YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/291
KARAR NO : 2023/2170
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/107 E., 2019/254 K.
DAVALILAR : 1- Müflis . Kargo Tic. Ltd. Şti.
vekili Avukat …
2-…
vekili Avukat …
İFLAS İDARE MEMURU : …
DAVA TARİHİ : 16.03.2011
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde; davalı işverenin yasadan kaynaklanan sigortaya bildirim ve prim yatırma görevini yerine getirmediğini beyanla 21.06.1990-20.05.2009 tarihleri arasında geçen çalışmasının ve ücretinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının çalışma süresinde Kurum kayıtlarının esas olduğunu, fiili çalışmanın ve ödenen ücretin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, kurum kayıtları resmi belge mahiyetinde olduğundan kayıt dışındaki sürelerin reddi gerekeceğini, işyerinin varlığının, 506 sayılı Yasa kapsamına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, davalı işverene ait kayıtların incelenmesi gerektiğini, davacının işyerinde devamlı olarak hizmet akdiyle çalışmış olduğunun tanık beyanları dışında, resmi, yazılı ve sağlıklı deliller ile ispatlanması gerektiğini, çalışmanın niteliğinin ve ödenen ücretin somut deliller ile ispatlanması gerektiğini, çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu üzerinde durulması, kapsam dışı dönemlerin tespit konusunda dikkate alınması gerektiğini, asgari ücretten daha yüksek bir ücretle çalışıldığı iddiası karşısında HMUK 289. maddesi gereğince bu iddianın yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davalı hakkında Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/428 E. 2009/481 K. ve 09.07.2009 günlü iflas kararı bulunduğunu, iflas tasfiyesinin Kadıköy İflas Müdürlüğünün 2009/32 sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, iflas kararının kesinleştiğini ve ikinci alacaklılar toplantısı yapıldığını, davacının kesintili çalıştığını, karinenin aksinin eş değerde belge ile kanıtlanması gerektiğini, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiğini beyanla müflis şirket idaresi yönünden haksız davanın reddini karar verilmesi gerekt ğini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.02.2015 tarihli ve 2013/361 Esas, 2015/99 Karar sayılı kararıyla;
Davanın kabulüne, karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1.Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan ) 21. Hukuk Dairesinin Dairenin 14.04.2016 tarihli ve 2015/13726 Esas, 2016/6729 Karar sayılı bozma ilamıyla;
2.1.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı tarafından davalı … şirketine ait işyerinde işçi olarak çalıştığının iddia ettiği, nizalı dönem içerisinde 617173 sicil nolu işyeri tarafından 1.8.1990 – 2004/ 8 tarihleri arasında, … sicil nolu işyeri tarafından ise 2004/9-30.05.2009 tarihleri arasında davacı adına hizmet bildiriminde bulunulmuş olduğu, davacının açmış olduğu işçilik alacağı davasında davacının 26.06.1990-02.05.2009 tarihleri arasında net 2.600 TL ücreti ile davalı yanında çalıştığının kabul edildiği, davacı tanık beyanlarının alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, gerek hizmet tespti gerekse sigorta primine esas kazanç tespiti yönünden eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Hizmet tespiti yönünden yapılacak iş; öncelikle davacı adına hizmet bildirimde bulunan işyerlerine ait tescil kayıtlarını getirmek, davalı şirketin şubeleri olduklarının anlaşılması halinde bu işyerlerine ait bordrolar getirilerek, bu işyerinden kayıtlara geçen ve davacının çalışmasını bilebilecek tanıklar res’en saptanarak beyanlarına başvurmak veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Kanun’un 2, 6, 9 ve 79/10 uncu maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermek ve bu işyerlerinin kanun kapsamına alınma tarihleri gözönünde tutarak, davacının hangi süreler içerisinde, hangi işyerinde geçtiği belirterek infazında tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurmaktan ibarettir.
Ücret tespiti yönünden yapılacak iş; davacı adına hizmet bildirimde bulunan işyerlerinin davalı şirketin şubeleri olduklarının anlaşılması halinde bu işyerlerinden tespit istemine konu ücret bordrolarını getirtmek, işyerinin kapsam ve kapasitesini belirlemek, gerektiğinde işverenin bordrolarında kayıtlı diğer işçilerin beyanına başvurmak, işverenin yaptığı bildirimler ile çalışan işçilerin niteliklerini de karşılaştırarak, işverenin çalıştırdığı işçilerin kıdem ve pozisyonuna göre gerçek ücreti üzerinden bildirilip bildirilmediği üzerinde durmak, davacının bildirilen ücret ile çalışması olağan olmayan nitelikli bir işçi olup olmadığını, nitelikli bir işte çalıştırılıp çalıştırılmadığını belirlemek, bildirilen ücretle çalışmasının olağan olmadığı belirlendiği takdirde, işverenin aynı pozisyondaki işçilere ödediği ücretlerin gerçeğe uygun olup olmadığını değerlendirmek, bu bildirimlerin gerçeğe uygun olduğunun belirlenmesi halinde, bu ücretleri esas almak, aksi takdirde benzer işi yapan işyerlerinden, gerektiğinde ilgili meslek odasından ve Türkiye İstatistik Enstitüsü’nden emsal ücret araştırması yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemenin 07.02.2018 tarihli ve 2016/215 Esas, 2018/11 Karar sayılı kararıyla;
Davanın kabulüne, karar verilmiştir.
B. 2.Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan ) 21. Hukuk Dairesinin Dairenin 07.02.2019 tarihli ve 2018/2475 Esas, 2019/670 Karar sayılı bozma ilamıyla;
2.1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.2.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacı adına düzenlenen 01.08.1990 tarihli işe giriş bildirgesi ile 01.08.1990-30.05.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarının kısmen asgari ücret üzerinden bildirildiği, davacının işçilik alacakları için açtığı davada, davacının en son 2.600,00 TL ücret aldığı kabul edilerek alacaklarına hükmolunduğu ancak davanın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dinlenen bordro tanıklarının çalışmayı doğruladıkları, davacı adına davalı işveren tarafından 2007 ve 2008 yıllarında banka aracılığı ile haftada 600 TL ücret gönderildiği ancak ücrete ilişkin olup olmadığı hususunda bir açıklamanın yapılmadığı, ücret araştırmasının yapıdığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; hizmet tespiti yönünden kurulan hüküm yerindedir. Uyuşmazlık ise dava konusu dönemde, davacının gerçek ücretinin tespiti hususunda toplanmaktadır.
Somut olay değerlendirildiğinde; tanık beyanları ve emsal ücret araştırmasına belirtilen miktara göre, Kurum kayıtlarında gözüken ücretinin aksinin eşdeğer yazılı delille ispatlanamaması nedeniyle ücret yönünden davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle karar bozulmuş,
Mahkemece önceki kararda direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kurum vekili temyizinde; yazılı delille ispat gerektiği ve davanın açılmasına kurumun sebebiyet vermediğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
V. HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu 19.10.2022 tarihli, 2020/(21)10-223 Esas 2022/1322 Karar sayılı kararı ile, “… Somut olayda, Mahkemece 18.02.2015 tarihli birinci kararda dosya kapsamına göre davacının 26.06.1990-20.05.2009 tarihleri arasında davalı şirketine ait işyerinde kesintisiz çalıştığı ancak sigorta primlerinin ve ücretinin Kuruma eksik bildirildiği, Kartal 4. İş Mahkemesinin 2010/1173 E., 2011/1173 K. sayılı kararında davacının ücretinin net 2.600TL olduğunun kabul edildiği, banka kayıtlarından davacıya haftalık 600TL ödeme yapıldığı, davacının en son aylık net 2.600TL ücretle çalıştığını belirten 28.11.2014 tarihli 3. ek bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece davacının ücretinin tespiti bakımından ücret bordrolarının getirtilmesi, davalı işyerinin kapsamı ve kapasitesinin belirlenmesi, gerekirse bordro tanıklarının dinlenilmesi, işverenin bildirimleri ile işçilerin niteliklerinin karşılaştırılması, diğer işçilerin kıdemi ve yaptığı işe göre işveren tarafından gerçek bildirim yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, davacının nitelikli bir işte çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, bildirilen ücretle davacının çalışmasının olağan olup olmadığının tespit edilmesi sonrasında aynı işte çalışan işçilere ödenen ücretlerin gerçeğe uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, bildirimlerin gerçeğe uygun olduğunun belirlenmesi hâlinde bu ücretin esas alınması, aksi takdirde emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda verilen 07.02.2018 tarihli ikinci kararda, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda önceki gerekçeler tekrar edilerek davanın kabulüne dair verilen karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra ilk bozma kararında davacının ücretinin tespiti bakımından araştırmaya yönelik bozma yapılmasına rağmen bu kez tanık beyanları ve emsal ücret araştırmasında belirtilen miktara göre Kurum kayıtlarında görünen ücretin aksinin yazılı delille ispatlanamadığından ücret yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Görüldüğü üzere Özel Dairece ilk bozma kararında ispat kurallarına değinilmeksizin davacının ücretinin araştırılması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi ile artık ispat kuralları bakımından taraflar yönünden usulî kazanılmış hak oluşmuştur. Hâl böyle olunca Özel Dairenin yazılı delille ispat kuralına dayanan ikinci bozma kararı isabetli bulunmadığı anlaşılmakla…” denilerek, direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ve bozma nedenine göre davalı Kurum vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacının 21.06.1990-20.05.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti ile prime esas gerçek ücretinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddeleri, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1 inci maddesi atfıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 inci ve 289 uncu maddeleri, 506 sayılı Kanun’un 2, 6, 9, 78 inci maddesi ile 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelene Mahkeme kararının kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…