Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/9714 E. 2023/11665 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9714
KARAR NO : 2023/11665
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/500 E., 2022/1562 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: … Anadolu 15. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/699 E., 2021/1027 K.

Taraflar arasındaki iş kazasına dayalı maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacının davalı işyerinde 19.12.2011 tarihinde ebatlama operatörü olarak işe başladığı ve tedavi sürecinde olduğunda iş akdinin halen devam ettiği, işe başlayıp başlamayacağı, hangi işi yapacağı konusunda hastaneler ile işyeri arasında yazışmaların halen devam ettiği, davacının maaş olarak net 1.550 TL ücret, yemek, servis ile diğer sosyal haklarının olduğu, davacının 04.11.2015 tarihinde işyerinde mdf kesme işini yaparken mdf bloklarının davacının üzerinde devrildiği, sağ ayağı, sağ gözü ile sağ kulağının presin etkisiyle ezildiği, kazadan sonra hastanede tedavisini halen de gördüğü, estetik ve fizik olarak davacının büyük mağduriyet yaşadığı, kazadan sonra hastanenin iyileşene kadar ayakta çalışmayacağın bir işte çalışmasını uygun olacağını beyan ettiği, davalı tarafın işyerinde oturularak yapılacak iş olmadığından davacıyı çalıştırmayacağını beyan ettiği, bu yazışmalar ile çalıştırılacağı iş olmadığı için davalı işyeri davacıyı zorunlu olarak işten atma tehdidi ile ücretsiz izne göndermekte olduğu ve davacının halen bu sürecinin devam ettiği, davalı işverenin iş güvenliği bakımından uygun ortamı sağlayamadığı, tonlarca ağırlığı olan mdf bloklarının sadece duvara yaslayarak bu şekilde kalıpların önünde davacının çalışmasını zorlayarak iş kazasının meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, işveren tarafından iş güvenliği ve sağlığı ile ilgili herhangi bir eğitim verilmediği, yine hiçbir ekipmanın teslim edilmediği, davacının kalıcı ve geçici maluliyeti sebebiyle iş görmezliği oranına bağlı uğradığı zararın tespiti ile 5.000 TL maddi tazminat ile davalının kusuru sebebiyle maruz kaldığı kaza sebebiyle uğradığı maluliyet ve manevi ızdıraplar, sakat kalma durumu ile iş gücü kaybına uğrama durumu göz önüne alınarak davacıya 120.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Söz konusu iş kazasının davacının iddia ettiği gibi gerçekleşmediği, davacının iki kişinin kaldırması gereken mdf plakayı tek başına kaldırmaya teşebbüs etmesi sonucunda diğer plakaların üzerine düştüğü, beraber çalıştığı arkadaşın tuvalete gittiği, çalışma arkadaşını beklemeden işi tek başına yapmak istemesi sonucu kazanın meydana geldiği, iş bu kazada davacının kendi dikkatsizliği ile ağır kusurunun olduğu, bu sebeple davalıya herhangi bir kusur atfının yapılamayacağı, olaydan sonra düzenlenen iş kazası raporunda da kazanın davacının yalnız çalışması ve dikkatsizliği neticesinde kazanın meydana geldiği hususunun açıkça belirtildiği, işveren tarafından işyerinde alınması gereken tüm tedbirlerin alındığı, iş güvenliği uzmanı tarafından gerekli tüm eğitimlerin verildiği, bu konuda gerekli tüm araç gereçlerin teslim edildiği, kazadan sonra davacının kollukta verdiği ifadede kimseden şikayetçi veya davacı olmadığı, davacının bu iş kazasının kendi kusurundan olduğunu bildiğinin görülebileceği, ancak üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra iş bu davayı açtığı, davacının bu taleplerinin reddinin gerektiği, davalının iş kazası bildirimini yaptığı, SGK tarafından gerekli denetimlerin yapıldığı, ancak iş kazası raporunun davalı tarafa verilmemesinden dolayı mahkeme tarafından celp talep ettikleri, yapılan hastane tedavisinden sonra ayakta uzun süre kalamayacağının anlaşıldığı, bu sebeple davacının davalı işverenden ücretsiz izin talep ettiği, işveren tarafından müteaddit kez izin verildiği, davacının 04.11.2015-01.09.2016 tarihleri arasında ücretsiz izin kullandığı, davalının kendisine bu tedavi sürecinde yardım ettiği, ancak davacının iyi niyeti kötüye kullanıp dava açtığı, kazada davalının kusuru olmadığından davalı taraftan maddi veya manevi tazminat talep edilemeyeceği, bu sebeple bu taleplerin reddinin gerektiği, davacının göstermiş olduğu … ile …’e davalı tarafın itiraz ettiği, …’ün işe iade davasının olduğu, ayrıca bu kişi ile aynı yerde çalışmadığı, bölümlerinin farklı olduğu, diğer kişinin ise çok önceden işten ayrılan sorunlu personellerden olduğu, her iki tanığında olay hakkında bir görgüsünün olmadığı, davalı şirketle aralarında sorunların olduğu kişiler olduğu, bu sebeple tanık beyanlarına davalı tarafın itirazının olduğu, mahkemede açılan iş bu davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, “1-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 250.527,09 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, …” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Maluliyet oranının hatalı yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiğini, kusur oranlarının hatalı belirlendiğini, gerçekleşen olayda davalının böyle bir kazanın olabileceğini öngöremeyeceğini, olayın tamamen davacının dikkatsizliği ve tedbirsizliğinden kaynaklandığını, davacıya tüm eğitimlerin verildiğini, bilirkişilerce dosyadaki tutanak ve beyanların dikkate alınmadığını, bakiye ömür belirlemesinin yerinde olmadığını, davacının ücretinin hatalı belirlendiğini, davacının iş kazasından sonra ücretsiz izne ayrıldığını, bu durumun dikkate alınmadığını, husumetli tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince, sürekli iş göremezlik oranının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde belirlendiği, kazaya konu malzemelerin sabitlenmediği, raf sisteminde istiflenmediği; dikkatsizlik ya da dengesiz müdahale sonucunda devrilebilecek durumda olduğu, davalı işverence gerekli tedbirlerin alınmadığı tespit edilerek olayda %75 kusurlu olduğu, davacının ise tedbirli ve dikkatli davranmaması nedeniyle olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusurunun bulunduğu yönündeki belirlemelerin dosya kapsamına uygun olduğu, TRH-2010 tablosuna göre hesaplama yapılmasının yerinde olduğu, davacının net 1.550,00 TL ücret aldığı iddiasının emsal ücret araştırması ve tanık beyanıyla desteklendiği, TUİK verileri göz önüne alındığında davacıyla emsal çalışanların asgari ücretin üzerinde ücret aldığının tespit edildiği, buna göre ücret belirlemesinin durum ve koşullara uygun olduğu, davacının isteğiyle ücretsiz izne ayrılmasının dosyadaki belirlemeyi ve hesaplamayı etkilemeyeceği, manevi tazminatın yerinde olduğu gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi hükmü ve gerekçesi yerinde görülerek istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
C.A.Davalı şirket vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.

3. Sonuç olarak davalı şirket vekili yönünden kabul edilen manevi tazminatın Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından davalı şirket vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.

C.B. Davalı şirket vekilinin, maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddeleri ile 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun’un 13 ve 16 ncı maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı şirket vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı şirket vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,

2.Davalı şirket vekilinin maddi tazminata ilişkin istemi yönünden, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin ilgiliden alınmasına,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.