Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/2422 E. 2023/3470 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2422
KARAR NO : 2023/3470
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3008 E., 2022/3768 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/43 E., 2022/404 K.

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın öğretmen olarak yaklaşık 25 yıldır Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yaptığını, müvekkilinin meme malign neoplazmı tanısı ile Denizli Pamukkale Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Onkoloji bölümünde tedavi gördüğünü, Dr. Melek Özdemir’in müracaatı üzerine, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 05.01.2022 tarihli ve 1640717 sayılı yazısında müvekkiline konulan meme malign neoplazmı tanısının tedavisinde olaparib etken maddeli ilacın kullanımının uygun görüldüğünü, söz konusu yazı ile Denizli Sosyal Güvenlik Merkezine müracaat edildiğini, buna karşılık olarak … İbni Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 19.01.2022 tarihli ve 38.855.189 sayılı yazısı ile “Lynparza” isimli ilaç Sağlık Uygulama tebliği (SUT) eki EK-4/A ve EK-4/C listelerinde yer almadığından ilaç bedelinin Kurum tarafından karşılanmadığının bildirildiğini, yazıya göre ilaç bedeli ödemesinin ilacın anılan ödeme listelerinde bulunması koşuluyla ve uygun belgelerin ibrazı ile yapılabildiğini, bu şekilde müvekkilinin ilaca ulaşmasının engellendiğini, Anayasa’da tüm yurttaşların sağlık hizmetlerinden yararlanma ve sağlıklı yaşama haklarının devlet güvencesi altına alındığını, Devletin Anayasal yükümlülüğünü yerine getirmek için her türlü önlemi almak zorunda olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 22.11.2007 tarihli 2004/114 Esas ve 2007/85 Karar sayılı kararında, sağlık hizmetlerinin nitelikleri gereği diğer kamu hizmetlerinden farklı olduğunu, sağlık hizmetlerinin temel hedefi olan insan sağlığı sorununun ertelenemez ve ikame edilemeyeceğinin belirtildiğini, hastanın sağlık hizmetine erişim hakkının engellenmesinin ve hastanın ödemeyeceği ağır bir maddi yük altında bırakılmasının Anayasa ile güvence altına alınmış olan sağlıklı yaşam hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aykırı olduğunu, hasta için hayati önemi olan ilacın bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmasının genel sağlık sigortalısı için bir hak olduğunu beyanla; … İbni Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 19.01.2022 tarihli ve 38855189 sayılı işleminin iptaline ve Lynparza adlı ilacın müvekkilinin tedavisi devam ettiği müddetçe SGK tarafından karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usule ve yasaya aykırı olduğunu, Sağlık Uygulama Tebliğinin “Bedeli Ödenecek İlaçlar” başlıklı 4.1.9 bölümünde, Kurumca bedeli ödenecek olan ilaçların Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesinde” belirtildiği, bu listede ticari isimleri ve barkod/karekod numaraları yer almayan ilaçların bedellerinin hiçbir koşulda Kurumca ödenmeyeceği hükmünün bulunduğunu, “olaparib” etken maddeli ilaç, Kurumca yayımlanan SUT’un 4.1.9/1 maddesinin EK 4/A listesinde yer almadığından ilaç bedelinin karşılanmadığını, davacının tedavisinde kullanılan ilaç, SUT’a göre ödenebilir ilaçlar listesinde bulunmadığından bu ilacın ödenmesinin mümkün olmadığını, SGK tarafından finansmanı sağlanan ilaçların raporlama ve reçeteleme kriterleri ile ödeme usul ve esaslarının 5510 sayılı Kanunun 63 üncü ve 72 inci maddeleri gereği oluşturulan Sağlık Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı temsilcilerinin de yer aldığı ve Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun alt komisyonları olan Ödeme Komisyonu/Alternatif Geri Ödeme Komisyonu ve Tibbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonlarında klinik ve teknik veriler kullanılarak kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri dikkate alınmak suretiyle ve konusunda uzman ilgili branş hekimlerinin görüşleri de alınarak değerlendirilmekte ve alınan nihai kararların Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde yürürlüğe girmekte ve belirtilen ilaçların ödenmekte olduğunu, SUT kapsamına alınacak ilaçların, Kurumca Dünya Sağlık Örgütü’nün akılcı ilaç kullanımı uygulamasına ve koşullarına istinaden belirlendiğini, akılcı ilaç kullanımının, ilaç tedavisinin etkili, güvenli ve ekonomik biçimde uygulanmasına olanak tanıyan planlama, yürütme ve izleme süreci olduğunu, diğer bir deyişle akılcı ilaç kullanımının, hastaların klinik ihtiyaçlarına uygun, bireysel özelliklerini karşılar dozlarda, gerekli zaman süresince kendileri ve içinde yaşadıkları toplumun ödeyebileceği maliyette ilaç kullanımı anlamına geldiğini, bu kapsamda davanın konusunu teşkil eden kanser ilacına ilişkin olarak davacı hastanın klinik ihtiyaçlarına uygun olup olmadığı, davacı hastanın bireysel özelliklerini karşılar dozlarda verilip vermediği, davacı hasta için zaruri, alternatifsiz bir tedavi aracı olup olmadığı, davacı hastanın tedavisinde etkili ve güvenilir olup olmadığı, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılıp ruhsatlandırılmadığı, ruhsatlandırılmış ise Kurumun “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi”nde olup olmadığı, listede bulunmaması halinde de daha önce Yurtdışı İlaç Listesinde yer almakta iken Ülkemizde ruhsat alıp ara ödeme kapsamına dahil edilip edilmediği ve ilaç firmasının listeye alınmak için Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığı, başvuru mevcut ise başvurunun son durumun ne olduğu hususlarında inceleme yapılması gerektiğini, 5510 sayılı Kanunun “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63’üncü maddesi ile; genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını, hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını, iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumunca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin usul ve esasları Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak ve gerektiğinde komisyonlar kurarak belirleme yetkisinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumunun, bu amaçla komisyonlar kurabilmekte, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilmekte olduğunu, Komisyonların çalışma usul ve esaslarının Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenmekte olduğunu, 5510 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinde öngörülen genel sağlık sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan tedavi nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetlerinin kişinin iyileşmesine kadar sürmekte olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu olarak sağlık hakkının yerine getirilmesi noktasında yapılan çalışmalar sonucunda; ülkemiz nüfusunun neredeyse tamamının genel sağlık sigortası kapsamında bulunmakta (%99) ve sağlık hizmetlerine erişimin eşit, adil ve ulaşılabilir durumda olduğunu, genel sağlık sigortası sistemi, dünyanın en kapsamlı kamu sağlık sigortaları arasında yer aldığı gibi genel sağlık sigortasında sigortalılara sağlanan paketle de bu sistemin dünyada gıpta ile bakılacak derinlikte olduğunu, sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın da aylık 107,32-TL ödeyerek genel sağlık sigortalısı sayılmakta olduğunu ve herkesin sağlık tesislerine, ürünlerine ve hizmetlerine erişiminin güvence altına alındığını, bireylerin yaşadıkları yerdeki tesislerde gerekli sağlık hizmetlerine erişimi mümkün olmadığında tıbbi ve zorunlu nedenlerle yerleşim yeri dışındaki sağlık hizmeti sunucusuna sevk yapılması durumunda yol, gündelik ve refakatçi giderlerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını, Ülkemizde tedavi seçeneğinin olmadığı üçüncü basamak hastaneler, hakem hastaneler ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan hastaların tedavi amacıyla yurt dışına Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gönderildiğini, tedaviye gönderilen hastaların tedavi, yol ve gündelik bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını, hiçbir ülkenin mevcut olan tüm sağlık hizmetlerine vatandaşlarının hepsinin erişimini sağlamak gibi bir yükümlülüğe ya da bunu mümkün kılacak kaynaklara sahip olmadığını, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasında devletlerin mevcut olan kaynakları ile Sözleşmede yer alan tüm hakların korunması ve geliştirilmesi için mümkün olan her türlü çabayı göstermeleri gerektiğinin ifade edildiğini, yine sağlık hakkı üzerine hazırlanan 31 numaralı bilgi formunda açıklandığı üzere, her ne kadar eldeki kaynaklara bağlı olsa da, Devletler tarafından sağlık hakkına ilişkin olarak yerine getirilmesi gereken temel asgari yükümlülüklerin sayıldığını, bunlardan birkaçının; özellikle savunmasız ya da dışlanmış gruplar için sağlık tesislerine, ürünlerine ve hizmetlerine, ayrımcı olmayan bir temelde erişim hakkı, temel ilaçların sağlanması ve tüm sağlık tesislerinin, ürünlerinin ve hizmetlerinin hakkaniyete uygun dağıtımı şeklinde sayıldığını, her ülkenin sağlık sistemlerini kurgularken belirli kriterler doğrultusunda ve temel yükümlülükler yerine getirilmek koşuluyla hangi sağlık hizmetlerinin karşılanacağına karar verdiğini, sağlık sistemlerine ayrılan ekonomik kaynakların, hem sağlık hakkının yerine getirilmesini sağlamak hem de sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini koruyabilmek adına, ihtiyaçlara en uygun olarak cevap verebilecek şekilde tahsis edilebilmesi amacıyla başta Avrupa ülkeleri olmak üzere hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde farklı yaklaşımlar bulunduğunu, Kurum tarafından yapılan işlemin usule ve kanuna uygun olduğunu beyanla; davanın reddini savunmuştur.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Kararda özetle; “Dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine,” karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

B.İstinaf Sebepleri:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, usul ve yasaya aykırı karar verildiğini beyan ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda temyiz talebinde bulunmuştur.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılama sırasında vefat eden davacıya reçete edilen ilacın bedelinin davalı Kurumca karşılanması ve buna yönelik olarak yapılan başvurunun reddine ilişkin aksine kurum işleminin iptali taleplerine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.