Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/3028 E. 2023/3741 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3028
KARAR NO : 2023/3741
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI :

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen Kurumca geçerli sayılmayan hizmetinin geçerli olduğunun ve 28.06.2002 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince Dairemiz bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kurumca geçerli sayılmayan 506 sayılı Kanun kapsamında geçen 01.01.1978–30.06.1980 sürelerinin geçerli olduğunun ve 28.06.2002 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1-Davalı … Kurumu vekili cevap dilekçesinde; öncelikle 506 sayılı Kanun’un 79/8 maddesine göre bu tür davaların hizmetin geçtiği yıldan itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiğini belirterek hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu, esasa verdiği karşılıkta ise hizmet tespiti davalarında asıl olanın resmi belge ve kayıtlar olduğunu, davacının dosyasının incelenmesinde 01.01.1978-30.06.1980 arasındaki çalışmalarının işyeri işverenice iptal bordroları verildiğinden kabul edilmediğini, bu nedenle … … İl Müdürlüğüne yazılan 26.03.2003 gün 30326 sayılı yazıyla 561 gün hizmet bildirildiğini, davacının çalıştığı sürelerin şahsi dosyasında mevcut olduğunu, iptal bordroları verildiğinden yapılan işlemde hata bulunmadığını, bu belgeler resmi belge niteliğinde olduğundan aksinin ancak yazılı belge ile ispatı gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2013 tarihli ve 2012/14 Esas, 2013/309 Karar sayılı kararıyla; davacının …’a ait 13161.007 sayılı işyerinde 01.01.1978 ile 30.06.1980 arasında geçen hizmetlerin tespiti hususunda herhangi bir kanıt ibraz edilemediğinden davacının yersiz olarak açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 166.06.2014 tarih 2014/11567 E., 2014/14827 K. sayılı ilamı ile; “davacının anılan dönemdeki çalışmalarının geçerli olup olmadığının tespiti bakımından, YHGK’nun 19.03.2008 tarih 10–54–266 sayılı kararında da belirtildiği gibi, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK m.6). olduğuna dair genel ilke uyarınca davalı Kurumun davacının hizmetlerini iptal gerekçesinin net olarak belirlenmesi ve davacının işvereni …’ın ve gerektiğinde hizmetleri iptal edilen ve edilmeyen o dönemde adı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmak suretiyle, davacının bu dönemdeki hizmetlerinin fiili çalışmaya dayalı olup olmadığı belirlenmelidir.” gerekçeleri ile ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak, 21.03.2018 tarih 2014/578 E., 2018/566 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile; davacının 01.04.2003 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespiti ile yaşlılık aylıklarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.

C.Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 12.01.2021 tarih 2019/2421 E., 2021/52 K., sayılı ilamı ile “eldeki davada ise, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Mahkemece, bozma sonrasında dinlenen tanık beyanlarına göre karar verildiği anlaşılmakta ise de, öncelikle bu tanıkların bordrolu olup, olmadığı hususu tespit edilmeli, davacının iptale konu dönemde fiili çalışma olgusunun varlığı hususunda araştırma yapılması ile iptal bordrolarının verildiği işyerine ait tüm belgeler ile işyerinde çalıştığı anlaşılan ve bildirimlerinin iptal edilmediği belirlenen çalışanların araştırılması ile beyanlarına başvurulması ve davacının iptale konu olan ve 01.01.1978–30.06.1980 tarihleri arasında olduğu anlaşılan sürelerde fiili çalışmasının varlığı hususu irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Kabulde de; davacının faiz talebinin de mevcut olduğu anlaşılmakla, 506 sayılı Kanun’un 116 ncı maddesine göre, biriken aylıklara işleyen faiz başlangıç tarihinin 3 aylık süre gözetilerek belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak, 23.12.2022 tarih 2022/286 E., 2022/117 K. sayılı kararı ile “fiili çalışma olgusunun varlığı hususunda gerekli araştırmaların yapıldığı ancak davacının, 01.01.1978 – 30.06.1980 tarihleri arasında fiili çalışmasının bulunduğunu kanıtlayamadığı kanaatine varılarak” davanın reddine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde usul ve yasaya aykırı eksik inceleme ile verilen kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurumca geçerli sayılmayan 506 sayılı Kanun kapsamında geçen 01.01.1978–30.06.1980 sürelerinin geçerli olduğunun ve 28.06.2002 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)

2. Eldeki davada ise, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Dairemiz son bozma ilamında da değinildiği üzere “Mahkemece, bozma sonrasında dinlenen tanık beyanlarına göre karar verildiği anlaşılmakta ise de, öncelikle bu tanıkların bordrolu olup, olmadığı hususu tespit edilmeli, davacının iptale konu dönemde fiili çalışma olgusunun varlığı hususunda araştırma yapılması ile iptal bordrolarının verildiği işyerine ait tüm belgeler ile işyerinde çalıştığı anlaşılan ve bildirimlerinin iptal edilmediği belirlenen çalışanların araştırılması ile beyanlarına başvurulması ve davacının iptale konu olan ve 01.01.1978–30.06.1980 tarihleri arasında olduğu anlaşılan sürelerde fiili çalışmasının varlığı hususu irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.” açıklayıcı ve yol gösterici bozmanın gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilemez.

Mahkemece dinlenen tanıkların hizmet dökümleri dosya arasına alınmış, tanık … dinlenilmek suretiyle de davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.

3.Mahkemece yapılacak iş; bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere davacının iptale konu dönemde fiili çalışma olgusunun varlığı hususunda araştırma yapılması ile iptal bordrolarının verildiği işyerine ait tüm belgeler ile işyerinde çalıştığı anlaşılan ve bildirimlerinin iptal edilmediği belirlenen çalışanlar araştırılarak beyanlarına başvurulmalı, davacının iptale konu olan ve 01.01.1978–30.06.1980 tarihleri arasında olduğu anlaşılan sürelerde fiili çalışmasının varlığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.