YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1884
KARAR NO : 2023/2036
KARAR TARİHİ : 06.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/622 E., 2022/1592 K.
DAVALILAR : 1- … Karabük Demir Çelik San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat … 2-… vekili Avukat … 3-… 4-…
İHBAR OLUNANLAR : … Sigorta A.Ş. vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 15.06.2016
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/219 E., 2020/303 K.
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı Kurum ile davalılardan … A.Ş. tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı SGK Bşk. ile davalı … A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; 15.11.2015 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin değerli gelir ile yapılan tedavi yardımları nedeniyle oluşan kurum zararının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile %85 kusur oranı üzerinden;
“Asıl ve birleşen dosya yönünden; Davanın kabulü ile; 375.473,56 TL ilk peşin değerli gelir (davalı …’ın sadece 5.635,41-TL ilk peşin sermaye değerli gelirden sorumlu olmak üzere, davalı …’ın ise sadece 3.756,94-TL ilk peşin sermaye değerli gelirden sorumlu olmak üzere), ve 221,09 TL tedavi masrafının peşin değerli gelirlerde onay, ödeme ve masraflarda ödeme ve sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ile davalılardan … A.Ş. istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama safahatında belirtilen hususlarda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, davalılar ve sigortalıların kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusur olmamasına rağmen sigortalıya %15 kusur izafe edildiğini, mahkemeye yapmış oldukları 20.06.2019 tarihli itiraz dilekçelerindeki hususlar mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, yapılan işlerin tekniğe ve güvenlik kurallarına göre, güvenli çalışma temin etmediğini işyerinde sağlıklı ve düzenli çalışma ortamı tesis edilmediğini, gerekli önlemleri almayan işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmadığını belirterek, gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; alınan raporu hazırlayan heyetlerin oluşumu kazanın vuku buluş şekline göre yetersiz kaldığını, müvekkiline denetim yapılmadığı gerekçesiyle soyut içerikli bir ceza verilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilin elim kazada bir kusuru bulunmadığını, alınan hesap raporlarında hesaplama hatalarının mevcut olduğunu, faiz başlangıcının kabulünün mümkün olmadığını,tavan hesabının yanlış yapıldığını kurum lehine verilen vekallet ücretinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve davalının istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ile davalılardan … A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Kurum vekili istinaf sebeplerini tekrarla, ölen sigortalının kazada kusurunun bulunmadığı, raporlara itiraz edildiği, buna bağlı olarak hesaplamaların da yanlış olduğu,
Davalı … A.Ş. vekili istinaf sebeplerini tekrarla, belirsiz dava açılamayacağı, kusur raporu veren bilirkişilerin saha tecrübesi olmayan ilgisiz alanlarda uzman oldukları, kusur tespitlerinin hatalı olup soyut gerekçelerle kusur oranları tespit edildiği, sigortalıya her türlü iş güvenliği eğitimi ve koruyucu ekipmanın verilmiş olup baskın kusurun ölen sigortalıda olduğu, kazada kaçınılmazlık faktörünün de etkili olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, meydana gelen iş kazası sonucu oluşan kurum zararından sorumlulukların belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 21 ve 76 ncı madde hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 21 ve 76 ncı maddeleridir. 5510 sayılı Kanun’un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21 inci maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
2. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.
3. Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;
6331 sayılı Kanunun “Risklerden korunma ilkeleri” başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; “a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek.” ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken, Anılan Kanunun “Çalışanların yükümlülükleri” başlıklı 19. maddesinde, “Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak” yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.
4. Yukarıdaki açıklamalar karşısında somut olayda; ölen sigortalının 2001 yılından kaza tarihine kadar aynı işi yapan tecrübeli bir vinç operatörü olduğu, yapılan incelemede vincin çalışmasında herhangi bir arıza tespit edilemediği, işyeri eğitimlerinin eksiksiz verildiği, bu halde kazanın kullanım hatasına bağlı olarak gerçekleşmesi karşısında ölenin daha fazla kusurlu olduğu anlaşıldığından, mahkemece hükme esas alınan kusur raporu oluşa uygun değildir. Mahkemece saha tecrübesi de olan ehil ve alanında uzman bilirkişilerden oluşa uygun yeni bir kusur raporu alınmalıdır.
5. Öte yandan, davalılar …,…’nın mahkemece üçüncü kişi kabul edilmesine rağmen 5510 sayılı Kanun’un 21/4 hükmüne göre hesaplama yapılmaması da isabetsizdir. Hükmü temyiz etmeyenler yönünden kurumun kazanılmış hakları da gözetilerek, alınacak kusur raporuna istinaden, davalıların 21/1 ve 21/4 hükümlerine göre sorumlulukları belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgiye iadesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…