Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3047 E. 2023/3507 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3047
KARAR NO : 2023/3507
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1981 E., 2022/2378 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 12. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl davada Kurum işleminin iptali ile birleşen davada itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının müteveffa babası …’den yetim aylığı almakta iken 25.07.2016 tarihli yazı ile muvazaalı boşandığından bahisle davalı Kurum tarafından, almakta olduğu yetim aylığının kesildiğini, bu nedenle 23.02.2009 ile 22.07.2016 tarihleri arasında yapılan 70.299,47TL yersiz ödemenin davacıdan tahsiline karar verildiğini, davacının eşinden şiddetli geçimsizlik nedeni ile 11.04.2008 tarihinde ve de babasının sağ olduğu dönemde boşandığını, yani babası …’nin vefatının 08.10.2008 tarihinde iken boşanmanın bu tarihten daha önce gerçekleşmiş olduğunu, bir insanın babasının ölüm tarihini tahmin ettiği ve bu nedenle ölüm gerçekleşmeden boşandığı gibi gayrı insani bir anlayış ile davalı kurumun işlem tesis ettiğini, davacı … ve …’in boşanmadan sonra hiçbir zaman birlikte yaşamadıklarını, davacı …’nin ev hanımı olduğunu, kendisinin babasından kalan yetim aylığı dışında başkaca geliri olmadığını, maaşının kesilmesi sebebiyle de mağdur duruma düştüğünü, bu durumun devamının telafisi imkansız zararların doğmasına neden olacağını beyan ederek davalı Kurum işleminin iptaline, davacının geçim nedeni ile acziyete düşmesine mani olmak bakımından tedbiren yetim aylıklarının ödenmesine, dava sonunda ödenmeyen yetim aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen dava dosyasında davalı Kurum vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile, davalının yaptığı itirazın haksız ve hukuka aykırı bulunması nedeni ile … 26. İcra Müdürlüğünün 2017/12577 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu beyan ederek haksız ve yersiz olarak açılmış davanın reddini istemiştir.

Davalı … vekili, davacının muvazaalı boşanmadığını, … 12.İş Mahkemesi’nde Kurum işleminin iptaline yönelik açılmış bir davalarının olduğunu, … 12. İş Mahkemesi dava dosyasının sonucunun beklenmesinin gerektiğini beyan ederek haksız ve yersiz olarak açılmış davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava dosyası yönünden davanın reddine, birleşen dava dosyası yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesi ile davacı ile eski eşinin arasındaki şiddetli geçimsizlik nedeniyle 24.01.2008 tarihinde boşanma davasının açıldığını, 05.03.2008 tarihli kararla boşanmanın gerçekleştiğini, davacının babasının ise, 08.10.2008 tarihinde vefat ettiğini, boşanma kararının; aylığı davacıya bağlanan babanın ölüm tarihinden yaklaşık olarak 6 ay kadar önce gerçekleştiğini, İlk Derece Mahkemesince tanık ifadeleri doğrultusunda davacı ile eski eşinin aynı evde kaldıkları kanaatine varılmış olsa da, davacı ile eski eşinin boşanma kararına rağmen yok edemeyecekleri ortak bir mazilerinin ve müşterek çocuklarının bulunduğunu, davacı ile eski eşinin, müşterek çocuklarının mevcut psikolojik rahatsızlığı nedeniyle durumunun etkilememesi ve onunla kişisel ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi adına bir araya gelmiş olmalarının birlikte yaşama olarak kabul edilemeyeceğini, 06.12.2017 tarihli zabıta araştırmasının, dosya kapsamı incelemelerin davacı ile eski eşinin birlikte yaşamadığının kanıtı olmasına rağmen aksi yönde hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince tanık beyanlarının hatalı olarak değerlendirildiğini, davacının eski eşinden boşanma ilamına dayanarak nafaka aldığına dair … 12. İcra Müdürlüğü ‘nün 2019/11172 Esas sayılı dosyasının dikkate alınmadığını özet olarak beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “somut olayda; davacı ile boşandığı eşinin ikamet adreslerinin 2007 yılından beri aynı olduğu, daha sonra davacının boşandığı eşinin ikamet adresini Menemen’e aldırdığı, ancak; davacı ile boşandığı eşinin aynı olarak bildirdikleri adrese gönderilen davacı adına olan tebligatı “eşi” ibaresi ile davacının boşandığı eşinin teslim aldığı, ayrıca boşandığı eşi adına yine aynı adrese çıkan tebligatı da bizzat davacının boşandığı eşinin teslim aldığı, boşanma tarihinden yaklaşık bir ay sonraki apartman toplantısına ait tutanaklarda davacının boşandığı eşinin adı ve imzasının bulunduğu, dosyada mevcut denetmen raporu kapsamında davacının bir kısım komşularının imzalı beyanlarında; davacının eşi ve kızı ile yaşadığını beyan ettikleri, davacı tarafından da kızının ruh sağlığı nedeni ile boşanmayı sakladıklarının beyan edildiği bu itibarla; davacı ve eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşadıklarının sabit olduğu, 5510 sayılı Kanun’un 59/2 inci maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksi ispat edilemediğinden, davacı ile boşandığı eşinin, boşanmaya karşın birlikte yaşamaya devam ettikleri ve davalı Kurumun davacıya ölen babasından dolayı bağlanan ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin yasaya uygun bulunduğunu tespit ederek asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar veren ilk derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır” gerekçesine dayalı olarak;

” … 12. İş Mahkemesi’nce verilen 08.09.2020 Tarih, 2017/190 Esas ve 2020/256 Karar sayılı karara yönelik asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, ” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yinelemek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; somut olayda davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığına ilişkin tespit içeren sosyal güvenlik denetmen raporunun aksinin ispatı konusunda, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56/2 ve 59/2 inci maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının ilgiliden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.