Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1334 E. 2023/1808 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1334
KARAR NO : 2023/1808
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/870 E., 2021/1217 K.
DAVALILAR : 1-…
2-…
vekilli Avukat …
DAVA TARİHİ : 01.10.2014
HÜKÜM/KARAR :Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Siirt 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2014/987 E., 2021/19 K.

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin … SGK sicil nosu ile SGK’ lı olup halen çalışmasının devam ettiğini, çalışması devam etmekteyken Siirt ilinde bazı işyerlerinde yapılan incelemeler ile fiili be gerçek olmayan çalışmalar nedeniyle SGK Denetmeni tarafından raporlar tanzim edildiğini ve bu raporlara istinaden müvekkilinin bir kısım hizmet sürelerinin iptal edildiğini, … Siirt Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 17.09.2014 tarih ve 44892010/8550102/4594839 sayılı yazıları ile bu durum müvekkile yeni tebliğ edilmiştir, müvekkilinin davalı … Tekstil Turz. Taş. Telek. Gıda Otom. Kuym. San. Tic. Ltd. Şti. (… iş yeri sicil no) adlı iş yerindeki 04.01.2012 – 31.12.2013 tarihleri arasındaki 358 günlük çalışmasının iptal edildiğini, müvekkilinin fiilen çalışmasına rağmen varsayıma dayalı gerçeklerle müvekkilin hizmetlerinin iptal edildiği ve bunun sonucu olarak da müvekkilin hizmet süresi bu iptalden sonra müvekkile 11.826,30 TL borç tahakkukunun yapıldığını, müvekkilinin davalı işyerinde fiilen çalışmış olduğunu ve bu çalışması nedeniyle maaş aldığını, yine kendisinden gerekli SGK primlerinin kesildiğini, fiilen çalışma sonucu primleri SGK’ ya yatırılan çalışma süresinin iptali açıkça haksızlık ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davacı müvekkilinin davalı … Tekstil Turz. Taş. Telek. Gıda Otom. Kuym. San. Tic. Ltd. Şti (… iş yeri sicil no) adlı iş yerindeki 04.01.2012- 31.12.2013 tarihleri arasındaki 358 günlük çalışmasının fiili ve gerçek olduğunu ve SGK’ nın hizmet işleminin iptali işleminin iptali ile bu hizmetin tespitine, müvekkili adına çıkartılan 11.826,30 TL borç tahakkuk işleminin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II.CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı taraf davacı tarafından açılan dava hukuki dayanaktan yoksun olup kabul edilebilirliğinin olmadığını, 11.09.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 64 üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanun’un 7 inci maddesine eklenen fıkra ile “Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir.” hükmü getirildiğini, bu sebeple müvekkil kurumun davada hasım olarak gösterilmesi anılan kanun maddesine aykırı olduğundan öncelikle davanın müvekkil kurum bakımından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının sigortasız olarak çalıştığını bildiği halde çalışmaya devam etmesi, bu dönem içinde sigorta primi yatırılması için işverene hiç başvuruda bulunmaması ve 506 sayılı Kanun’un Ek 40 ıncı maddesinde “Bu kanunun 2 inci maddesine göre sigortalı sayılanlar çalışmaya başladıklarını, işe başladıkları tarihten itibaren 30 gün içinde kuruma bildirirler.” hükme rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu’na bu yönde bir talebinin bulunmaması hususları göz önüne alındığında talebin, Medeni Kanunun “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz olduğunu, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” maddesinde ifadesini bulan iyi niyet kurallarına aykırı olduğu çok açık olduğunu, davacının sigortasız olarak çalıştığı dönemde sağlık yardımlarından hangi güvence ile faydalandığının incelenmesi gerektiğini, eğer davacı Yeşil Kartlı olarak sağlık yardımlarından faydalanıyorsa primlerinin yatırılmadığının farkındadır ve durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermediği için de hukuki koruma istemi mahkemece kabul edilmemeli olduğunu, hizmet akdi Borçlar Kanunu’nda “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” olarak tanımlanmış ancak bu hükümde bağımlılık unsuru eksik kalmış olduğunu, İş Kanun’unun 8 inci maddesi iş sözleşmesini “Bir tarafın bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme”olarak tanımlamış olduğunu, böylece Hizmet Sözleşmesinin “İş” ,“Ücret” ve “Bağımlılık” olmak üzere üç unsurdan meydana geldiğinin açık olduğunu, fiili veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez olduğunu, çalışmayı ortaya koyan belgeler ise, işe giriş bildirgesi ile birlikte 79 uncu maddede öngörülen ve sigortalının çalışma gün ve sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte gösteren aylık sigorta bildirgeleriyle Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 17 inci maddesinde belirtilen prim bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu kanıtlar olduğunu, sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı Yargıtayın 79/10 uncu maddeye dayalı sigortalılığın tespit davaları yönünden kabul ettiği ilkelere uygun biçimde belirlenmesi gerektiğini, zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılık tespit davasını içerdiğini, aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum oluşturduğunu, davalı müvekkil kurum tarafından davacıya bağlanan emeklilik maaşı sonrasında davacının diğer davalı … Tekstil işyerinde fiilen çalışmadığının tespiti üzerinde söz konusu emeklilik maaşı iptal edilmiş olduğunu, iptale dayanak da müvekkil kurum denetmenleri tarafından tanzim edilen raporlar olduğunu, müvekkil kurum denetmenleri tarafından diğer davalı … Tekstil yapılan denetimde davacının da içinde olduğu şahısların müvekkil kuruma bildirildiği ancak fiilen çalışmadıkları tespit edilmiş olduğunu, arz ve izah edilen ve sayın mahkemece resen nazara alınacak nedenler doğrultusunda davacı tarafından açılan davanın hukuki dayanağının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Yapılan yargılama sonucunda; tespit edilen tanıklardan …; davacı ile beraber çalıştığını beyan ettiği, ancak net bir tarih vermediği, tanık Ahmet ve Kemal; davacının, 2012’de çalıştığını gördüğünü beyan ettikleri, tanık …,…,… ‘in davacıyı tanımadıklarını beyan ettikleri, tanık … tanık …,…’in davalıya karşı açmış olduğu davaların bulunduğu, her ne kadar davacı tanıklarından …,…, davacının davalı iş yerinde çalıştığını beyan etmiş iseler de; resmi kurum kaydı niteliğindeki sosyal güvenlik kurumu kayıtlarının aksini ispat edecek başkaca bir delil bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

B.İstinaf Sebepleri:
1.Davacı Vekilinin İstinaf Sebepleri
Davacının davalı yanındaki çalışmasının tanık beyanları ile ortaya konulduğunu, müvekkili hakkında açılan ceza davasında da beraat ettiğini, Kurum tarafından yapılan denetimlere göre davalı işyerine ait üç farklı işyerinde yıllarca kimsenin çalışmadığı tespit edilmiş olup, bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, öte yandan davalı Kurum feri müdahil olup, lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar ile temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının davalıya ait iş yerinde 04.01.2012 – 31.12.2013 tarihleri arasındaki 358 günlük çalışmasının ve sigortalılığının tespiti ile davacı adına çıkartılan 11.826,30 TL borç tahakkuk işleminin iptali istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 7 inci maddesinin 1 inci fıkrası

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Üye …’ın muhalefetine karşı, Başkan … ile Üyeler …, … ve …’ün oyları ve oy çokluğuyla,

01.03.2023 tarihinde karar verildi.

(M)

KARŞI OY GEREKÇESİ

1. Somut uyuşmazlıkta, davacı kurumca asıl davada davalı sigortalıya fiili çalışmaya dayanmaması nedeni ile 04.01.2012 – 31.12.2013 tarihleri arasında bildirilen hizmetlerin ve karşılığı primlerin iptaline karar verildiği, bu dönemde yapılan tedavilerinde yersiz ödeme niteliğinde kaldığı belirtilerek yersiz sağlık giderlerinden faydalanılan dönemlere karşılık borç tahakkuk ettirilmiştir.
2. Dairemizin 2021/7554 E., 2021/12160 K., sayılı kararın karşı oy gerekçelerinde belirtildiği üzere, tedavi giderleri istenemez. Zira;

19.01.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Kanun’un 12 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 45 inci maddede, “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31.01.2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün gerekçesinde ise, 5510 sayılı Kanuna göre, vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemlerin 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla tamamlanması nedeni ile bu tarihe kadar yaşanan geçiş sürecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, Kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.

3. 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderlerinden dolayı 5510 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67 inci madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu göz önüne alındığında, belirtilen giderler genel sağlık sigortalısı sayılan sigortalıdan talep edilemeyecektir.

4. Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, onanması görüşüne katılınmamıştır.