Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1599 E. 2023/1996 K. 06.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1599
KARAR NO : 2023/1996
KARAR TARİHİ : 06.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2196 E., 2022/1718 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 26.05.2021
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/142 E., 2022/340 K.

Taraflar arasındaki sigorta başlangıcı tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dilekçesinde özetle;davacının dava dışı Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bulunan Fındıklı Sulak Köyü Ortaokulunda ortaokul öğretmeni olarak çalıştığını, Fındıklı Sulak Ortaokulunda göreve başlama tarihi ve sigortalılık başlangıç tarihi 22.11.1993 olmasına rağmen davacının sigorta başlangıç tarihinin sigorta kayıtlarında 01.01.1997 olarak gözüktüğünü, dilekçe ekinde yer alan Fındıklı Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 13.09.2019 tarihli belgesinde davacının göreve başlama tarihinin 22.11.1993 olarak yer aldığını, davacının dava konusu olaya ilişkin CİMER başvurusuna Sosyal Güvenlik Kurumu … İl Müdürlüğü’nün vermiş olduğu cevabi yazıda Fındıklı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 1993-1994, 1994-1995 eğitim öğretim yıllarında görev yaptığının anlaşıldığı fakat ilçe milli eğitim müdürlüğünün tutmak ve saklamak zorunda olduğu kayıtları sunmaması ve çalışmaların doğrulanmaması nedeni ile işlem yapılamadığının belirtildiğini iddia ederek davacının sigorta başlangıç tarihinin 22.11.1993 olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili dilekçesinde özetle; 506 sayılı Kanun’un 79/10 uncu maddesi gereğince kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi için davanın 5 yıl içerisinde açılması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının bahsettiği işyerinde çalıştığına ait işyeri bildirgesinin yer almadığını, davacının ilk çalışmasının … ilinde başka bir işyerinde 01.03.1997 tarihinde olduğunun kurum kayıtlarından anlaşıldığını, davada fer’i müdahil olmaları gerektiği, yetkili mahkemenin … İş Mahkemesi olduğunu, davacının çalıştığını ileri sürdüğü iş yerinde çalıştığına dair işe giriş bildirgesine rastlanılmadığını, davacının … İlinde başka bir iş yerinde 506 sayılı Kanun’a tabi olarak 01.03.1997 tarihinde çalışmaya başladığının kurum kayıtlarından anlaşıldığını, hizmet akdinin esaslı unsurunun fiili çalışmanın varlığı olduğunu, fiili veya gerçek bir biçimde çalışmanın varlığı tespit edilmedikçe sigortalılıktan söz edilemeyeceğini, hizmet tespit davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen inceleme ve araştırma yapılarak çalışmanın varlığının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmasının Yargıtay içtihatları gereği olduğunu, işverenin kabulünün dahi tek başına hukuki sonucu olmadığını, bu sebeple işyerinde tutulması gerekli dosyalardan yararlanılması, davacı tarafından gösterilen tanık beyanlarıyla yetinilmeyerek mahkemece aynı işyerinde çalışan işçiler ya da komşu işyerlerini çalıştıran işverenlerin kimlik ve adresleri resen araştırılarak çalışma konusundaki bilgi ve görgülerine başvurulması, işyeri kayıtlarının , ücret bordrolarının celbedilmesi, bu kayıtlarda iddia konusu çalışmalarla ilgili herhangi bir belgenin bulunup bulunmadığı re’sen araştırılması, kamu düzenini ilgilendiren bu davada özel bir duyarlılıkla hareket edilerek çalışmanın varlığının hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerektiğini belirterek yetki ilk itirazlarının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili … İş Mahkemesine gönderilmesine, yetki itirazının kabul görmemesi halinde husumet ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, davanın kabul edilmesi halinde ise kurumumuzun davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden ve ayrıca davada fer’i müdahil olmamız gerektiğinden kurum aleyhine yargılama giderleri ile ücreti vekalete hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yeterli inceleme yapılmadığı gerekçesi ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılarak, istem gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 1993-1994 ve 1994-1995 eğitim öğretim yıllarında Fındıklı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Sulak Ortaokulu nezdinde ücretli öğretmen olarak çalıştığı ve görevlendirilmelerine ilişkin belgelerin gönderildiği, davacı adına işe giriş bildirgesinin verilmediği, herhangi bir bildirim yapılmadığı, kısaca yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin bulunmadığı Milli Eğitim Müdürlüğü yazı cevabına göre de davacı adına prim ödemelerinin yapılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; kurumun çalışmayı doğruladığını, mahkemece yeterli inceleme yapılmadığı gerekçesi ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigorta başlangıcı tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Sigortalı hizmetin tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup, bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların kanuni dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası olup bu bentte “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hak bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Söz konusu Kanun’un kabul edilip, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, hâlen geçerliliğini korumaktadır.

2.Bu kapsamda işe giriş bildirgesi düzenlenmediği veya düzenlenmesine karşın kanuni hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, bu süre içerisinde Kuruma verilen dönem bordroları ile bildirimin yapılmadığı, sigorta primlerinin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde sigorta müfettişince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre gerçekleşmeden yargı yoluna başvurması zorunludur.

3.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrasında yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Diğer taraftan, Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı kabul şekline ulaşılmaktadır.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olaya gelince, davacının 22.11.1993 tarihli sigorta başlangıcı tespiti talebi bakımından, davalı işyerlerinden işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi ve Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi ile ücretinden prim kesintisi de yapılmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmaması karşısında isteminin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgilisinden alınmasına,

06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.