Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/2698 E. 2023/3014 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2698
KARAR NO : 2023/3014
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2823 E., 2022/2314 K.
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 12. İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/489 E., 2021/114 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; … Mersinli/… adresindeki Ege Döküm Atölyesi Ltd. Şti.’nde işveren… yanında 1985-1989 tarihlerinde çalıştığını ancak 1985 ve 1986 yıllarındaki sigorta primlerinin ödenmediğini, sigorta girişinin 1987 yılından itibaren başlatıldığını beyanla, hizmetlerini tespitini istemiş, 14.12.2017 tarihli yazılı dilekçesi ile, 01.11.1985-1989 arasındaki süreyi istediğini beyan etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili, 5510 sayılı Kanun’un, 86/9 uncu maddesindeki düzenleme gereği davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davalının “… Mersinli, Bornova/…” adresindeki işyerinde döküm ve montaj işiyle iştigal eden işyerini yıllar önce kapattığını ve yanında çalıştırdığı tüm işçilerin hizmetlerini eksiksiz olarak Kuruma bildirdiğini, davacının 1969 doğumlu olup 1985 yılında henüz on beş yaşında olduğunu, tespitini istediği 1985-1986 yıllarının 18 yaşını tamamladığı tarihten önce olması nedeniyle tespitinin mümkün olmadığından, sigortalılık başlangıç tarihine ilişkin istemin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Fer’i müdahil SGK Başkanlığı vekili, davacının 1987 yılı öncesinde tespitini talep ettiği 1985 ve 1986 yılına ait çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığını, davada da davalı olarak sıfatlarının bulunmadığı için davanın müvekkili Kurum açısından husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Tüm dosya kapsamı ve itibar edilen bilirkişi raporuna göre davacının 01.11.1985 tarihinde davalı işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışmaya başladığı, bu çalışmasının davalı işverence çalışmaların Kuruma bildirilmeye başlandığı 1987/01 inci döneme kadar devam ettiği ve ilk dönem çalışmasının 31.07.1987 tarihinde sona erdiği anlaşılmış olup davacının davasının kabulüne; … TC kimlik, … sigorta sicil numaralı …’un Kurumda … sicil sayılı dosyada işlem gören… adına tescilli işyerinde 01.11.1985-31.07.1987 tarihleri arasında, hizmet akdine istinaden, asgari ücretle toplam 630 gün çalıştığı, bu çalışmasının 75 gününün Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirildiği, 555 günlük çalışmasının ise bildirilmediğinin tespitine ” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili, davanın 5 yıllık hak düşürücü süreye uğradığını, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının 06.01.1969 doğumlu olup 18 yaşını ikmal ettiği 06.01.1987 tarihi itibariyle uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin prim ödemesinin mevcut olduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kararı uygulandığında davacının emeklilik koşullarında bir değişikliğin söz konusu olmayacağını, davaya konu edilen dönemin gün/ay/yıl olarak somutlaştırılmış olmadığını, bu nedenle mahkemenin davacının somut olmayan taleplerini aşarak karar verdiğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Fer’i müdahil SGK Başkanlığı vekili, davacının çalışmaları bakımından müvekkili Kurum kayıtlarının esas olup iddialarını müvekkili Kurum kayıtlarına eşdeğerde belgelerle kanıtlaması gerektiğinden, davacının çalışma iddialarını salt tanık anlatımlarına dayanarak kabul eden bilirkişi raporunun haksız olduğunu, davacının işyerinde devamlı olarak hizmet akdiyle çalışmış olduğunu, tanık beyanları dışında, resmi, yazılı deliller ile (işyeri kayıtları, ücret tediye bordrosu, makbuz, ticari defterler, zabıta kayıt ve defterleri, vergi karnesi vs…) ispatlanması gerektiğini, bu itibarla davacının iddiaları bu şekilde ispatlanmamış iken bilirkişi tarafından yapılan hatalı değerlendirmelerin hükme esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ” Bildirge tarihinde davacının 18 yaşından küçük olmasına karşın, işe giriş bildirgesinde çıraklık konumuna ilişkin ibare yer almadığı; salt 18 yaşın altında olan kişilerin çırak olarak kabulünü gerektiren düzenleme bulunmayışı ve davacının öğrenme amacıyla değil, üretim sürecinde hizmet akdine dayalı olarak eylemli çalışmasına yönelik dosya kapsamındaki tanık anlatımları ışığında; Kanun kapsamındaki işyerinden verilen bildirgeye dayalı olarak tescilin yasal yönteme uygun gerçekleşmiş ve dava tarihine dek çekişmesiz sürmüş olması yanında, işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarih üzerinden geçen süre ve bu süreçte sigortalıların sosyal güvenlik haklarını koruma anayasal yükümlülüğü altındaki Kurum tarafından, prim ödemesini yapmayan işveren hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olmasının sigortalı aleyhine sonuç yaratması olanağı bulunmadığı; 18 yaş öncesindeki çalışmanın üretim sürecine katkı amacıyla gerçekleştiği yönü de gözetilerek yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, davacının, dava dilekçesindeki ifadesi belirsizlik içermekle birlikte çalışmaların 1987/1’den başlayıp 03.07.1989 tarihine kadar sürdüğü, mahkemece talep aşılmadan hüküm kurulduğu görülmekle, davanın kabulüne dair verilen kararın yerinde olduğu belirgin olup, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili; istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddeleri

2) 506 sayılı Kanun’un 60/G maddesinde “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü uyarıca değerlendirme yapılıp karar tesis edilmelidir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ve özellikle 506 sayılı Kanun’un 60/G maddesinin infazda uygulanabileceğinden dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.