Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/2140 E. 2023/2638 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2140
KARAR NO : 2023/2638
KARAR TARİHİ : 16.03.2023


MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3456 E., 2022/3373 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/395 E., 2022/252 K.

Taraflar arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının kendi nam ve hesabına yürüttüğü ticari faaliyetleri nedeniyle 31.12.1991 tarihinden itibaren şirket ortaklığı nedeniyle oda kaydı bulunduğunu, bu nedenle zorunlu Bağ-Kur sigortalılık başlangıcının 09.07.1996 tarihi olması için 29.04.2002 tarihinde davalı kuruma müracaat ettiğini, ilk prim ödemesini de aynı tarihte yaptığını, ancak 4956 sayılı Kanun’un 47 inci maddesine göre 04.10.2000 tarihinden önce herhangi bir başvurusu olmadığı için talebinin reddedildiğini ve sigortalılık başlangıç tarihinin 04.10.2000 olarak kabul edildiğini, davacının 23.11.2021 tarihinde davalı kuruma kayıt ve tescil işleminin yapılması için müracaat ettiğini ve ilk primini aynı tarihte ödediğini ileri sürerek; davacının 09.07.1996 – 04.10.2000 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur esnaf sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kurum işleminin yasa ve mevzuata uygun olduğunu ileri sürerek; davanın reddini istemişir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1479 sayılı Esnaf Bağ-Kur yasasının 24 üncü maddesine göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde, 04.10.2000 tarihine kadar Bağ-Kur’a kayıt ve tescil yaptırmayanların her türlü hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinde başlatılacağına ilişkin sigortalılık miladı düzenlemesi, 619 sayılı KHK’nın geçici 1 inci maddesi ile Bağ-Kur’a getirildiği, 619 sayılı KHK’nın bütün hükümleri Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2000 günlü ve 2000/61 E., 2000/34 K., sayılı kararıyla iptal edilmiş ve bu iptal kararı 08.11.2000 tarihli ve 24224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasından 9 ay sonra yani 08.08.2001 tarihine yürürlüğe girmiştir. İptal hükmünün yürürlüğe girdiği 08.08.2001 tarihine kadar Bağ-Kur tarafından hiçbir yasal düzenleme yapılmamıştır. Bu konuda sonradan 24.07.2003 tarihli ve 4956 sayılı Kanunla bir düzenleme yapılmış ve 619 sayılı KHK’nın geçici 1 inci madde hükümleri, 4956 sayılı Kanun’un 47 nci maddesiyle 1479 sayılı Kanun eklenen geçici 18 inci maddeyle yeniden düzenlenmiştir. 4956 sayılı yasanın 57 maddesinde ise, geçici 18 inci madde hükümlerinin 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alındığı, 08.08.2001-02.08.2003 tarihleri arasında 619 sayılı KHK’nın geçici 1 inci maddesinin yürürlükte olmadığı, bu nedenle bu devrede “04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescil yaptırmayanların sigortalılıkları 04.10.2000 tarihinde başlar” hükmü de dahil olmak üzere, anılan KHK hükümlerinin uygulanamayacağı ,davacının kuruma ilk olarak 29/04/2002 tarihinde başvurduğu ve ilk ödemesini de aynı tarihinde yaptığı, kurumdan gelen yazı cevabı, emsal yargıtay kararları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının 619 sayılı KHK’nın geçici 1 inci maddesinin yürürlükte olmadığı 08.08.2001-02.08.2003 tarihleri arasında 29.04.2002 tarihinde kuruma müracaatının bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile; davacının 09.07.1996 – 04.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu Bağ-Kur Sigortalısı olduğunun tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, sigortalılık başlangıcına ilişkin düzenlemelere esas şartların hiçbiri mevcut olmamasına rağmen usul ve yasaya aykırı olarak kamu düzenine ilişkin bu davada gereken duyarlılık ve özen gösterilmeden ve hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözönünde bulundurulmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin kararın kaldırılmasını gerektirdiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının bağkur’a giriş bildirgesinin kuruma 29.04.2002 tarihinde verilmiş olması sebebi ile istisnai nitelikteki geriye dönük sigortalı sayılma koşulu oluşmuştur. Ancak ilk derece mahkemesi kararında 1479 sayılı Kanun’un 24 ve 25 inci maddesinde yer alan koşullarla ilgili bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Dairemizce yapılan incelemeye göre; özellikle ticaret sicil kayıtlarından davacının ihtilaflı dönemi kapsayacak şekilde anonim şirketin kurucu ortağı olduğu anlaşılmıştır. Bu duruma göre 1479 sayılı Kanun’un 24/1-g maddesi gereği davacının bağkur sigortalısı sayılmasını gerektiren ilgisinin de mevcut olduğu,bu itibarla ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi nin 1 numaralı alt bendi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren ve 04.10.2000 tarihine kadar yürürlükte kalan 3165 sayılı yasa hükmü ile vergi kaydının yanında sicil kaydı ile birlikte oda kayıtları, 04.10.2000 tarihinden itibaren uygulanan 4956 sayılı Kanun ile de sadece vergi kayıtları zorunlu sigortalılığa esas alındığını, 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanun’un geçici 18 inci maddesinde “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar.” hükmü bulunduğunu, 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1 inci maddesiyle; 1479 sayılı Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların hak ve mükellefiyetlerinin K.H.Kararnamenin yürürlüğe girdiği 04.10.2000 tarihi itibariyle başlayacağı öngörülmüştür. Bu durumda olanlara 04.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili yapılmış olmak kaydıyla ve 20.04.1982 – 04.10.2010 tarihleri arasındaki vergiye kayıtlı sürelerini talepte bulunmak suretiyle sigortalılık süresi olarak değerlendirme imkanı verildiği ancak davacının bu haktan faydalanmadığını, Kurum işleminde hata olmadığını . belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davacının şirket ortaklığı ve oda kayıtlarına istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,4956 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanuna eklenen Geçici 18 inci madde
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.