Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/224 E. 2023/886 K. 07.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/224
KARAR NO : 2023/886
KARAR TARİHİ : 07.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1419 E., 2022/2356 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 09.12.2020
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/223 E., 2021/83 K.

Taraflar arasındaki 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının şoförler odasına kaydına dayanılarak 09.09.1998 tarihinde 1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur tescilinin yapıldığını, Bağ-Kur numarası verildiğini, ancak daha sonra bu işlemin geçersiz sayıldığını ve davanın 09.09.1998-04.10.2000 tarihleri arasındaki sürelerin sigortalı sayılması için yaptıkları başvurunun da kurumca kabul edilmediğini, davacının vergi ve oda kayıtlarının bulunduğunu belirterek 09.09.1998-04.10.2000 tarihleri yönünden sigorta tescil işleminin yapılmasını aksi yönündeki kurum işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde;davacının kuruma başvuru şartının gerçekleşmediğinin, davanın usulden reddinin gerektiğini belirtmiş, esas yönünden de bağkur hizmetlerinin borçlanması ile ilgili çeşitli dönemlerde süreli yasalar konulduğunu, bu sürelerde başvuru gerektiğini, davacının süresinde sigortalılığını tescil ettirmediğini, borçlanma talebinde bulunmadığını, yasal sürelerden sonra bağkur hizmetlerinin tespitinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanılan delillere, davacının Bağ-Kur dosya belgelerine, vergi kaydına ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 1998 tarihi itibari ile mevcut olup daha sonra iptal edilen bağkur kaydının olmadığı, ancak Hukuk Genel Kurulu’nun 04.02.2009 tarih 2009/10-52 sayılı kararında da belirtildiği üzere davacının bağkura giriş bildirgesi doldurarak kuruma başvurduğu 22.01.2002 tarihinde 619 sayılı kanun hükmünde kararnamenin bu tarihten önce 11.05.2001 tarihinde 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici birinci maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile iptal edilmiş olması ve 4956 sayılı yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. md. hükmünün ise kanunun yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunması ile her iki hükmünde somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 Kanunun 24 ve 25. mdlerinde yapılan değişiklik ile gerçek ve götürü usulde vergi mükellefi olanların mükellefiyet başlangıç tarihinden itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmaları düzenlemesi bulunduğundan sigortalılık için yasada aranan koşullar dikkate alındığında davacının 09.09.1998 tarihinde başlayan vergi mükellefi olma tarihinin 04.10.2000 tarihine kadar sürdüğü, bu dönemde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği, davacının davadan önce kuruma başvurusu bulunduğundan dava şartının da gerçekleştiği, davacının talebinin yerinde olduğu, davanın kabulünün gerektiği sonucuna varılarak, davanın kabulüne, davacının vergi mükellefi olduğu 09.09.1998-04.10.2000 tarihleri arası ödeme tarihinde bulunduğu gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden prim ödenme kaydı ile Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edilmesinin mümkün olmadığını, sigortalılık koşullarının bulunmadığını, Kurum işlemlerinin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının tespite konu dönemde başkaca sigortalılığının bulunmadığı, 6552 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonra açılan eldeki davada 5521 sayılı Kanun’un 7’nci (7036 sayılı Kanun’un 4) maddesi gereğince başvuru koşulunun yerine getirildiği, 1479 sayılı Kanun’un Geçici 18.maddesinin yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar ve 5510 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadar davacının kayıt ve tescilinin yapılması, prim ödemesinin bulunması ve yasal koşullarının varlığı nedeniyle hüküm altına alınan dönemde sigortalı sayılmasının yerinde olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesi ile aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 1479 sayılı Kanun’un 24., 25 inci ve Geçici 18 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler ve davacının 20.09.1998 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydının bulunması, kuruma intikal eden 22.01.2002 Bağ-Kur giriş bildirgesi ile 04.10.2000 tarihinde Bağ-Kur tescilinin kurumca yapılmasına göre, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.