YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9405
KARAR NO : 2023/5038
KARAR TARİHİ : 09.05.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kastamonu İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince davalıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b 2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının 04.08.2015 günü meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını iddia ederek 500,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 178.417,80 TL’ ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı … İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın iş kazası sayılabilmesi için olayla, sigortalının zarar görmesi arasında uygun neden sonuç illiyet bağının gerçekleşmesi gerektiği, ortaya çıkan olayın niteliği itibari ile SGK onaylı olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması gerektiği, somut olayda bu olayın iş kazası iddia edilen olay ile davacıda mevcut olan arıza arasında illiyet bağı bulunduğunun tespit edilemediğini, kazanın sigortalı işçinin göstermek zorunda olduğu dikkat ve özenin gösterilmemesi sonucu söz konusu olayın meydana geldiğinin alınan raporda da sabit olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait özlük dosyasından da anlaşılacağı üzere davacıya yaptığı işle ilgili gerekli tüm bilgilerin ve eğitimlerinin verildiğinin anlaşılacağını, iş kazalarına karşı tüm tedbirlerin işverence alındığını, davacıya iş güvenliği ekipmanlarının imza karşılığında teslim edildiğini, tüm uyarılara rağmen kaza olduğu gün davacının ekipmanları kullanmadığı ve uyarılara uymadığını, işveren müvekkilinin kazada kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
Davanın kısmen kabulü ile,
1-178.417,80 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
2-14.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirkette çalıştığı dönemde almış olduğu ücret aylık net 1.322,70 TL olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığını, ancak yapılan emsal ücret araştırmasına göre alabileceği ücret in 1.500,00 TL ile 2.000,00 TL arasında değişebileceğinin tespit edildiğini, 04/04/2019 tarihinde alınan bilirkişi raporunda almış olduğu ücret emsal ücret araştırması sonucuna göre hesaplandığını, ücretin emsal ücret araştırması kabul edilerek rapor hazırlanması ve bu yönde karar verilmesi gerektiğini, paranın satın alma güce karşısında manevi tazminatın az belirlendiğini, reddedilen manevi tazminatı üzerinden davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının getir götür işi yapan vasıfsız işçi olduğunu, bu nedenle ücret kabulünün de meslek kodunun 16 olarak kabulünün sebebiyle maluliyet oranının hatalı tespit edildiğini, bu nedenle yapılan hesaplamanın da doğru olmadığını, kendilerine atfedilen kusur oranını da kabul etmediklerini, davacıya koruyucu malzemelerinin verildiğini ancak davacının bunları kullanmakta ihmalkar davrandığını, asıl işveren diğer davalı … İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’ni riskler konusunda pek çok kez uyardığını, 06.05.2015 tarihli İSG …ı …, işyeri hekimi Ahmet …. ve … Gıda yetkilisince imzalanmış 2 no’lu sayfada, madde 3’de “Binada şaft boşlukları mevcuttur. Bunlar kapatılmalıdır.” 03.06.2015 tarihli İSG …ı …, iş yeri hekimi …. ve … Gıda yetkilisince imzalanmış 3 no’lu sayfada, madde 3’de “Merdiven boşlukları ve şaft boşlukları mevcuttur. Bunlar kapatılmalıdır.”, 28.07.2015 tarihli İSG …ı …, işyeri hekimi … ve … Gıda yetkilisince imzalanmış 4 no’lu sayfada, madde 2’de “Şaft boşlukları mevcuttur. Bu boşlukların acilen kapatılması gereklidir.”, 02.10.2015 tarihli İSG …ı …, işyeri hekimi … ve … Gıda yetkilisince imzalanmış sayfada, madde 3’de “asansör boşluklarının önü kapatılmalıdır.” şeklinde yazılı olduğunu, davacının ağır kusuru sebebiyle illiyet bağının kesildiğini, tazminatlardan sorumlu tutulamayacağını, açılan rücuan alacak davasında rapor alınmasını beklenmesi gerektiğini, ayrıca, davacı 12.07.2015 tarihinde işe girdiği, 04.08.2015 tarihinde iş kazası geçirdiği, işe yeni giren bir işçinin getir götür işleri yapacağı ve asgari ücretin üzerinde maaş alamayacağının açık bir olduğunu, ücret —bordrolarından anlaşılacağı — üzere davacının aylık brüt ücretinin 1.273.50 TL olduğunu, davacının asgari ücretin 1,3191 katı ücretle çalıştığı yönündeki yapılan hesaplamanın kabulü mümkün olmadığını, manevi tazminatı tutarının yüksek olduğunu beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı … İth.İhr.San.Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın olduğu 04.08.2015 tarihinde SGK işe giriş ve çıkış kayıtlarında iş yeri adresi olarak Aydın Mah.151 ada 35 parsel Kazan/… olarak geçmektedir. Dava dosyasında davacının müvekkil şirketin iş yerinde görevlendirildiğine ilişkin davacının imzasını taşıyan herhangi bir görevlendirme evrakı da bulunmadığını, iş kazasının şirketin iş sahasında gerçekleştiğine ilişkin kesin bir belirleme olmadığını, davacı …’a izafe edilen kusur oranı %20 olarak belirtilmiş ise de dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacı …’ın ağır kusuru bulunması sebebi ile bu oran oldukça düşük olduğunu, bilirkişi raporunda yer verilen tanık ifadelerinde davacının ” iş güvenliği …ları tarafından eğitim aldığı, çalışmaları sırasında gerekli güvenlik teçhizatları ve bunların nasıl kullanılacağının eğitiminin verildiği, davacının olay günü tulum ve kaskını giymediği, telefonla konuştuğu sırada düştüğü” dikkate alındığında iş güvenliği hususunda yasal yükümlülüklerine ve işyerinde yerine getirmesi gereken dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı bu sebeple davacının asli kusurlu olduğunu, iş kazasının meydana geldiği inşaatın elektrik işinin yanında asansör yapım işi de alt iş veren diğer davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. ne verildiğini, alt işveren … Elektrik İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti çalışanları asansör işini yapımı sırasında güvenlik önlemlerini kaldırmaları sonucu iddia olunan kazanın oluşumuna zemin hazırlamış olup bu durumda asıl işveren olarak bir sorumluluğu bulunmayıp bu konuda sorumluluk tamamıyla alt işveren olan … Elektrik İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.ye ait olduğunu, asansör yapımı ve elektrik malzemesi taşınması sırasında kaldırılan korkulukların tekrar yerine yerleştirilmesi ve işçileri koruma ve gözetim yükümlülüğü diğer davalı alt işverende olduğu düşünüldüğünde şirkete izafe edilen %55 kusurun ne derece hakkaniyetsiz olduğunu, davacının işinin elektrik işinde çırak olarak malzeme getir götür işinde çalışmakta olup maluliyet oranı da buna göre belirlenmesi sebebiyle, maluliyet durumunun ve ücretin hatalı belirlendiğini, manevi tazminatın yüksek olduğunu beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalıların kusuru, davacının işi, ücreti, davacının işinin maluliyet durumuna etkisi, manevi tazminat tutarı, davalılar lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi konularında olduğunu, mahkemece, davacının davalılara ait işte çalışırken 04.08.2015 tarihinde iş kazası geçirdiği ve yaralandığı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ve ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporlara göre davacının maluliyetinin %21 olduğu, söz konusu kazada kusur durumuna ilişkin alınan ve olaya uygun bulunan 26/01/2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalı asıl işveren … Gıda…. Şirketinin dava konusu kazada %55 oranında, davalı alt işveren … Elektrik… Şirketinin dava konusu kazada %25 kusurlu olduğu, davacı kazalının dava konusu kazada %20 oranında kusurlu olduğu kabulü ile, 14.000,00 TL manevi tazminat ve hesaplanan 178.417,80 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verildiği, her ne kadar davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. davacının işinin düz işçi olduğunu savunmuş ise de, asıl işveren tarafından iş kazasının meydana geldiği inşaatın elektrik işinin yanında asansör yapım işi de alt iş veren diğer davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. ne verildiği beyanı, elektrik bölümü mezunu olması, işe giriş formu ve davacının elektrik işi için görevlendirme belgesi birlikte değerlendirildiğinde davacının alt işveren işçisi olarak elektrikçi olarak çalıştığı kabulünün olaya uygun olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle ücreti ve maluliyet durumuna dair tespitlerin de dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının ücretinin net 1.500,00 TL olduğunu beyan ettiği, imzalı bordrolarda net 1.322,70 TL olduğu, asgari ücretin üstünde olan bordolarla arasındaki farkın düşük olması ve fazla mesai ücreti benzeri yan ödemelerle davacının iddia ettiği rakama ulaşıldığı gerekçesiyle bordro gibi kabul edilerek hüküm kurulduğunu, bu kabulün dosyaya uygun olduğunun anlaşıldığı, hükme dayanak alınan bilirkişi heyeti raporu, 6331 sayılı Kanun’un öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususları ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyetini ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptadığı, tarafların sosyal ekonomik halleri, iş kazasının meydana geldiği tarih, tarafların kusur durumları, olayın oluş şekli gözetildiğinde, yerel mahkemenin takdir edilen 14.000,00 TL manevi tazminat miktarının az olduğu, 22.000,00 TL olarak belirlenmesi gerektiği, davacının reddedilen manevi tazminat talebi yönünden yerleşik içtihatlar gereği davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle;
1-Davalıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,
2-Davacının istinaf başvurusunun manevi tazminat ve davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b 2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile,
178.417,80 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
22.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebeplerle aynı doğrultuda kararının bozulması gerektiğini belirtmiştir.
2.Davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebeplerle aynı doğrultuda kararının bozulması gerektiğini belirtmiştir.
3.Davalı … İth.İhr.San.Tic. Ltd. Şti. Vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebeplerle aynı doğrultuda kararının bozulması gerektiğini belirtmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davacı ve davalılar vekillerinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanun’un, 6763 sayılı Kanun 5 inci maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3 üncü maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362 inci maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2 inci maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366 ıncı maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346 ıncı madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. – 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.07000 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.
Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla davacı ve davalılar vekillerinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Davacı ve davalılar vekillerinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 417 inci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacı ve davalılar vekillerince temyiz sebebi olarak ileri sürülen sebeplerin aynı zamanda istinaf sebebi olarak daha evvelce ileri sürüldüğü, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde açıklandığı şekilde incelenerek istinaf başvurusunun değerlendirildiği bu yönle Bölge Adliye Mahkemesince oluşturulan gerekçenin yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı ve davalılar vekillerinin manevi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Davacı ve davalılar vekillerinin maddi tazminata yönelik Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden ilgililere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.