Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/294 E. 2023/593 K. 24.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/294
KARAR NO : 2023/593
KARAR TARİHİ : 24.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1267 E., 2019/1140 K.
HÜKÜM/KARAR : Direnme
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2013/462 E., 2017/90 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararının davalı Kurum vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının uygun olduğu ancak davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile oluşan yeni hukuki durum kapsamında irdeleme ve değerlendirme yapılması için dosyanın Yargıtay 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 18.10.2005 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının ve 18.10.2005 – 15.07.2009 tarihleri arasındaki yaşlılık aylıklarının tespitini ve yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davada, davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği yönünde karar verildiğini, yaşlılık aylığının bağlanmasına ilişkin ilgili mahkeme kararında faize ilişkin bir hüküm yer almadığından ve Kurumun mevzuatına göre aylık ve sosyal yardım zammı haricinde ödeme yapılmadığından talep edilen faizin ödemesinin mümkün olmadığını, yapılan işlemlerde herhangi bir hata ve hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Dosya kapsamına göre, davacının açmış olduğu hizmet tespiti davası sonucunda davacının 18.10.2005 tarihinde işten ayrılmadığı, davacının, hizmet tespiti davası kesinleşmeden yaptığı aylık başvurusu nedeniyle kararın kesinleşmesinden sonra aylık bağlanması mümkün olamayacağından sigortalılığa esas iş sözleşmesinin sonlanmadığı gibi 5535 sayılı Kanun’un 30/2 nci maddesi gereği ve davacının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 63/B. maddesindeki,”Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden % 30 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir.” hükmü gereğince, 18.10.2005 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması mümkün olmayan davacının kamu kurumunda SGDP’ye tabi çalışmasının mümkün olamayacağı, bu sebeple 15.11.2005 tarihinden itibaren aylık bağlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

B.İstinaf Sebepleri:
Davacı Vekilinin İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun hatalı tespitler içerdiğini, eksik inceleme ile davanın reddine dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının, Adana 1.İş Mahkemesinin 30.07.2009 tarih ve 2008 486 Esas, 2009/491 Karar sayılı kararı ile Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü işyerinde Kuruma bildirilen 1895 gün süreye ilaveten 1083 gün ilave süre ile çalıştığının tespitine karar verildiği, kararın, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 08.02.2010 tarih ve 2009/14366 Esas, 2010/1225 Karar sayılı ilamı ile onananak kesinleştiği; 02.11.1977 – 02.07.1979 tarihleri arasında askerlik borçlanması yaptığı; davacının, 18.10.2005 ve 06.07.2009 tarihlerinde Kuruma yaşlılık aylığı bağlanması için başvurduğu; davacıya 6089 prim gün sayısının bulunduğu 15.07.2009 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.

Yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
A-)Öncelikle yaşlılık aylığı bağlanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmekte olup;
Hizmet akdine bağlı çalışanlar yönünden davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun’un Geçici 81 inci maddesi, ” (Ek: 25/8/1999 – 4447/17 md.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; …
B) (Yeniden düzenleme: 23/5/2002-4759/3 md.) 23.5.2002 tarihinde; …
c)Sigortalılık süresi 16 (dahil) yıldan fazla, 17 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 42 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 20 yıl (dahil) dan fazla, 21 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 46 yaşını doldurmaları ve en az 5075 gün,
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler…” hükmünü,

506 sayılı Kanun’un “Aylığın başlangıcı” başlıklı 62/1 inci maddesi, “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki ay başından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.” hükmünü içermekte olup, davacının ilk tahsis tarihi olan 18.10.2005 tarihinde işten ayrılmadığı belirgin olduğundan takip eden ay başı olan 18.11.2005 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması mümkün değildir. Ancak davacının 03.05.1957 doğumlu olduğu dikkate alındığında; 506 sayılı Kanunun Geçici 81 inci maddesinin B-c maddesine göre 25 yıl, 46 yaş ve 5075 gün şartlarını 01.01.2006 tarihinde doldurduğu anlaşılmaktadır. Davacının dönemsel çalışmalarını devam ettirmesi ve gün sayısındaki eksiklik sebebiyle bu kez işten ayrıldığı 13.07.2007 tarihinden sonra yaptığı 06.07.2009 tarihli başvurusu üzerine 15.07.2009 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

Diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 28.09.2011 tarih ve 2011/475 Esas – 20111/560 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere,” … Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında olumlu hizmet tespiti davaları ve kararlarının niteliği değerlendirildiğinde; hizmet tespiti davalarında aslında geçmişte var olan ancak kayıtlara girmemiş hizmetlerin tespiti istenmektedir. Yargılama sonunda verilen tespit kararı ile çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden doğan ve gerçekte var olan hizmet akdi ilişkisinin varlığının tespitine karar verilmekte, yeni bir hukuksal durum yaratılmamaktadır.

Öte yandan, tespitine karar verilen süreler hizmetin geçtiği yıla maledilerek, Kurum kayıtlarına yine hizmetin ait olduğu yıl itibariyle geçecektir. Verilecek tespit hükmü ile varolmayan bir hizmet akdinin kurulması söz konusu olmayıp, varolan ancak kayıtlara geçmemiş bir çalışma, ait olduğu yılda kayıtlara usulüne uygun olarak bildirilmiş gibi işlem görecek, kayıtlara geçmemiş süre ile çalışma tarihindeki durum saptanarak hukuksallaştırılacaktır. Zira hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaların hukuksal sonuçları, çalışmanın geçtiği anda doğmuştur. Bu nedenle hizmet akdi ile çalışmanın sigortalılık hakları yönünden doğurduğu sonuçlar hizmet tespiti davasının kesinleştiği tarihte değil, hizmet akdi ile çalışma anı itibariyle doğmaktadır.

Bu değerlendirmenin doğal sonucu olarak, hizmet akdi ile tespitine karar verilen süreler, tespit kararının kesinleşme tarihine bakılmaksızın, sigortalı veya hak sahibinin ölüm aylığı talebi açısından tespitine karar verilen çalışmanın gerçekleştiği tarih itibariyle sigorta hukuku açısından sonuçlarını doğurmaktadır. Aksinin kabulü, sigortalının görev veya yetkisinde olmayan prim belgelerinin Kuruma verilmesi veya Kurumun denetim yükümünün ihlalinin sigortalı aleyhine sonuç doğurmasına neden olacaktır…” şeklindeki yaklaşımı dikkate alındığında, somut olayda, davacının hizmet tespiti ile kazandığı sürelerin çalıştığı dönemlere ait olduğu ve yaşlılık aylığında gözetilmesi gerektinde şüphe bulunmamaktadır.
Ancak bir diğer taraftan 5335 sayılı Kanunun 30/2 inci maddesi, “Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.” hükmünü içermekte olup, davacının çalıştığı Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nün kamu kurumu olması nedeniyle diğer şartları yerine getirse bile davacının sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam etmesi bir diğer ifade ile işyerinden ayrılmaksızın kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasına imkan bulunmamaktadır.

Diğer taraftan 506 sayılı Kanun’un “Yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaları” başlıklı 63.maddesi, “(Değişik: 29/04/1986-3279/3 md.) A)(Değişik: 16/10/2007-5698/2 md.)Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir.Yaşlılık aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak yaşlılık aylığı verilmesi için yazılı talepte bulunan sigortalıya yeniden bağlanacak yaşlılık aylığı talep tarihini takip eden ödeme döneminden başlanarak ödenir.” hükmünü içermekte olup, yukarıda açıklanan 5335 sayılı Kanun’un 30/2 inci maddesine göre, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam etmesi de sözkonusu olmadığından; süre, gün, yaş şartlarının gerçekleşmesi ile işten ayrıldığında yaşlılık aylığına hak kazanan davacının, işe tekrar başladığında aylığının kesilmesi gerekecektir.

Tüm bu açıklamalar ışığında davacının yaşlılık aylığı bağlanma şaratlarının gerçekleştiği 01.01.2006 tarihinden önce 31.12.2005 tarihinde işten ayrıldığı ve 01.01.2006 – 14.06.2006 tarihleri arasında çalışmadığı; 15.06.2006 tarinde tekrar işe başladığı, 30.08.2006 tarihinde tekrar işten ayrıldığı ve 01.09.2006 – 14.09.2006 tarihleri arasında çalışmadığı; 15.09.2006 tarinde tekrar işe başladığı, 13.07.2007 tarihinde tekrar işten ayrıldığı ve 01.08.2007 – 14.09.2009 tarihleri arasında çalışmadığı belirgin olup; 01.01.2006 – 14.06.2006, 01.09.2006 – 14.09.2006, 01.08.2007 – 14.07.2009 tarihleri arasında yaşlılık aylığı alması gerektiği, bu suretle;

1-)01.01.2006 – 14.06.2006 tarihleri arasındaki dönemde;
— 01.01.2006 – 25.02.2006 tarihleri arasında 413,81 TL,
— 26.02.2006 – 25.03.2006 tarihleri arasında 492,78 TL,
— 26.03.2006 – 25.04.2006 tarihleri arasında 492,78 TL,
— 26.04.2006 – 25.05.2006 tarihleri arasında 492,78 TL,
— 26.05.2006 – 14.06.2006 tarihleri arasında 319,04 TL olmak üzere toplam 2.211,19 TL

2-)01.09.2006 – 14.09.2006 tarihleri arasındaki dönemde; toplam 250,57 TL;

3-)01.08.2007 – 14.07.2009 tarihleri arasındaki dönemde;
— 01.08.2007 – 25.08.2007 tarihleri arasında 471,05 TL,
— 26.08.2007 – 25.09.2007 tarihleri arasında 560,84 TL,
— 26.09.2007 – 25.10.2007 tarihleri arasında 560,84 TL,
— 26.10.2007 – 25.11.2007 tarihleri arasında 560,84 TL,
— 26.11.2007 – 25.12.2007 tarihleri arasında 560,84 TL,
— 26.12.2007 – 25.01.2008 tarihleri arasında 560,84 TL,
— 26.01.2008 – 25.02.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.02.2008 – 25.03.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.03.2008 – 25.04.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.04.2008 – 25.05.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.05.2008 – 25.06.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.06.2008 – 25.07.2008 tarihleri arasında 572,16 TL,
— 26.07.2008 – 25.08.2008 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.08.2008 – 25.09.2008 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.09.2008 – 25.10.2008 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.10.2008 – 25.11.2008 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.11.2008 – 25.12.2008 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.12.2008 – 25.01.2009 tarihleri arasında 613,36 TL,
— 26.01.2009 – 25.02.2009 tarihleri arasında 636,91 TL,
— 26.02.2009 – 25.03.2009 tarihleri arasında 636,91 TL,
— 26.03.2009 – 25.04.2009 tarihleri arasında 636,91 TL,
– 26.04.2009 – 25.05.2009 tarihleri arasında 636,91 TL,
— 26.05.2009 – 25.06.2009 tarihleri arasında 636,91 TL,
— 26.06.2009 – 14.07.2009 tarihleri arasında 424,61 TL olmak üzere toplam 13.997,53 TL ve genel toplamda da 16.459,29 TL yaşlılık aylığı alması ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

B-)Davacı vekilinin ayrıca, herbir aylığa ödenmesi gereken tarihten eitibaren yasal faiz istemesi sebebiyle;
506 sayılı Kanunun 116/1 inci maddesinin” Kurum malûllük yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için gerekli belgeler tamamlanınca, bağlanacak aylıkları ve yapılacak toptan ödemeleri hesap ve tesbit ederek en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirir.” ve 5510 sayılı Kanunun 42/1 inci maddesinin” Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” hükümleri gereğince yasal üç aylık inceleme süresinin bitimi olan 18.01.2006 tarihinden itibaren her bir aylığın ödenmesi gereken tarihten ödeme tarihlerine kadar işleyecek yasal faizi ie birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi ve yine bu suretle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355 inci maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353 üncü maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2…,3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (3) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; Adana 2. İş Mahkemesinin 04.04.2017 tarih ve 2013/462 Esas – 2017/90 Karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-b maddesinin (3) numaralı alt bendi uyarınca, düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle,

B-1-)Davanın kısmen kabulü ile; davacıya, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine tabi kamu işyerinde olan çalışmaları gözetilerek işten ayrıldığı, 01.01.2006 – 14.06.2006 tarihleri arasında toplam 2.211,19 TL, 01.09.2006 – 14.09.2006 tarihleri arasında toplam 250,57 TL ve 01.08.2007 – 14.07.2009 tarihleri arasında toplam 13.997,53 TL olmak üzere, genel toplamda 16.459,29 TL yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

2-)506 sayılı Kanunun 116/1 ve 5510 sayılı Kanunun 42 inci maddeleri gözetilerek 18.01.2006 tarihinden itibaren her bir aylığın ödenmesi gereken tarihten ödeme tarihlerine kadar işleyecek yasal faizi ie birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

3-)5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36/1. maddesi dikkate alınmak sureti ile davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 85,40 TL peşin nispi harç ve 261,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 377,70 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,

4-)Davacı tarafından sarf edilen 1.016,00 TL yargılama giderinin kabul/ret oranına göre 751,84 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan 68,00 TL bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

5-)Davacı ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, usuli kazanılmış haklar gözetilerek 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

C-1-)Davacının ödediği istinaf harcının isteği halinde iadesine,

2-)İstinaf gideri olan 142,80 TL’sinden kabul/ret oranına göre 105,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

3-)Artan 7,20 TL istinaf gider avansının HMK’ nin 333/1.maddesi uyarınca davacıya iadesine,

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarihli ve 2018/6615 – 2019/2934 E.K. sayılı kararı ile; “… Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 62 inci maddesinde “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır…” hükmü bulunmakta olup 5510 sayılı Kanun’da benzer bir düzenlemeye 28 inci maddede yer verilmiştir. Buna göre; “…Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için 4 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları … Şarttır”. Somut olayda, davacı 21.11.2005 tarihine kadar Çukurova Üniversitesi işyerinde çalışmış olup, tahsis talep tarihi 18.10.2005 tarihi itibariyle işten ayrılma şartını yerine getirmemiş ve bu tarihten sonra da 06.07.2009 tarihine kadar tahsis talebinde bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur” şeklindeki gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.09.2019 tarihli ve 2019/1267 – 2019/1140 E. K. sayılı kararı ile; aynı gerekçelerle 24.05.2018 tarih ve 2017/1655 Esas – 2018/1095 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, karar verilmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2022 tarihli ve 2020/(21)10-678 – 2022/1355 E. K. sayılı kararı ile; “Somut olayda; uyuşmazlık konusunu davacının 18.10.2005 tahsis talep tarihinde 506 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin 1. fıkrasında öngörülen çalıştığı işten ayrılma koşulunu yerine getirip getirmediği oluşturduğuna ve sözü edilen 62. maddenin 1. fıkrasındaki “çalıştığı işten ayrıldıktan sonra” ifadesinin Anayasa Mahkemesinin 03.03.2021 tarihli ve 31412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2019/104 – 2021/3 E.K. sayılı kararı ile iptal edildiğinden, direnme kararı bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı yerinde olmakla birlikte Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası oluşan yeni hukukî durum kapsamında irdeleme ve değerlendirme yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.. hâl böyle olunca yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı yerinde olup karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı sonucu oluşan yeni hukukî durum kapsamında irdeleme ve değerlendirme yapılması için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.” denilerek dosya Dairemize gönderilmiştir.

VI.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı SGK Vekilinin Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili; mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, hükmün temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 18.10.2005 tarihli tahsis talebinden sonra açtığı hizmet tespiti davasında verilen karar ile 01.01.1996 – 21.11.2005 tarihleri arasında Kuruma bildirilen 1895 gün dışında 1083 gün daha çalıştığının tespitine karar verildiği dikkate alındığında, 506 sayılı Kanun’un 62 nci (5510 sayılı Kanun’un 28.) maddesindeki hüküm karşısında işten ayrılma koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilip edilmeyeceği, buna göre davacının 18.10.2005 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının ve 18.10.2005 – 15.07.2009 tarihleri arasındaki yaşlılık aylıklarının tespiti ile yasal faizleri ile birlikte tahsiline ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 81 inci maddesi ve 62 maddesinin 1 inci fıkrası.

3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı SGK vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı SGK vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.