Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1466 E. 2023/7454 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1466
KARAR NO : 2023/7454
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/179 E., 2022/384 K.
DAVA TARİHİ : 05.09.2012
KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 12.02.1989 tarihinde 0477303245 Bağ-Kur numarasına kayden tescil edildiğini ve sigortalılığının halen devam ettiğini, 05.06.2012 tarihli sigortalılık dökümünde 23 yıl, 4 ay, 9000 gün hizmeti bulunduğunu, buna göre yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunması üzerine kurumca vergi kaydındaki eksiklik nedeniyle 17 yıl, 02 ay,13 gün Bağ-Kur hizmeti ve 600 gün “Askerlik Borçlanması” ile toplam 6793 gün hizmeti olduğundan bahisle yaşlılık aylığı talebini reddettiğini; oysa kurumun düzenlediği belgede 19.10.1998 tarihinde 23.250,00 TL prim ödemesi yapılmış olduğunu, kurum işleminin hatalı bulunduğunu ileri sürerek, davacının fiili hizmet süresinin 9000 gün olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 01.03.1989 tarihinde sigortalı olarak tescil edildiğini, 03.07.2012 tarihli tahsis talebi üzerine yapılan araştırmada, kendi hesabına çalışmasının karinesi olan vergi mükellefiyetinin, 12.02.1987 -17.02.1987 tarihleri arasında … Mal Müdürlüğü nezdinde, 01.05.1989-30.10.1989 tarihleri arasında … Mal Müdürlüğü nezdinde 22.10.2002- devam eden dönemde “Beydağı Vergi Dairesi Müdürlüğü” nezdinde yer alan vergi kaydı esas alınarak 31.10.2002 tarihi itibarı ile 17 yıl, 02 ay, 13 gün Bağ-Kur hizmeti ve 6500 gün “Askerlik Borçlanması” ile toplam 6913 gün hizmeti olduğunun belirlendiğini, bu itibarla kurum işleminin yasal ve yerinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2012/636-2014/190 E.K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekilince temyiz isteminde bulunması üzerine Dairemizin 19.12.2014 günlü ve 2014/12841 – 2015/27410 E.K. sayılı ilamı ile; … davacının vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kaydı olmayan 01.03.1989-30.04.1989 ve 31.10.1996 ve 21.10.2002 tarihleri arasında kalan dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulünün mümkün olmadığı, ancak, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.000,00 TL prim ödemesi göründüğünden, öncelikle, icra takibinin hangi süre için yapıldığı araştırılmalı, sonucuna göre, 19.10.1998’den önceki süre hakkında değerlendirme yapılarak, devamında 2006 yılı içerisinde ve öncesinde yapılan prim ödemeleri yaşılılık aylığı istenen 2012 yılına kadar uzun süre kullanılmış olarak değerlendirileceğinden; Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanun’un 2 nci maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı süreleri kapsayan dönemde davacı 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2017 tarihli ve 2015/264-2017/96 E.K. sayılı kararı ile; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay kararında benimsenen, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani 00 Kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.00 TL prim ödemesi ise vergi kaydının mevcut olduğu ve kurum tarafından sigortalılık olarak kabul edilmiş olan 01.05.1989-30.10.1996 dönemi için değerlendirilmiş bulunduğundan söz konusu ödemelerin kurumun da kabulünde olan mevcut sigortalılık süresini değiştirmeyecektir, denildikten sonra, bu çevrede davacının 30.06.2012 tahsis tarihi itibariyle, 17 Yıl, 02 Ay, 13 Gün=6193 “Bağ-Kur Hizmeti” bulunduğu, o tarihte ödenmiş olan ‘”Askerlik Borçlanması” hizmeti ile birlikte (6193+600=) 6793 sigortalı hizmeti olacağı, Yargıtayca da değerlendirilmiş bulunmakla birlikte; “Bozma İlamı” gereği olarak, o doğrultuda yapılan araştırma sonucunda, Yargıtay kararında, 2006 Yılı içerisinde ve öncesinde yapılan ve sigortalılık hesabında değerlendirilmemiş bulunan prim ödemelerinin alındığı süreler itibariyle, bu dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılığına karar verilmesi gerektiği belirtilmekte olması gözetilerek, anılan sigortalılık iptaline konu dönemde, davacıdan yersiz olarak tahsil edilen, 2006 Yılı içerisinde ve öncesinde yapılan ve sigortalılık hesabında değerlendirilmemiş bulunan 3.581,61 TL fazla ödemenin, her bir prim ödeme tarihinden ileri doğru, o günün prim rayici esas alınarak yapılacak hesaplama ile isteğe bağlı sigortalılık olarak karşıladığı süre mahkemece Kurum’dan sorulmuş olup, kurumun yazı cevabı ve ekindeki belgeler itibariyle, davacının 23.02.2016 tarihli 1479 sigortalı bilgileri hesap özetinde; 29.02.2016 itibariyle prim aslı ve gecikme zammı borcu bulunmadığı, 297,71 TL fazla ödemesi olduğu, Askerlik Borçlanması borcunu bitirmiş ve terk etmiş sigortalı konumunda olduğu, 12.02.1987-31.07.2013 tarihleri arasında fasılalı olarak 5510/4/1-a SSK kapsamı ve 4/l-c kamu görevi hariç toplam 18 Yıl, 03 Ay, 13 Gün=7183 gün sigortalı hizmetinin kayıtlarda yer aldığının görüldüğü, söz konusu fazla ödemelerin ise, davacının sigortalılık hesabında 01.01.2013-31.07.2013 tarihleri arasındaki devre itibariyle yersiz alman primlere karşılık gelen 210 Gün “İsteğe Bağlı Sigortalılık” olarak değerlendirildiği, bu cümleden olarak davacının, isteğe bağlı sigortalılık durumu da hesaba dahil edilerek, 12.02.1987- 31.07.2013 tarihleri arasında, fasılalı olarak 6583 gün sigortalı hizmetinin bulunduğu, bu süreye askerlik borçlanma süresi dahil edildiğinde 7183 gün hizmeti olacağı, Yargıtay bozma ilamında da belirtilmek suretiyle kesinleşmiş durumlar itibariyle, davacının, 30.06.2012 tahsis tarihi itibariyle, 17 Yıl, 02 Ay, 13 Gün = 6193 Bağ-Kur hizmeti bulunduğu, o tarihte ödenmiş olan “Askerlik Borçlanması” hizmeti ile birlikte (6193+600=) 6793 sigortalı hizmeti olacağı, bozma ilamı gereği olarak, o doğrultuda yapılan araştırma sonucunda, kurum tarafından yazı içeriğindeki belgelere göre, belirtilen 210 gün isteğe bağlı süreler, davacının sigortalılık hesabına dahil edildiğinde bile tahsis talep tarihi itibariyle, tespiti istenen 9000 gün hizmetin gerçekleşmemiş olduğu değerlendirilmekle, davanın kısmen kabulü ile; davacının 30.06.2012 tahsis tarihi itibariyle 6193 gün Bağ-Kur hizmeti, 600 gün askerlik borçlanması ve 210 gün isteğe bağlı sigortalılık süresinin bulunduğunun tespiti ile davacının 1479 Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesine, karar verilmiştir.

C. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunması üzerine Dairemizin 25.10.2018 günlü ve 2017/2103 – 2018/8528
E.K. sayılı ilamı ile; …1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde; “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, Kurumun kabulü dışında davacının kuruma yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık sürelerini de gösterir şekilde infaza uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.

2- Davacıya ait Bağ-Kur hesap dökümlerinin incelenmesinde ise 1992 yılında 4 adet prim ödemesi yaptığı ve 1992 yılındaki aftan yararlandığı görülmüştür. Davacı, 1992 affından yararlanarak 12.02.1987 tarihinden af tarihine kadar primleri ödemiş ise tahsil edilen primler davalı Kurum tarafından uzun süre kullanılmış olacağından Kurumun bu süreyi iptal etmesi Medeni Kanun’un 2 nci maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu süreyi de sigortalılık süresi olarak kabul etmek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu nedenle, uyuşmazlık konusu 12.02.1987 tarihinden af tarihine kadar primlerin 1992 affı ile tahsil edilip edilmediği araştırılarak, tahsil edildiğinin tesbit edilmesi halinde davacının primleri tahsil edilen ve Kurum tarafından uzun süre kullanılan uyuşmazlık konusu olan kurumca kabul edilmeyen 17.02.1987 – 01.05.1989 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun’a tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmelidir.

3-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.10.2001 gün ve 2001/671 – 685 sayılı Kararında da açıkça belirtildiği gibi icraen primleri tahsil edilen dönemde davacının Bağ-Kur sigortalılığının geçerliliği kabul edilmelidir. Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve 1997/10-578 – 758, 03.12.2008 gün ve 2008/1-732-736, 23.05.2001 gün ve 2001/21 – 420-430, 11.11.2009 gün ve 2009/10-412-510 sayılı Kararlarında da da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler Kurumca tahsil edilip uzun süre kullanılmış ise, bu halde davalı Kurum’un yapmış olduğu iptal işleminde iyiniyetli olduğu kabul edilemez.

Bu bağlamda, önceki bozma ilamıda gözetilerek, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.000,00 TL prim ödemesi göründüğünden, öncelikle, icra takibinin hangi süre için yapıldığı araştırılmalı, sonucuna göre, 19.10.1998’den önceki süre hakkında değerlendirme yapılarak kabul edilen sigortalık dönemlerini gösterir şekilde infaza elverişli karar verilmelidir, şeklindeki gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2020 tarihli ve 2019/102-2020/355 E.K. sayılı kararı ile; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 11.09.1990 tarihli Bağ-Kur giriş bildirgesine göre vergi kaydına istinaden 01.03.1989 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, 30.06.2012 tarihi itibariyle çekilen 05.06.2012 tarihli hesap özetinde davacının 01.03.1989-30.06.2012 tarihleri arasında 23 yıl 04 ay sigortalılık süresi ve 310,28 TL cari ay prim borcunun bulunduğu, 1992 affından yararlandığının belirtildiği, davacının 310,28 TL cari ay prim borcunu da 29.06.2012 tarihinde ödediği, ancak davacının 30.06.2012 tarihli ve 11.996.864 varide sayılı dilekçesi ile yaşlılık aylığı talebinde bulunması üzerine vergi kaydı, davalı kurum tarafından meslek odası kaydı ve esnaf sicil kaydı araştırıldığı, kuruma intikal eden kayıtlara göre; davacının 18.06.2003 tarihinde başlayan ve devam eden meslek odası kaydı ve esnaf sicil kaydı, … Mal Müdürlüğünde 12.02.1987-17.02.1987 ve 01.05.1989-30.10.1996 tarihleri arasında, Beydağı Vergi Dairesinden 22.10.2002 tarihinde başlayan ve devam eden vergi kaydı bulunduğunun tespit edilmesi üzerine söz konusu kayıtlara göre 19.07.2012 tarihli sigortalılık döküm föyü ile davacının sigortalılık süresinin 12.02.1987-17.02.1987, 01.05.1989- 30.10.1996 ve 22.10.2002- devam şeklinde belirlendiği, nitekim 31.07.2012 tarihi itibariyle çekilen 25.07.2012 tarihli hesap özetinde davacının 12.02.1987-17.02.1987,01. 05.1989-30.10.1996 ve 22.13.2002-31.07.2012 tarihleri arasında 17 yıl 03 ay 13 gün (6313 gün) sigortalılık süresi, 600 gün askerlik borçlanması ve 3.581,61 TL fazla ödemesi bulunduğunun, 1992 affından yararlandığının belirtildiği, buna göre davacının 31.07.2012 tarihinde sonradan tespit edilen 12.02.1987-17.02.1987 tarihleri arasındaki sigortalılık süresine ilişkin prim borçlarının 1992 affından yararlanarak ödenmediğinin açık olduğu, öte yandan … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 04.11.2015 tarihli ve 15419161 varide yazısı ile kayıtların tetkikinde davacının ödemiş olduğu 23.350.000 TL’nin 01.05.1980-20.10.1996 dönemi için uygulandığının tespit edildiğinin bildirildiği, her ne kadar davacının vergi kaydı, meslek odası kaydı ve esnaf sicil kaydı bulunmayan 01.03.1989-30.04.1989 ve 31.10.1996-22.10.2002 tarihleri arasında Bağ-Kur zorunlu sigortalısı sayılmaması mümkün değil ise de; davalı Kurumun hiçbir araştırma yapmaksızın davacıyı 01.03.1989 tarihinde Bağ-Kur tarım sigortalısı olarak tescil ettiği, söz konusu sürelerde Bağ-Kur sigortalısı saydığı, davacının da söz konusu sürelere ilişkin prim borçlarını 1992 affından yararlanarak ve 2006 yılından itibaren yaptığı prim ödemeleri ile davalı Kuruma ödediği, davalı Kurum tarafından da herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin tahsil edildiği, tahsil ettiği primleri uzun bir süre (yaklaşık 6 yıl) kullandığı, davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten ve tahsil ettiği primleri yıllarca kullandıktan sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini iptal etmesinin Medeni Kanun’un 2 nci maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanun’un 2 nci maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primleri tahsil edilen 01.03.1989-30.04.1989 ve 31.10.1996-22.10.2002 tarihleri arasındaki sürelerde davacının isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı sayılmasının gerektiği, buna göre davacının 01.05.1989-30.10.1996 ve 22.10.2002-30.06.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında zorunlu sigortalı, 01.03.1989-30.04.1989 ve 31.10.1996-22.10.2002 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiğinden, davanın kabulü ile; davacının 01.05.1989-30.10.1996 ve 22.10.2002-30.06.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında zorunlu sigortalı, 01.03.1989-30.04.1989 ve 31.10.1996-22.10.2002 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında isteğe bağlı sigortalı olduğu, 600 gün askerlik borçlanması ile birlikte toplam 9000 gün prim ödemesi bulunduğunun tespitine, karar verilmiştir.

E. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili tarafından temyiz isteminde bulunması üzerine Dairemizin 10.03.2022 günlü ve 2021/2461 – 2022/3444
E.K. sayılı ilamı ile; … Dosya kapsamından, Bağ-Kur hesap dökümlerinin incelenmesinden, davacının kurumca ilk tescilin yapıldığı 01.03.1989 tarihinden sonra ilk defa 1992 yılında 4 adet prim ödemesi yaptığı ve 1992 yılındaki aftan yararlandığı, daha sonraki prim ödemesinin icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.000,00 TL prim ödemesi ve 30.06.2006 tarihinden itibaren düzenli prim ödemelerinin bulunduğu, 1992 af kapsamında yapılan prim ödemelerinin 1.3.1989 – 31.12.1991 tarihleri arasını, 19.10.1998 tarihinde yapılan icra ödemenin 01.01.1992 – 31.10.1993 tarihleri arasını karşıladığı anlaşılmakta olup mahkemece, kurumun kabulünde olmayan 01.03.1989 – 30.04.1989 tarihleri arası dönemin kabulünün isabetli olduğu, ancak, davacının 2006 ve devamı yıllarda yapılan bu primlerin Kurum tarafından uzun süre kullanıldığından bahsedilemeyeceğinden, anılan ödemeler nedeniyle Medeni Kanunun 2 nci maddesinden hareketle sigortalılık verilmesinin mümkün bulunmadığı, bu bağlamda mahkemece, aksi gerekçelerle 31.10.1996-22.10.2002 dönemi yönünden kabul kararı verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek, eksik inceleme ve araştırma ile verilen hüküm bozulmuştur.

F. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/179-2022/384 E.K. sayılı kararı ile; Dairemiz bozma ilamında açıklandığı şekilde, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının 01.05.1989-30.10.1996 tarihleri arasında 2699 gün ve 22.10.2002-30.06.2012 tarihleri arasında 3489 gün 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında zorunlu sigortalı, 01.03.1989-30.04.1989 tarihleri arasında 60 gün 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında isteğe bağlı sigortalı olduğu, 600 gün askerlik borçlanması ile birlikte toplam 6848 gün prim ödemesi bulunduğunun tespitine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili, yerel mahkemece dava dosyasının aktüerya hesap bilirkişisine gönderilmemesi nedeniyle, davacının prim gününün güncel olarak ortaya çıkacağını, davalı Kurumun davacıdan tahsil ettiği primleri uzun bir süre kullandığı, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten ve tahsil ettiği primleri yıllarca kullandıktan sonra yaşlılık aylığı bağlanması istemine gelince yapılan araştırmaya dayanarak davacının sigortalılığın iptal edilmesinin ağır yükünün davacıya yüklenemeceğini belirterek, usul ve yasaya aykırı verilen kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı SGK vekili, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7 nci maddesi uyarınca 3165 sayılı Kanun’la değişik 1479 sayılı Kanun’un 24 ve 25 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgilisine yükletilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.