Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1235 E. 2023/2316 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1235
KARAR NO : 2023/2316
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/28 E., 2022/206 K.
DAVALILAR :1-… vekili Avukat … 2- … vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 17.12.2010
KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen hizmet ve prime esas kazancın tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde; davalılardan …’a ait avukatlık bürosunda 2008/11-2009/1 döneminde 1.500,00 TL, 2009/2-3 döneminde 1.600,00 TL, 2009/4-7 döneminde 1.750,00 TL, 2010/3-5 döneminde 1.750,00 TL, 2010/6-10 döneminde 1.900,00 TL ücret aldığını iddia ile işe giriş tarihinden itibaren sigortasız geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir iş ilişkisinin bulunmadığını, davacının davalının bürosunu kullanarak kendi işlerini takip ettiğini ve bu arada davalının da kendisine ait dosyalarda işlem yapabilmesi için davacıya tevkil yetkisi vermiş olup taraflar arasında vekalet ilişkisi bulunduğunu, davacının askerlik sonrası bir başka işyerinde çalışmış olduğunu beyan ederek davanın yetkili Beyoğlu İş Mahkemesine gönderilmesine, haksız açılan davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı Kurumda … sicil no ile işlem gören ve 01.03.2010 tarihinde kapsama alınan diğer davalıya ait iş yerinde bir çalışması bulunmadığından, söz konusu iş yerinin kapsamda olmadığı sürelerde ve tespiti talep edilen dönemde faal olup olmadığının vergi dairesinden sorularak araştırılmasının gerektiğini, kontrol memuru tarafından yapılan denetim sonucu düzenlenen 09.11.2010 günlü raporda, davacının denetim sırasında iş yerinde olduğu belirlenerek işyerinin 01.03.2010 tarihi itibariyle tesciline karar verilmiş olduğunu, çalışma konusu işin niteliği, devamlılık gösterip göstermediği dikkate alınarak ücret iddiasının titizlikle araştırılması gerektiğini, Kurumun resmi kayıtları incelenerek sadece tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm kurulmaması ve Kurumun yazılı kayıtları ile çelişen tanık beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.05.2013 tarihli ve 2010/1243 Esas ve 2013/456 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile davacının;
11.11.2008-31.01.2009 arası 80 gün aylık 1.500,00 TL net ücretle,
01.02.2009-31.03.2009 arası 60 gün aylık 1.600,00 TL net ücretle,
01.04.2009-31.07.2009 arası 120 gün aylık 1.750,00 TL net ücretle,

Davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığının tespitine,

Davacının fazla talebinin reddine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin (kapatılan) 30.10.2014 tarih ve 2014/15612 Esas 2014/21844 Karar sayılı bozma ilamı ile ” hizmet tespiti istemi yönünden ; davacının askerlik yaptığı tarihleri net şekilde belirlenmesinin gerektiği, davacının kendi adına çalışmasının bulunup bulunmadığını belirlenmesi açısından vergi kayıtlarının ve baro ruhsatınının araştırılmasının gerektiği” belirtilmek suretiyle, “ücret tespiti istemi yönünden ise, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan davacının sicil dosyası ile işyerine ilişkin dönem bordrolarının getirtilmesinin, yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile işyerinin kapsam ve kapasitesinin belirlenmesinin, gerektiğinde işverenin bordrolarında kayıtlı diğer işçilerin beyanına başvurulmasının gerektiği, işverenin yaptığı bildirimler ile çalışan işçilerin nitelikleri karşılaştırılarak işverenin çalıştırdığı işçilerin kıdem ve pozisyonuna göre gerçek ücreti üzerinden bildirilip bildirilmediğinin üzerinde durulmasının gerektiği, davacının nitelikli bir işte çalıştırılıp çalıştırılmadığının belirlenmesi, bildirilen ücretle çalışmasının olağan olmadığı belirlenmesi halinde, işverenin aynı pozisyondaki işçilere ödediği ücretlerin gerçeğe uygun olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, bu bildirimlerin gerçeğe uygun olduğunun belirlenmesi halinde, bu ücretlerin esas alınması, aksi takdirde benzer işi yapan işyerlerinden, gerektiğinde ilgili meslek odasından ve Türkiye İstatistik Enstitüsü’nden emsal ücret araştırması yapılmasının gerektiği” belirtilmek suretiyle Mahkemece kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B- Mahkeme Direnme Kararı
Mahkemenin 18.06.2015 tarih ve 2015/91 Esas ve 2015/360 Karar sayılı hükmü ile önceki kararında direnilmesine, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1-Yargıtay 21.Hukuk Dairesi (kapatılan) tarafından yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.11.2018 tarihli ve 2015/21-3502 E. ve 2018/1791 K. sayılı ilamı ile mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni delillere dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu belirtilerek davalılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

C-Bozma Kararı
Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin (kapatılan) 11.11.2019 tarih ve 2019/436 Esas 2019/6774 Karar sayılı ilamı ile Daireninin 30.10.2014 tarihli be 2014/15612 E. ve 2014/21844 K.sayılı ilamında belirtilen bozma gerekleri yerine getirilmeden, davacının ihtilaf konusu dönemde çalışmalarının davalı işverene ait Sirkeci/ … adresinde geçtiği anlaşılması karşısında belirtilen adresteki davalı işyerine ilişkin araştırma yapılmadan, davacının kendi adına çalışmasının bulunup bulunmadığını belirlemek açısından davacıya ait vergi kayıtları ile baro ruhsatı araştırılmadan, ücret araştırması yapılmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu belirtilmek suretiyle Mahkemece kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu özetle davanın kısmen kabulüne, davacının davalı …’a ait tescili bulunmayan avukatlık bürosu işyerinde;
11.11.2008 – 31.01.2009 tarihleri arasında 80 gün aylık brüt 2.093,51 TL ücretle,
01.02.2009 -31.03.2009 tarihleri arasında 60 gün aylık brüt 2.233,08 TL ücretle,
01.04.2009 – 30.04.2009 tarihleri arasında 30 gün aylık brüt 2.442,43 TL ücretle,
01.05.2009 – 31.05.2009 tarihleri arasında 30 gün aylık brüt 2.518,68 TL ücretle,
01.06.2009 – 31.07.2009 tarihleri arasında 60 gün aylık brüt 2.596,44 TL ücretle çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin tespit talebinin reddine, şeklinde karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin gerektiğini, Mahkemece sadece dinlenen tanıkların beyanları üzerinden hükmün kurulduğunu, dosya içerisinde dinlenen tanıkların hiçbirinin Yargıtay içtihatlarında belirtilen tanıklık sıfatına haiz olmadığını, bu beyanlara itibar edilemeyceğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece cevap dilekçeleri ve yargılama esnasındaki beyanlarının dikkate alınmadığını, Kurumlardan gelen cevapların yeterince incelenmediğini, davacının ücretine ilişkin emsal ücret araştırması yapılmadığını, gerekçeli kararın yeterli ve istenilen nitelikte tanık ve yazılı belge deliline dayandırılmadığını, davacının “topluluk sigortası”ndan kendi isteği ile “isteğe bağlı” sigortaya geçmesinin değerlendirilmediğini, davacının davalıya bağımlı olarak çalışan bir avukat olmadığını, kendine ait dosyalarının bulunduğunu, ücret aldığına dair Yargıtay’ın aramış olduğu nitelikte bir delilin de dosyada mevcut olmadığını, bu nedenle davacı ile davalı arasında iş akdinin mevcut olmadığını, ücret tespitine ilişkin olarak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre emsal ücret araştırmasının yapılması gerekir iken bu yönde bir araştırmanın yapılmadığını, doğrudan TÜİK verilerine atıf yapılmak suretiyle hükmün kurulduğunu, hak düşürücü süreye yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 5510 sayılı Kanun’un 80. ve 86/9 uncu maddeleri,

3. 6100 sayılı Kanunu’nun 31 inci ve 119/1-e maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 …, 1974, sayfa 395 vd.)

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

2. İnceleme konusu dava dosyasında, Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma ilamında “davacıya ihtilaflı dönemde çalışmalarının işverene ait hangi işyeri ya da işyerlerinde geçtiğini açıklatmak, davalının Sirkeci adresindeki işyerine ilişkin dönem bordrolarını getirtmek, bu bordrolarda ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, kolluk ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek beyanlarına başvurmak” gerektiği hususları açıkça belirtilmiş ise de Mahkemece yapılan yargılama esnasında müzekkerelere olumsuz cevaplar verildiği, komşu işyeri tanıklarının tespit edilemediği gerekçesiyle bozma ilamı öncesi dinlenilen tanık beyanları da dikkate alınarak yazılı şekilde sonuca gidilmiştir.

3. Somut olayda, davacının uyuşmazlık konusu olan 11.11.2008-31.07.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine dair kurulan hükmün yetersiz tanık beyanları esas alınarak oluşturulması hatalı olmuştur.

4. Mahkemece yapılması gereken iş, davacıya iddiasına konu avukatlık bürosunda geçen çalışmalarını bilebilecek nitelikteki komşu işyeri ve konut sahipleri ayrıntılı olarak açıklatılmalı, uyuşmazlık konusu olan dönemde, davacının bozma ilamı sonrası açıklama dilekçesinde yer alan beyanı doğrultusunda … adresi ile … adresindeki davalı işyerine komşu işyeri çalışanları ile konut sahipleri ilgili nüfus müdürlüğü, vergi dairesi, sosyal güvenlik kurumu, muhtarlık marifetiyle tespit edilmeli, davacının bildireceği şahıslar ile re’sen tespit edilebilecek şahısların çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde, duruşmalarda yöntemince tanık olarak beyanlarına başvurulmalı, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirmek suretiyle varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.

O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.