Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/1017 E. 2023/4267 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1017
KARAR NO : 2023/4267
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2242 E., 2022/2880 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/351 E., 2022/166 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ve fer’i müdahil SGK vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer’i müdahil SGK vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 2009 yılının Ağustos ayında çalışmaya başladığını, müvekkilinin söz konusu çalışması sebebiyle sigorta bildirimlerinin yapılmadığını, uzun zamandan beri çalışmalarına fedakarca düzenli olarak devam etmesine rağmen fazla mesai alacaklarını ısrarla istemesi üzerine davalı tarafından “Hakkını alabiliyorsan al.” denilerek tehdit edildiğini, buna rağmen davalıya aracılarla haber gönderen ve yasal hakkını talep eden müvekkiline davalı tarafından “Benim yanımda hiç çalışman yok.” şeklinde cevap verildiğini, SGK’nın da buna ilişkin kontrollerini yapmaması sebebiyle dava açma zorunluluğunun doğduğunu, müvekkilinin, davalıya ait işyerinde çalışmış olduğu esnada davalıya ait araç ile kaza yaptığını ve müvekkilinin hakkında trafik para cezası düzenlendiğini, ayrıca davalı tarafından alınan Denizli Merkez Bankasının tesisat yenileme işlerinin yapılması sırasında taraflar gece çalışmak zorunda kaldığı için burada kamera kayıtları olduğu gibi organize sanayide yapılan işlerin görüntülerinin de mevcut olduğunu beyanla; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 2009 yılı Ağustos ayından itibaren çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Dava dilekçesinde, davacının tespiti talep edilen sigortalılık hizmetlerinin başlangıç tarihinin belirtilmesi ile yetinildiği, hizmetlerin sona erme tarihinin belirtilmediği, bu sebeple davacının tespiti talep edilen sigortalılık hizmetlerinin geçtiği iddia edilen tarih aralığının tespitine olanak bulunmadığı, buna göre dava dilekçesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava dilekçesinde bulunması gereken hususları düzenleyen 119 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ) bendinde öngörülen “Açık bir şekilde talep sonucu.” hususunun eksik olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olmakla birlikte, davacı vekili, duruşmanın 15.03.2016 tarihli celsesinde yapılan ön inceleme duruşmasında, müvekkilinin 2009 yılının Ağustos ayından 18.09.2015 tarihine kadar davalıya ait işyerinde geçen çalışmaları sebebiyle sigortalılık hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin ve iddialarının mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, davanın niteliği gereği re’sen araştırma ilkesi uyarınca da araştırılacağı üzere davacı tarafın beyan ve iddia ettiği hususların ve taleplerin gerçeğe aykırı olup müvekkili ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığını, maliye ve sigorta kayıtlarının celbi ile de görüleceği üzere müvekkilinin, davacının iddia ettiği hizmet başlangıç tarihinde kendine ait işyeri sahibi dahi olmadığını, hal böyle iken hizmet başlangıç tarihi konusunda dahi gerçeğe aykırı beyanda bulunabilen davacının iyiniyetli olmadığının açık olduğunu, müvekkilinin piyasada elektrik ve su işleri yapan bir kişi olup yanında işçi çalıştırmaktan öte aldığı işleri götürü usulle üstlenerek davacı gibi dışarıda iş yapan kişilere verdiğini, yani davacının müvekkilinin yanında çalışırken iş yaptığı beyan ve iddiasının gerçeğe aykırı olup müvekkilinin üstlendiği işlerin ya tamamını ya da bir kısmını davacıya vermesinden öte aralarında ticari ve hukuki bir ilişkinin olmadığını, müvekkilinin emir ve talimatında çalışmayan, müvekkilinin emir ve talimatı ile hareket etmeyen, dışarıda da iş alarak kendi adına iş yapan davacının sigorta kayıtları da incelendiğinde görüleceği üzere davacının beyan ve iddia ettiği süreçte değişik işyerlerinde çalışmalar yapmış ve sigortalı çalışmış olduğu kanaatinde olduklarını, yargılama sırasında ortaya konulacak delil ve beyanlar ile açıklığa kavuşacağı üzere müvekkili ile aralarında işçi-işveren ilişkisi doğmamış olan davacının bu taleplerinin ve beyanlarının kabul edilemez, hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla; davanın reddini talep etmiştir.

2.Feri müdahil SGK vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7 inci maddesine eklenen hüküm uyarınca bu davada davalı sıfatıyla yer almalarının mümkün olmadığını, öncelikle davanın husumet yönünden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise davaya feri müdahil olarak devam etme kararı verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde davacının hangi tarihler arasında çalışması olduğunun ve hangi tarih aralığındaki hizmetlerinin tespitini talep ettiğinin yazılmadığını, talebin açık olmadığını, öncelikle, bu usuli eksikliğin giderilmesini ve davacının talep sonucunun açıklattırılmasını talep ettiklerini, davacının iyiniyetli olmadığını, davacının 2009 yılı Ağustos ayından beri davalı işyerinde çalıştığını ancak sigortasının yapılmadığını ifade etmiş olduğunu, davacının 6 yıllık bir süre işyerinde gerçekten çalışmış ise sigortasız çalıştırılmaya göz yummuş olduğunu, mevzuat uyarınca davacının da Kuruma bildirim yapma zorunluluğunun bulunmakta olduğunu, davacının eğer çalışmış ve bu duruma göz yummuşsa iyiniyetli olmadığını, işten ayrıldıktan sonra dava açarak hakkının kötüye kullandığını, zira 6 yılı aşkın bir süre davacının sigortasız çalıştığını bilmemesinin mümkün olmadığını, kaldı ki dava dilekçesinden de sigortasının yapılmadığını bildiğinin ortada olduğunu, diğer yandan çalışmanın, kesintisiz, süresiz ve aylık ücret karşılığı da olmayabileceğini, zira talep edilen çalışmanın Borçlar Kanunu uyarınca hizmet akdi şeklinde olmasının zorunlu olduğunu, hizmet akdinin unsurlarını taşıması gerektiğini, davacının taşeron olarak veya dönem dönem çalışma yapmış olmasının da mümkün olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinden, davacının işinin ne işyerinde olduğunun ve davacının ne işleri yaptığının anlaşılamadığını, davacının davalı işverenlikte sigortasız çalışmış olduğu yönündeki iddiasını da kabul etmediklerini, bir kişinin bunca zaman çalıştığı halde işe giriş bildirgesinin bile verilmemiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesine karşın yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranması, bildirgenin hangi tarihte Kuruma intikal ettiğinin, intikal ediş tarihine göre beş yıllık hak düşürücü sürenin geçirilip geçirilmediğinin, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, yaptırılacak grofolojik inceleme sonucuna göre bildirgedeki imza ve varsa fotoğrafın davacıya ait olup olmadığının, bildirge Kuruma teslim edildiğinde davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunun ve bu numaranın sigortalının daha sonraki yıllarda gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, bulunabildiği takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler yöntemince saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulması, çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde yöntemince araştırılarak elde edilecek bilgi ve belgelerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini, sadece taraflı, davacıyı koruyan tanık beyanlarına dayalı olarak bu hizmet tespiti davasının kabulünün mümkün olmadığını beyanla; davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile davacının 01.08.2009 – 10.10.2009, 29.04.2010 – 05.06.2011, 08.11.2011 – 19.01.2012, 18.06.2012 – 21.01.2013, 28.04.2013 – 30.09.2013, 01.11.2013 – 26.01.2014, 14.02.2014 – 14.04.2014, 01.09.2014 – 08.10.2014, 01.11.2014 – 31.03.2015 ve 22.07.2015 – 18.09.2015 tarihleri arasında davalının yanında hizmet akdine tabi olarak 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi gereğince zorunluk sigortalılık kapsamında çalıştığının tespitine, belirtilen sürelerin dışında kalan fazlaya ilişkin süreler yönünden davacının sigortalılık hizmetlerinin tespiti talebinin reddine,” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil SGK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, davalının işyerinin varlığına karine oluşturabilecek nitelikte resmi bir kayda rastlanmadığını, müvekkili ile davacı arasında müvekkilinin üslendiği iş ve işlerin ya tamamını ya da bir kısmını davacıya vermesinden öte aralarında iddia konusu ticari ve hukuki bir ilişki doğmadığını, müvekkilinin emir ve talimatında çalışmayan, emir ve talimatı ile hareket etmeyen, dışarıdan da iş alarak kendi ad ve namına iş yapan davacının beyan ve iddia ettiği süreçte ve sigorta kayıtlarında da görüldüğü üzere farklı işyerlerinde çalışmalar yaptığını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Fer’i müdahil SGK vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabule ilişkin sürelerde davacının çalıştığına dair somut delilin ortaya konulamadığını, dosyada tanıktan başka delil olmadığını, dava ve çalıştığı tespit edilen sürelerin kesin delillerle ispatlanamadığını, dava kamu düzenini ilgilendirdiğinden ancak kesin delillerle ispatı gerektiğini, fer’i müdahil olarak kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Davalı vekilinin ve fer’i müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkil ile davacı arasında işçi işveren ilişkisinin olmadığı, davalının iş yerinin varlığına ilişkin karine oluşturabilecek nitelikte resmi bir kayda rastlanılmadığı, davacının iyi niyetli olmadığı, hak düşürücü sürenin de değerlendirilmesi gerektiği, davacının kendi nam ve hesabına iş yaptığı, tanık anlatımlarının hepsi bir arada değerlendirildiğinde davacı ile müvekkil arasında işçi işveren ilişkisinin doğmadığı, davacı yanın talep ve beyanlarının kabul edilemez olduğu, yerel mahkeme gerekçesi ile istinaf ilamı gerekçesinin çeliştiği belirtilerek kararın bozulmasını istemiştir.

Fer’i Müdahil SGK vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla mahkemece eksik incelemeye dayalı karar verildiği, dosyada tanıktan başka delil olmadığı, davacının davasını kesin delillerle ispatlayamadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ve fer’i müdahil SGK vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgiliden alınmasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.