Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1746 E. 2023/3493 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1746
KARAR NO : 2023/3493
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2999 E., 2022/4035 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/393 E., 2022/219 K.

Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 22.07.2002 tarihinde Denizli Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde 3713 sayılı Kanun kapsamında “daimi işçi” statüsünde çalışmaya başladığını, müvekkilinin çalışmaya başladığı tarih ila 15.10.2008 tarihi arasında SGK’ya bildirilen belgelerinin iptal edildiğini ve bunun yerine sosyal güvenlik destek primi belgeleri hazırlanarak Kuruma verildiğini, bunun devamında müvekkilinin, iptal edilen bildirgelerinin yeniden düzenlenmesi ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi hizmet günlerine ilave edilmesi talepleriyle 18.03.2021 tarihinde yaptığı müracaatın reddedildiğini, bunun üzerine mevcut davanın açıldığını, bu konuya ilişkin olarak dava dilekçesi ekinde sunulan Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin kararında özetle, “…davacının, işe giriş tarihinde görev malullüğü aylığı alması nedeniyle 506 sayılı Kanun’un 3/II-C maddesi kapsamında yazılı olarak uzun vadeli sigorta kollarından yararlanma talebi yok ise de, işe giriş tarihinden itibaren tüm sigorta kollarına tabi olarak primlerinin kesilmiş olmasının yazılı irade talebi yerine geçeceği, yine bu şekilde görev malullüğü aylığı alıpta, tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan kişilerden ayrıca 506 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesinde öngörülen sosyal güvenlik destek primi kesilmemesi gerektiği hususları gözetilerek davanın kabulü yerine, reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” denildiğini, bahsedilen karar gereğince davanın kabulü gerektiğini beyanla, müvekkilinin görev malullüğü aylığı almakta iken 506 sayılı Kanun’a tabi geçen hizmetlerinin 506 sayılı Kanun’un 3/II-C maddesine göre tüm sigorta kollarına tabi hizmet olarak tespiti için yapılan başvurunun reddinin iptalini karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı SGK vekili, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddini talep ettiklerini, davacının bu davanın açılmasında hukuki yararının bulunmadığını, bu sebeple hukuki yarar yokluğundan davanın reddini dilediklerini, ayrıca Kuruma karşı dava açılmadan önce Kuruma başvuru zorunluluğunun dava şartı olduğunu, davacı ilgili koşulları yerine getirmediğinden davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kurum kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere, emekli kurum sigortalısı davacı için 27.05.2021 tarihli yazı ile, Kurum’un Genel Müdürlüğüne görüş sorulduğunu ve cevabi yazıda, “01.10.2008 tarihinden önce (01) belge türü ile bildirilen sürelerin Görev Malullüğü Aylığı alıp Malulluk, Yaşlılık ve Ölüm sigortalarına tabi çalışanlar (18) ve Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışanlar (02) belge türüne çevrilecektir.” denildiğinden 01.11.1997 tarihinden itibaren 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı alan davacının adına Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışanlar (2) belge türü ile bildirilen hizmetlerin uzun vadeli sigortalı kollarına çevrilmesine imkan bulunmadığını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre sigortalı olanların yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının 5510 sayılı Kanun hükümlerine, bu tarihten önce sigortalı olanların yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının ise 506, 2925, 1479 ve mülga 2926 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlendiğini, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyenlerin, bu sigorta kollarından aylığa hak kazanıp kazanmadıklarının tespitinde; belli bir yaşa ulaşma, belli bir süre prim ödeme, belli bir süre sigortalı olma, sigortalı işten ayrılma ve Kurumdan yazılı istekte bulunma koşullarının yerine getirilmesinin aranmakta olduğunu, bu koşullardan herhangi birinin eksik olması halinde sigortalıya aylık bağlanmasına imkan bulunmadığını, diğer taraftan anılan Kanun’un 38 inci maddesinde, vazife malullüğü aylığı almakta iken, çalışmaya başlamaları nedeniyle haklarında uzun vadeli sigorta hükümleri uygulananlar için malullük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanmasında veya toptan ödeme yapılmasında esas alınacak sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazancın hesaplanmasında vazife malullüğü aylığı bağlandığı tarihten önceki sürelerin dikkate alınmayacağının, Kanun’un 47 inci maddesinde de vazife malullüğü aylığı bağlananların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle istekleri üzerine haklarında uzun vadeli sigorta kolları uygulananlardan; yeniden aylık bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya herhangi bir nedenle görevi sona erenler hakkında sonraki çalışmaları karşılığında aylığa hak kazanmaları halinde bu süre için 29 uncu maddeye göre aylık hesaplanacağının hüküm altına alındığını, öte yandan, 6495 sayılı Kanun’un 80 inci maddesi ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun’un 4 üncü maddesinde değişikliğe gidildiğini, anılan maddenin Ağustos 2013 ödeme döneminden geçerli olmak üzere 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğini, maddede yapılan değişikliklerle kapsamda yer alan vazife malullerine çeşitli ilave haklar verildiğini, ayrıca anılan maddenin ikinci fıkrası ile 2330 sayılı Kanun hükümleri kapsamında veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlar kapsamında aylık bağlananlar ile, 5434 sayılı Kanun’un 56 ncı ve mülga 64 üncü maddeleri uygulanarak vazife veya harp malullüğü aylığı bağlananlardan, yeniden herhangi bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmaya başlayanların, aylık bağlandıktan sonra geçen hizmet süreleri ayrıca değerlendirilmek suretiyle ikinci bir aylık bağlanması imkanı getirildiğini, buna bağlı olarak da vazife malullüğü aylığı bağlandıktan sonra geçen çalışmaların nasıl değerlendirileceğinin ayrıca hüküm altına alındığını, yapılan düzenleme doğrultusunda, 2330 sayılı Kanun’a veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara, Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı Kanunu’nun ek 3 üncü maddesine, 17.07.2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanuna ve 24.06.2008 tarihli ve 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanuna göre aylık bağlanmış olanların kendilerine veya bunlardan ölenlerin hak sahiplerine, bu kapsamda maddenin yürürlük tarihine kadar yapılan ve bu Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen fazla veya yersiz ödemelere ilişkin borç çıkarılmayacağını, çıkarılmış borçların ödenmemiş olan kısımlarının terkin edileceğini, maddenin yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş tutarların iade ve mahsup edilmeyeceğini, 2330 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerine aykırı olacak şekilde ödenen ve bu Kanun’un 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olduğu Kurumca tespit edilen fazla veya yersiz olarak yapılan ödemeler hakkında da birinci fıkra hükümlerinin uygulanacağını, bu itibarla kurum kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonucu, 6495 sayılı Kanun düzenlemesi dikkate alınmadan halen eski uygulamaya göre aylık bağlama işlemi gerçekleştirilen sigortalılardan; davacıya 5510 sayılı Kanun’un 4/l-(c) bendi kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlandığını, bu defa adı geçene Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından %50 engellilik oranı verilmesi nedeniyle bu engellilik oranı dikkate alınarak 15.02.2016 tarihinden itibaren 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığının tespit edildiğini, bu nedenle Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 27.11.2019 tarihli ve 7300 sayılı kararında, davacının Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen %50 engellilik oranının vazife malullüğü aylığı bağlanmasına esas alınmış hastalık ya da engellilik halleri dikkate alınarak verildiği anlaşıldığından adı geçene 4/1-(a) kapsamında bağlanan yaşlılık aylığının 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 79 uncu maddenin yürürlük tarihini takip eden ödeme döneminden (2019 Aralık ödeme döneminden) itibaren sistem tarafından otomatik olarak kesilmiş olduğunu, kanun hükümleri uyarınca gerekli işlemlerin yapıldığını, bu sebeple Kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata, mevcut Yargıtay kararlarına ve hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … vekili, davacının işe giriş belgeleri hazırlanarak 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında daimi işçi statüsünde 22.07.2002 tarihinde Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğünde göreve başlatıldığını, 14.02.2016 tarihinde de işten ayrıldığını, bunun üzerinden yaklaşık 5 yılın üzerinde bir zaman geçtikten sonra davacının 18.03.2021 tarihinde idareye başvuru yaptığını ve idarenin 01.09.2021 tarihli cevabi yazısının ardından 24.09.2021 tarihinde bu davayı açtığını, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddini talep ettiklerini, Anayasa’nın 125 inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunun kurala bağlandığını, iş mahkemelerinin dava konusu olayda görevli olmadığını, idari yargı yerlerinin görevli olduğunu, davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, müvekili idarece tesis edilen 01.09.2021 tarihli ve E-20433318-840-2527502 sayılı işlem sebebiyle açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, haksız ve yersiz açılan davanın esastan da reddini talep ettiklerini, zira davacının idarede göreve başladığında emekli maaşı aldığından dolayı aylık prim hizmet bildirgelerinin Sosyal Güvenlik Destek Primi (02) belge türüyle verildiğini, davacının 18.03.2021 tarihli dilekçesiyle “iptal edilen prim belgelerinin yeniden düzenlenmesi ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi hizmet günlerine ilave edilmesi” talebiyle müvekkili idare başvurduğunu, dilekçeye konu talebin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının mevzuatı kapsamında olduğundan müvekkili idarece 19.03.2021 tarih ve 884763 sayılı yazı ile Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne resmi yazı yazılarak talebe ilişkin görüş sorulduğunu, Pamukkale Sosyal Güvenlik Merkezinin cevabi yazısında, “…emekli sigortalımız … için 27.05.2021 tarihli yazımız ile Genel Müdürlüğümüze görüş sorulmuş ve ” 01.10.2008 tarihinden önce (01) belge türü ile bildirilen sürelerin Görev Malullüğü Aylığı alıp Malulluk, Yaşlılık ve Ölüm sigortalarına tabi çalışanlar (18) ve Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışanlar (02) belge türüne çevrilecektir.’ denildiğinden 01.11.1997 tarihinden itibaren 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malulü aylığı alan … adına Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışanlar (2) belge türü ile bildirilen hizmetlerin uzun vadeli sigortalı kollarına çevrilmesine imkan bulunmamaktadır.” ifadelerine yer verildiğini, bunun üzerine müvekkili idarenin 01.09.2021 tarihli ve E-20433318-840-2527502 sayılı yazısı ile Pamukkale Sosyal Güvenlik Merkezinden gelen yazı cevabının davacıya bildirildiğini, müvekkili idarenin işleminin yasal mevzuata, mevcut Yargıtay kararlarına ve hukuka uygun olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının kendisi hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının da uygulanmasına yönelik olarak yazılı başvurusu bulunmadığı, ancak Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün işyerinden yapılmış olan sigortalı hizmet bildirimlerine ilişkin olarak uzun vadeli sigorta kollarından prim ödenmiş olduğundan davacının yazılı başvurusunun bulunduğu varsayılması gerektiği, bu doğrultuda, davacının 22.07.2002- 30.09.2008 tarihleri arası döneme ilişkin olarak ilk prim ödemesinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının da uygulanması gerektiği, emsal nitelikteki Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2015 tarihli 2014/17092 Esas ve 2015/5703 Kararı ile Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2014 tarihli 2014/17619- 23490 Esas ve Karar sayılı Kararlarının da bu yönde olduğunu, buna göre davacının bu yönü amaçlayan başvurusunun reddine ilişkin kurum işleminin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve Kanun’a aykırı olduğunu, hatalı karar verildiğini, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu beyan ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı karar verildiğini beyan ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, davacının 01.11.1997 tarihinden itibaren 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında vazife malullüğü aylığı almakta olduğu, davacının vazife malullüğü aylığı almakta iken yine 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malulü (Gazi) kadrosunda hizmet akdine tabi olarak daimi işçi statüsünde 22.07.2002-14.02.2016 tarihleri arasında Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün 39360.20 sıra numaralı dosyasında işlem gören Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün işyerinde çalışmalarının geçtiği, Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 01.05.2005 tarihinde davacının 22.07.2002- 30.04.2004 ve 2004/05- 2005/05 ayları arasında tüm sigorta kollarına tabi olarak davalı SGK’ya yapılan sigortalı hizmet bildirimlerinin hatalı olduğu gerekçesiyle hizmet bildirimlerine ilişkin aylık prim ve hizmet bildirgelerinin iptali yapılıp bunların yerine sosyal güvenlik destek primi bildirgelerinin düzenlenerek davalı SGK’ya verildiği, bunun ardından davacının belirtilen tarihten sonrasına rastlayan 01.05.2005- 30.09.2008 tarihleri arasındaki sigortalılık hizmetlerinin de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak bildirildiği, davacının kendisi hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının da uygulanmasına yönelik olarak Kurum’a yazılı bir başvurusu bulunmadığı, bu nedenle, davacının 22.07.2002-30.09.2008 tarihleri arası döneme ilişkin olarak ilk prim ödemesinin yapıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanması gerektiği ve aksi yöndeki Kurum işleminin yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri, istinaf dilekçelerinde belirtilen gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, görev malullüğü aylığı almakta iken 506 sayılı Kanun’a tabi geçen hizmetlerinin 506 sayılı Kanun”un 3/II-C maddesine göre tüm sigorta kollarına tabi hizmet olarak tespiti için yapılan başvurunun reddine dair kurum işleminin iptali istemidir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 inci ve 506 sayılı Kanun’un 3/II-C maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde verilen hükmün yerinde olduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.