Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/2876 E. 2023/2841 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2876
KARAR NO : 2023/2841
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2236 E., 2022/1914 K.
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bilecik 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2019/631 E., 2020/397 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, 15.07.2015 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 28.07.2017 harç yatırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin 15.01.1970 doğumlu olup sigorta başlangıcının ise 02.10.1986 tarihi olduğunu, müvekkilinin 17.12.1993 tarihinde uzman çavuş olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmaya başladığını, 17.12.2008 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaş olarak görev yapanların 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca “Fiili Hizmet süresi Zammından” yararlandığını, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu uyarınca fiili hizmet süresinin emeklilik için gereken yaşı süre miktarı kadar geri çektiğini, müvekkilinin 15 yıllık hizmet süresi karşılığında 3 yıl, 9 ay fiili hizmet süresi karşılığında yıpranma payına hak kazandığından 15/07/2015 tarihinde emekliliği hak kazanması gerektiğini, müvekkilinin, davalı kuruma 17.02.2017 tarihli dilekçe ile müracaat ederek emekli olacağı tarihin belirlenerek emekliliğe hak kazanmış olması durumunda emeklilik işlemlerinin başlatılmasına ve kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep ettiğini, davalı kurum tarafından verilen 23.03.2017 tarihli cevabi yazı içeriğinde “….5434/mülga 32 nci madde kapsamında fiili hizmet süresi zammımız 4759 sayılı Kanunla 23.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı için öngörülen kademeli geçiş süresine göre emeklilik şartlarınız hesaplanmıştır. 23.05.2002 tarihindeki 2 yıl, 1 ay, 6 gün fiili hizmet zammınız düşülerek 25 yıl, 48 yaş, 5225 günü tamamladıktan sonra müracaatınız halinde emeklilik işlemleriniz başlatılacaktır. Ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesi kapsamındaki 01.10.2008 sonrası fiili hizmet süresi zammınız hesaplanmış olup, yaştan düşülecek süre 11 gündür. Emeklilik şartınız olan 48 yaşın dolacağı 15.01.2018 tarihinden 11 gün önce 04.01.2018 tarihinde mürcaat etmeniz halinde emekli olabilirsizin” denildiğini, davalı kurumun işleminin belirtilen hükümlere aykırı olduğunu ifade ederek, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik müvekkilinin 15.07.2015 tarihinden itibaren emekli sayılması gerektiğinin tespiti ile aynı tarihten itibaren tahakkuk eden emekli aylıklarının tespitine ve yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini mahkememizden talep etmiş, bu talebini duruşma sırasında da tekrarlamıştır.

II. CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili kuruma 08.02.2016 tarihinde ne zaman emekli olabileceği hususunda talepte bulunduğunu, davacının talebinin işleme alınarak emekli sandığında geçen hizmetlerinin birleştirilmesi için Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Daire Başkanlığı ile yazışma yapıldığını, 5510 sayılı Kanun’a tabi olarak geçen hizmetlerinin ayrıntılı olarak Hizmet Niteliği 5510 4/1-c, 15/01/1994-14/01/2009 tarihleri arası 15 yıl fiili hizmet zammı 3 yıl 9 ay toplam 18 yıl 9 ay olarak hizmet süresinin bildirildiğini, 24/02/2016 tarihli yazı ile davacıya 5434/mülga 32 nci madde kapsamındaki fiili hizmet süresi zammı ve 4759 sayılı Kanunla 23.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı için öngörülen kademeli geçiş süresine göre emeklilik şartlarının hesaplandığını, 23.05.2002 tarihinde 2 yıl 1 ay 6 gün fiili hizmet zammı düşülerek 25 yıl, 48 yaş 5225 günü tamamladıktan sonra müracaatı halinde emeklilik işlemlerinin başlatılabileceği, ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesi kapsamındaki 01.10.2008 tarihi sonrası fiili hizmet süresi zammı hesaplanarak yaştan düşülecek sürenin 11 gün olduğunu, davacının emeklilik şartı olan 48 yaşının dolacağı 15.01.2018 tarihinden 11 gün önce 04.01.2018 tarihinde müracaat etmesi halinde emekli olabileceğinin bildirildiğini, müvekkili kurumun kanun ve yönetmeliklerdeki hükümleri uyguladığını, davacının, 15.07.2015 tarihinden itibaren emekli olmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini mahkememizden talep etmiş, bu talebini duruşma sırasında da tekrarlamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.10.2020 tarihli ve 2019/631Esas, 2020/397 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.12.2021 tarihli ve 2020/1438 Esas, 2021/1638 Karar sayılı kararıyla;

“Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Bilecik 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 16.10.2020 tarih, 2019/631 E. 2020/397 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacıya, tahsis talep tarihini takip eden ay başı olan 01.06.2016 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve anılan tarihten itibaren ödenmesi gereken yaşlılık aylıklarının, 01.09.2016 tarihinden başlamak üzere, her bir aylığın ödenmesi gereken tarihlerden itibaren hesaplanacak yasal faizleri ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Daire Kararında; “….mahkemece, 2829 sayılı Kanun kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Kanun kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Kanun’un 32 nci vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı Kanun’da yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı Kanun’un 11 inci kısmında 35 vd. maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Kanun’un 32 nci vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı Kanun’daki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 sayılı Kanun kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Kanun’un 60 ıncı ve geçici 81 inci maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Diğer taraftan, davacı hakkında davalı Kurumca 01.02.2018 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlandığının ve ödenmeye devam edildiğinin anlaşılması karşısında, her ne kadar davalı kurumun yaptığı işlemlerin ve bağladığı aylığın yasal ilke ve mevzuata uygun olmadığı anlaşılsa da, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı ve bir kişinin kendisi aleyhine dava açmaya zorlanamayacağı ilkesinden hareketle mevcut aylıkla ilgili bir karar verilmesine gerek görülmemiştir. Ne var ki, davacı 15.07.2015 tarihinden itibaren aylığa müstahak olduğunun tespitini istemesi karşısında, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetli olmadığına işaret edilerek bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Davanın kısmen kabulü ile davacıya, tahsis talep tarihini takip eden ay başı olan 01.06.2016 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve anılan tarihten itibaren ödenmesi gereken yaşlılık aylıklarının, 01.09.2016 tarihinden başlamak üzere, her bir aylığın ödenmesi gereken tarihlerden itibaren hesaplanacak yasal faizleri ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla eksik araştırma ve inceleme sonucu karar verildiğini, belirterek, davanın reddi yerine kabulüne ilişkin verilen kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, 15.07.2015 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci Maddesi ile 5434 Sayılı Kanunun 32 nci madde hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı SGK vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.