Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/9744 E. 2023/1146 K. 14.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9744
KARAR NO : 2023/1146
KARAR TARİHİ : 14.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1200 E., 2021/968 K.
DAVACILAR : 1-… 2-… 3-… vekilleri Avukat …
DAVALILAR : 1- … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili Avukat …
2- … İnş. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat …
3- … Sigorta A.Ş. vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 12.02.2015
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/122 E., 2019/622 K.

Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili, davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili ve davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmek ve de davacılar vekili tarafından duruşma talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin ve işin duruşmaya tabi olduğunun anlaşılması nedeniyle duruşma talebinin kabulüne karar verildikten sonra duruşma için 24.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacılar adına Av. … ile davalılardan … İnş. San. ve Tic. A.Ş. adına Av. … geldiler. Diğer davalılar adına gelen olmadı. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlanıp sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmişti. Dosyanın tekrar Dairemiz’e gönderilmesinden sonra Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava ve talep arttırım dilekçelerinde özetle, müvekkillerinin murisi …’ın davalı … şirketinin asıl işveren, davalı … şirketinin alt işveren olduğu Kayseri Entegre Sağlık Kampüsü inşaatında inşaat demir ustası olarak aylık ortalama 2.500,00-3.000,00 TL arası ücretle çalışırken 23.11.2014 tarihinde dava dışı … ile boy demir diye tabir edilen demirleri dava dışı …’ın yönetimindeki vinç yardımı ile kamyona yüklenmesi işini yaparken vinç halatının/taşıyıcı demirlerin kopması üzerine taşınmaya çalışılan demirlerin sigortalının üzerine düştüğü ve vefatına neden olduğu olayda davalıların kusurlu olduğu, ayrıca davalı … şirketinin de sigorta poliçesinin geçerlilik tarihi ve kapsamı itibariyle sorumluluğunun bulunduğundan bahisle eş için 213.843,88 TL maddi, 125.000,00 TL manevi, çocuk … için 50.464,67 TL maddi, 75.000,00 TL manevi, çocuk … için 57.534,14 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmişlerdir.

II. CEVAP
Davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müteveffanın taşeron firma işçisi olduğunu, iş sağlığı ve güvenliği hususunda taşeron firmanın sorumlu olduğunu, ayrıca olayda müteveffanın kusurunun olduğunu, ücretinin bankadan yatırılan miktar kadar olduğunu, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.

Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın aldığı eğitimlere aykırı olarak demiri bağlamaması gerektiği biçimde bağlayarak devamında kopma olayının meydan gelmesine sebep olduğunu, dolayısıyla olayda müteveffanın kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, davalı … şirketinin müvekkili nezdinde sigorta poliçesinin olduğunu, ancak davalı … şirketinin sorumluluğunu aşan ölçüde bu sigortanın devreye gireceğini, davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iş kazasının meydana gelişinde davacılar murisi sigortalının %20, davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin %40 ve davalı davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin %40 oranında kusurlu oldukları, müteveffanın kaza tarihindeki ücretinin asgari ücretin 1,85 katı seviyesinde olduğu kabulünden hareketle maddi tazminat istemlerinin taleple bağlı kalınarak kabulüne, davacı eş … lehine 100.000,00 TL, davacı çocuklar lehine 65.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacılar murisinin ücretinin asgari ücretin 1.85 katının esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı …’nin evlenme ihtimalinin tazminattan indiriminin hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini,

Davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle, ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduklarını, husumet itirazlarının değerlendirilmediğini, kusur oranını kabul etmediklerini, vefat eden kazalının ücretinin asgari ücretini 1,10 katı olması gerektiğini, davacı eşin evlenme ihtimali oranının, işlemiş kazanç başlayış ve bitiş tarihlerinin hatalı belirlendiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatların fahiş olduğunu, işlemiş kazanç dönemi hesabında fazla süreyle tazminat hesabı yapıldığını, hükmedilen harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin, faiz başlangıç tarihlerinin, müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümlerine göre hükmedilmesinin hatalı olduğunu,

Davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle, kusur oranını kabul etmediklerini, bilirkişi raporunun eksik ve denetime elverişli olduğunu, hükmedilen manevi tazminatların sebepsiz zenginleşmeye yol açacak miktarda olduğunu istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüşlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından bahisle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, müteveffanın ücretinin asgari ücretin 1,85 katı olduğu kabulüne göre yapılan hesapalama ihtimaline itibar edilmesinin hatalı olduğunu, bakiye ömür tespit edilirken TRH 2010 tablosunun kullanılması gerektiğini, davacı eş için hesaplanan tazminattan yeniden evlenme ihtimali nedeniyle indirim yapılmasının isabetsiz olduğunu, kusur oranlarının hatalı belirlendiğini, manevi tazminatların az olduğunu, her bir davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğini,

Davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle, davaya, hesap bilirkişi raporuna ve ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defileri karşılanmadan hüküm tesisinin doğru olmadığını, müteveffa sigortalı ile müvekkili arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından müvekkiline husumet yöneltilebilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketler arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, asli ve tek kusurlu olanın müteveffa sigortalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, aynı kaza nedeni ile tanzim olunan tüm raporlara davacı tarafça itiraz edilmeyerek kusur oranı yönünden müvekkili şirket lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, müteveffa işçinin ağır kusurlu hareketi neticesinde illiyet bağının kesildiğini, müvekkili şirket tarafından işçi sağlığı ve güvenliği hususlarında gerekli eğitimin verilmesine, gerekli koruyucu malzeme ve ekipman teslim edilmesine, şantiye sahasında sürekli denetim yapılmasına rağmen müvekkili şirkete iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemleri almadığından bahisle %80 oranında kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, müteveffanın kule vinç halatını yanlış yere bağlaması ve aynı zamanda taşınan malzemenin altında durmaması gerekirken ihmali ile taşınan malzemenin altında bulunması sonucu kazaya kendi dikkatsiz ve tedbirsiz davranışları ile sebep olduğunu, böylelikle orta zekâlı ve aklıselim sahibi bir kimseden beklenecek dikkat ve özeni göstermediğini, kendi canını tehlikeye attığını, murise verilen %20 kusurun az olduğunu, kazanın meydana geldiği inşaat alanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’nun görevlendirdiği müfettişler tarafından inceleme yapıldığını, yapılan inceleme sonunda müvekkili şirket tarafından iş sağlığı ve güvenliğine dair tüm önlemlerin alındığının anlaşılıp tutanak altına alındığını, kazada başkaca gerçek veya tüzel kişilerin kusurlu olup olmadığı, varsa ne oranda kusurlu olduklarının inceleme konusu yapılmadığını, iş kazasından kaynaklı tazminat alacağı davalarında kazanın meydana gelmesinde kusur durumları belirlenirken taraf olarak gösterilenlerle sınırlı inceleme yapılmaması gerektiğini, aksine taraf olarak gösterilsin yahut gösterilmesin, kaza ile ilgisi olan, kazanın meydana gelmesinde kusuru olabilecek kimseler dava dışı olsalar dahi kusur durumlarının incelenmesi, birbirleri ile olan hukuki ilişkilerinin tespit edilmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporda bu hususun atlandığını, raporda kaçınılmazlık faktörüne ilişkin bir inceleme yapılmadığını, hesaba esas ücretin hatalı tespit edildiğini, destekten yoksun kalan eşin medeni durumunun belirlenmesi için güncel nüfus kayıt örneklerinin dosyaya kazandırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, hesap raporunda anne ve baba için destek payı ayrılmadan desteğin gelirinin davacılar eş ve çocuk yönünden paylaştırılmak suretiyle hesaplama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yeniden evlenme ihtimali oranının hatalı tespit edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda işlemiş kazanç dönemi, iskontolu kazanç dönemi başlangıç ve bitiş tarihlerinin hatalı olarak belirlendiğini, tazminat hesabında Kurum tarafından yapılan ödemelerin mahsubunun eksik olarak belirlendiğini, hesap raporunda tespit edilen tazminat bedellerinin fahiş olduğunu, işlemiş kazanç dönemi hesabında fazladan süreyle tazminat hesabı yapıldığını, 20.07.2016 tarihli raporda çocuklar için destek süresi erkek çocuk için 18 yaş ikmali kız çocuk için ise 22 yaş ikmali olarak belirlendiğini, itiraza konu 12.07.2019 tarihli raporda ise fazladan süreyle kız çocuk için 23 yaşın ikmaline kadar erkek çocuk için ise 19 yaşın ikmaline kadar hesaplama yapıldığını, belirlenen destek sürelerini kabul anlamı taşımamak üzere raporun kendi tespiti ile örtüşmeyen hesaplamanın hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, manevi tazminatların fazla takdir edildiğini, kararın harç, yargılama giderlerinin hesaplanması, vekalet ücretinin takdiri yönlerinden de hatalı olduğunu, davacıların faiz talebinin kabulünün ve faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, karar verilirken teselsül hükümlerine göre karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369’uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371’inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 417 inci maddesi, 5510 sayılı Kanun’un 13, 16 ve 20 inci maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 inci maddesi, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 8 inci ve 31 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında davacının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.

Dosya kapsamından; hükme esas alınan 07.03.2017 tarihli bilirkişi kusur raporunda davacılar murisinin %20, sigorta şirketi dışındaki diğer davalı şirketlerin ise %40’ar oranda kusurlu oldukları yönünde görüş bildirildiği, anılan raporda davacılar murisine kusur verilme nedenleri olarak ilkokul mezunu olmasına karşın yaşı itibarıyla ve iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim almış olmasına rağmen hem demirleri olması gerektiği gibi en az 3 noktadan olacak şekilde dengeli bağlamamasından dolayı demir kütlesinin zemine eğik bir biçimde hareket ettiği ve oluşan hatalı bağlama nedeniyle dengesiz ağırlık dağılımı meydana geldiği ve demir kütlesinin taşıma salı üzerindeyken kopma olayı meydana geldiği ve 2 ton ağırlığındaki demirin altına girip demir kütlesini havada yönlendirmeye çalışırken kendi bağladığı bağın koptuğu ve demir kütlesinin altında kalarak vefat ettiği, üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak kazaya sebebiyet verdiği hususlarının sayıldığı, yine raporda normalde demir çubukların taşınması ve demetlenmesi işinin en az 3 noktadan bağlanarak yapılması gerektiği, sonrasında sapanlarla her iki uç kısmından dengeli olarak istenilen noktaya vinç yardımı ile kaldırılarak taşınması gerektiği, ancak hem taşımada kullanılan sapanların aşınarak mukavemetini kaybettiği, hem de sayıca yeterli miktarda bulundurulmadığından, kaldırılan ve yaklaşık 2 ton ağırlığında olan demir bağlarının dengeli hareket ettirilemediği ve kazalının dengesi bozulan yükün altına girerek yapması kesinlikle yasak olduğu halde düzeltmeye ve önceden bulundurulması gereken takozları yerleştirmeyerek yükün altına girerek altına takoz koymaya çalıştığı esnada mukavemeti zayıflamış olan sapanın kopması neticesinde üzerine düşen demir yükün altında kalarak vefat ettiği, tanık ifadelerinin olayın bu şekilde gerçekleşmiş olduğu yönünde olduğu, dosya bilgilerine göre kazalıya iş sağlığı ve güvenliği konularında bilgilendirme ve eğitim yapıldığı yönünde bilgi olsa da kaza anında sergilenen çalışma, emniyetli çalışmanın sergilenemediğini ve tehlikenin çalışanlarca bilinçli bir şekilde algılanmadığını gösterdiği, eğitimin amacının işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı temin etmek, iş kazalarını azaltmak, çalışanları bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ile bu risklere karşı alınması gerekli tedbirleri öğretmek ve iş sağlığı ve güvenliği bilinci oluşturarak uygun davranış kazandırmak olduğu, işverenin öğretilmiş olan sağlık ve güvenlik tedbirlerinin işyerinde, çalışmalar esnasında uygulanmasını sağlaması gerektiği ve bunun için uygun bir denetim mekanizması kurarak denetlemesi gerektiği, hem asıl işveren … şirketinin hem de alt işveren … şirketinin bahse konu kaza olayının meydana gelmesinde kusurlu davrandıklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, öncelikle sigortalının ölümüne neden olan olayın belirlenmesi konusundaki araştırmanın yetersiz olduğu, vinçle kaldırılıp taşıması yapılan 2 ton civarındaki inşaat demirinin taşınıp römorka indirilmesi sırasında sigortalının üzerine düşmesi şeklinde gerçekleşen olayda, demirlerin düşmesinin vinç sapanının kopması şeklinde mi, bağlantı yerlerinin vinç kancasından çıkması şeklinde mi, yoksa demirlerin vinç sapanına hatalı bağlanmasından dolayı mı gerçekleştiği, aynı kaza olayına ilişkin ceza dava dosyasındaki tespit ve tutanaklar, beyanlar ve yeniden dinlenecek tanık beyanları kapsamında tespit edilmeli, bu doğrultuda davalıların kazanın önlenmesine yönelik olarak yapmaları gerekip de yapmadıkları işlemler, alınması gerekmesine karşın alınmayan hangi önlemlerin bulunduğu, bu önlemlerden hangi davalının sorumlu olduğu, davalı … şirketi ile … şirketi arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisi kapsamında asıl işverenin sorumluluğunun tedbirleri almakta bizzat sorumlu olan alt işverenin sorumluluğundan daha az olması gerektiği, sorumluluğunun denetim sorumluluğu kapsamında bulunduğunun gözetilmesi gereği dikkate alındığında hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunun oluşa uygun olmadığı açıktır.

Mahkemece yapılacak iş; aynı olaya ilişkin ceza dava dosyasının eksiksiz, okunaklı ve onaylı bir fotokopisini eldeki dosya arasına celp ettikten sonra yukarıda açıklanan hususları göz önünde bulunduracak şekilde ehil bilirkişi heyetinden rapor almak, usuli kazanılmış hakları da dikkate alarak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Davacılar avukatı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye yükletilmesine, davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. avukatı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine,

14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.