YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1850
KARAR NO : 2023/3384
KARAR TARİHİ : 29.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2251 E., 2022/2046 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/3 E., 2022/297 K.
Taraflar arasındaki sigorta başlangıcının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Kurum, davalı …, davalı Özkoç İlave Dingil San. ve Tic. Ltd Şti. ile davalı … ve davalı … vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı SGK, davalı …, davalı Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd. Şti., davalı … ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde,davacının, hizmet döküm cetvelinde tescil tarihinin 07.11.1983, devamında ise işe giriş tarihinin 15.01.1992 olarak yazıldığını, ancak müvekkilinin tescil tarihi olan 07.11.1983 tarihinde işe girdiğini ve çalışmalarına hiç ara vermediğini, SGK’dan verilen cevapta dönem bordrolarında adına rastlanılmadığından, işe giriş tarihinin 15.01.1992 olarak dikkate alındığının bildirildiğini beyanla, davacı müvekkilinin işe giriş tarihinin 18 yaşını doldurmuş olduğu 01.09.1988 tarihi olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde,durumca yapılan işlemlerin usul ve kanun uygun olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkilinin yanında çalışmasının olmadığını, ayrıca müvekkilinin hiçbir zaman şahsı adına bir işyerinin olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. avanın reddini talep etmiştir.
3.Özkoç İlave Dingil Ltd. Şti. ile Tahir İngör mirasçıları … ve … davaya dahil edilmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile davacı …’in davalılar nezdinde işe giriş tarihinin 01.09.1988 olarak tespitine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK, davalı … ile davalı Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd Şti., davalı … ve davalı … vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, mahkeme kararının kanuna ve uygun olmadığı, mahkemece hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığı gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde,mahkeme kararının kaldırılması gerektiği, müvekkili aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği, müvekkilinin adına işyeri olmadığını beyanla, bu hususun SGK tarafından araştırılmadığı gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3.Davalılar Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd. Şti., … ve … vekilleri istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu,kararın dosya kapsamına aykırı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Dosyadaki kayıt ve belgelere göre, 29.08.1970 doğumlu davacı adına Yıldırım Otom. Metal San. ve Tic. Ltd. Şti.ye ait 5719 numaralı işyerinden 07.11.1983 tarihinde çıraklık işe giriş bildirgesi verildiği, bildirgede işveren olarak “Yıldırım Torna Sanayi-Osman Yıldırım” isminin bulunduğu, aralarında davacının da bulunduğu “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olmayanlar için düzenlenen dönem bordrosunda davacının da isminin bildirildiği, Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd. Şti.ye ait 42686 numaralı işyerinden 01.02.1987 tarihli işe giriş bildirgesi verildiği, bildirgede işveren olarak “…-Tahir İngör” isimlerinin bulunduğu, işveren kaşesi bölümünde ise “Özkoç Otomotiv Sanayii” ibaresinin bulunduğu, 01.04.1987 tarihinde işe girdiğine dair 11.05.1987 tarihinde Kuruma ibraz edilmiş bildirgede ise işveren olarak “100.Yıl Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlüğü” isminin bulunduğu, unvan bölümünde “…-Tahir İngör” isimlerinin bulunduğu, 15.01.1992 tarihinde verilen bildirge ile bu kişilerin işveren olarak bildirildiği 42686 numaralı işyerinden bildiriminin bulunduğu ve sigortalı çalışmasının bu tarihten başlatıldığı, davacının Kuruma farklı sigorta sicil numarası ile gösterilen hizmetlerinin birleştirilmesi istemiyle başvuruda bulunulduğu, kaldırma kararı sonrası bazı tanıklar beyanlarında davacının tornada araçların akslarını yaptığını bazılarıda üretime yönelik çalıştığını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının üretime yönelik çalıştığını belirten tanık beyanları dikkate alınarak verilen karar yerinde olmuştur. …” gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK, davalı …, davalı Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd Şti., davalı … ve davalı … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili, …, Özkoç İlave Dingil San.ve Tic. Ltd Şti., … ve … vekilleri istinaf dilekçe içeriklerini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 18 yaşını ikmal ettiği 01.09.1988 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2 inci, 3/II-B, 6’ncı, 108 inci, 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Kanunu’nun 4 üncü, 5 inci,16 ıncı maddesi, 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’nun 10 uncu maddesi, 14 üncü maddesi, Geçici 4 üncü maddesi hükümleridir.
506 sayılı Kanun’un 108 inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
506 sayılı Kanun’un 2 inci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6 ıncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan aynı Kanunun 3/II-B maddesinde, özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35 inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda; sigortalı ile işveren arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve sigortalının çırak olup olmadığı belirlenirken çalışma ilişkisi irdelenmeli, çıraklık sözleşmesinde akdi ilişkinin üstün niteliğinin çalışma yerine sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olduğu hususu gözetilmeli, sigortalının iş yerinde üretimle ilgili çalışmalara eylemli olarak katılması ve meslek ve sanat eğitiminin ikinci plânda tutulması, bir başka anlatımla sigortalının emeğiyle iş yeri ve işverene katkıda bulunması durumlarında çıraklık ilişkisinin söz konusu olamayacağı benimsenmelidir.
05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı, “Bu Kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse…” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5 inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun’un 16 ıncı maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya Kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20 inci maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu öngörülmüştür.
19.06.1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’nun 10 uncu maddesinde, çırak olabilmek için 13 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak, en az ilkokul mezunu olmak, bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak koşullarına yer verilip, 14 üncü maddesinde, çıraklık süresinin 3-4 yıl olduğu ve bu sürenin mesleklerin özelliğine göre ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirleneceği kesintisiz olarak devam edeceği, Geçici 4 üncü maddesinde ise Kanun’un 25 inci maddesine göre sigorta primlerinin ödenmesine bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihi takip eden mali yıl başından itibaren başlanacağı, bu tarihe kadar olan sürede primlerin işyeri sahiplerince ödenmesine devam edileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; …, 1977 Baskı, s;130).
3. Değerlendirme
1.Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesince,davacı ile işverenin baba-oğul olduğu,iş yerinin mahiyetinin “soğuk demir atölyesi” olduğu, davacının dava konusu ettiği tarihte 15 yaşında olduğu ve davacının dava konusu işe giriş bildirgesinden 1,5 yıl sonra bu defa çıraklık eğitim merkezi tarafından adına 01.10.1991 tarihli işe giriş bildirgesi verilmesi hususu birlikte değerlendirilerek davacının üretime bilfiil katılmadığı, babasına yardım etmek, meslek ve sanat öğrenmek için iş yerine gittiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın eksik inceleme sonucu verildiği açıktır.
Somut olayda,davacının 29.08.1970 doğumlu olduğu, Özkoç Otom.San.-…-Tahir İngör unvanlı işverenin 42686 sicil numaralı iş yerinde 01.02.1987 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin 01/02/1987 tarihinde davalı Kuruma intikal ettirildiği, işyeri tescil bilgilerinde ise 42686 sicil no.lu işyerinin Özkoç İlave Dingil San. ve Tic. Ltd Şti. adına tescil edilmiş olduğu,işyerinin torna-tesviyecilik alanında ilave dingil imali mahiyetinde olup 01.01.1981 yılından beri faal olduğu,davacı adına 01.04.1987 tarihinde ise 100.Yıl Çıraklık Eğitim Merkezinin 333 sicil no.lu iş yerinden işe giriş bildirgesi düzenlendiği,13.03.1987 tarihinde 100. Yıl Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğüne çırak öğrenci olarak kayıt yaptırdığı ve torna alanında gördüğü çıraklık eğitimi sonucunda 1990 yılı Haziran ayında eğitimini tamamladığı hususunun 20.09.2018 tarihli yazı ile mahkemeye bildirildiği,öte yandan mahkeme kararında anılan davacının çıraklık kaydının devamsızlığı nedeniyle silindiği beirtilmişse de dosya içinde bu hususa ilişkin bir bilgiye rastlanılmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan dosya kapsamında dinlenen bordro tanıklarından …’ın davacının çırak olarak işyerinde çalıştığı,matkapla delme işi yaptığını, bordro tanığı……’in davacının torna tezgahinda çalıştığı ve çıraklık okulana gittiğini, bordro tanığı …’in davacının torna ve kaynak işlerine baktığını çırak olduğu için belirli bir yeri olmadığını, öğrenmek için orda bulunduğunu,üretime de katkısının olduğunu, bordro tanığı …’ın davacının torna ve kaynak işlerinde çalışıp aktif üretime katkısının olduğunu, bordro tanığı …’in davacının tornada çalıştığı ve dingillerin akislerini yaptığını, herkesin yapamadığını ancak davacının yaptığı yönünde beyanları olduğu anlaşılmakla, tanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilerek davacının tam olarak hangi işleri yaptığı, davacının yaptığı işlerin üretimin bir parçası olup olmadığının,yine davacının 1987/3. dönem ile haziran 1990 tarihleri arasında çıraklık eğitimi aldığı da gözetilerek dava konusu dönemde davacının torna ve kaynak işlerini yapabilecek durumda olup olmadığının tam olarak açıklığa kavuşturulması için dinlenen bordro tanıklarının bu hususlarda tekrar beyanlarına başvurulmalı,elde edilecek sonuca göre davacının iş yerindeki çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilmeli, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
2. Öte yandan dava niteliği itibariyle kurum işleminin iptaline ilişkin olduğundan yasal olarak husumetin SGK’na yöneltilmesi gerektiği gözetildiğinde sgk dışındaki davalılar hakkında davanın reddi gerekir.
3.Kabule göre de, SGK, davalı olup karar başlığında feri müdahil olarak gösterilmiş olması da isabetsizdir.
4.Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.