığını iddia ettiği 11.09.2005-14.03.2017 tarihleri arası dönem için eldeki dosya yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, davacının iddia edilen tarihlerde çalıştığına ilişkin yazılı her hangi bir belge olmadığı, bordro tanıkları …, … ve …’ün davacının iddiasını doğrular nitelikte beyanda bulundukları görülmüş olup her üç tanığında da kardeş olmaları, bu tanıkların beyanlarının diğer tanık anlatımları, dosya kapsamı ve tanıkların hizmet cetvellerindeki kayıtlar ile de örtüşmemesi nedeniyle sadece bu tanıkların beyanlarına itibar edilerek davacının iddiasının ispatlandığı kanaatine ulaşılamadığı, davalı şirkete ait birden fazla işyerinin olduğu, bozma ilamı uyarınca, davacı tarafca dosyaya sunulan SGK yazı cevaplarında belirtilen davalı şirkete ait işyerleri dikkate alınarak, davacının davalı şirkete ait hangi işyerinde ne kadar süre çalıştığına ilişkin işyeri sicil numaraları ile işe giriş ve çıkış tarihleri de net olarak belirtilecek şekilde beyanda bulunulmadığı, sadece davalı şirkete ait olduğu bildirilen bir kısım işyeri adreslerinin bildirildiği, davacı tarafca bildirilen adreslerdeki işyerlerinin davalı şirkete ait olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, dinlenen bordro tanıklarının çoğunun davacıyı tanımadığı ve fiilen çalıştığına şahit olmadıkları da bu kapsamda davacı tarafca bildirilen iş yerlerinde davacının çalışıp çalışmadığı, çalıştıysa hangi işyerinde hangi sürelerle çalıştığının tam olarak tespitinin de mümkün olmadığı, dosyada dinlenen diğer tanıkların da davacının çalışmaları ile ilgili açık ve kesin beyanlarda bulunmadıkları, tanık …’ün beyanında geçen davalı …’ın işveren sıfatının bulunmadığı” gerekçelerine dayalı olarak ” davanın reddine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilimin çalışmasının olduğu ve bu çalışmaların davalı kuruma bildirilmediğinin açık olduğu, dinlenen bir kısım tanıkların kardeş olmalarının beyanlarına itibar edilmemesine gerekçe olmadığı, bozma ilamında belirtilen eksiklikler ikmal edilmeden davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verildiği, yargılama çok uzun sürdüğünden müvekkilinin mağduriyetinin doğduğunu, adli yardım taleplerinin olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine yöneliktir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin 7, 8, 9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası ve 506 sayılı Kanun’un 79/10 uncu madde hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin adli yardım talebinin kabulüne,

2.
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.