Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/9108 E. 2022/12994 K. 25.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9108
KARAR NO : 2022/12994
KARAR TARİHİ : 25.10.2022

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
No :

Dava, aksi Kurum işleminin iptali, Türkiyede sigortalılık başlangıcının 27.06.1990 olarak tespiti ile yaş şartını tamamladığı 27.06.2019 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma yaptığı başvurunun 49 yaş ve 5600 gün prim ödenmesi şartının yerine getirilmediğinden reddedildiğini, ancak Kurum tarafından davacının Türkiye’deki sigorta başlangıcının 27/06/1990 olduğunun ve 47 yaş 5450 gün 20 yıl sigortalılık süresini tamamlaması halinde emekli olabileceği bilgisinin verildiğini ileri sürerek, davacının sigorta başlangıç tarihinin 27/06/1990 olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığının yaş şartını sağladığı 27/06/2019 tarihinden itibaren bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini belirterek, hükmün temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 27.06.1972 doğumlu davacının, yurt içinde 10.08.2015-19.08.2015 tarihleri arası 10 gün 4/1-a kapsamında hizmetinin bulunduğu, 02.11.2015 tarihinde yurtdışında çalışılan sürelerinden borçlanmak üzere Kuruma başvuruda bulunduğu, Kurumca 30.07.1992-27.01.2006 tarihleri arası 5525 gün karşılığında 75.051,61 TL borç tahakkuk işlemi yapıldığı, davacı tarafından 03.11.2015 tarihinde 75.051,61 TL’nin Kurum hesabına yatırıldığı, 18.06.2019 tarihli tahsis talep dilekçesi ile yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunan davacının, Kurumca, 506 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinin B/j bendine göre emekli olabilmesi için 20 yıl sigortalılık, 5600 prim günü ve 49 yaşını doldurmuş olması gerektiği belirtilerek, 49 yaş ve 5600 gün koşulunu yerine getirmediğinden dolayı tahsis talebinin reddine karar verilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, Kuruma başvuruda bulunulduğu tarih veya dava tarihi itibariyle tümüyle oluşmayan tahsis koşullarının yargılama aşamasında gerçekleşmesi durumunda, özellikle, Anayasanın 114. maddesindeki, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğunu belirten hüküm, 6100 sayılı Kanunun “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde yer alan, hakimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu yönündeki düzenleme, sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortalar, bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların doyurulması temeline dayanan sosyal güvenlik hukukunun ilkeleri dikkate alındığında, bütün şartların yerine getirildiği tarihi izleyen aybaşından itibaren aylığa hak kazanıldığının tespitine ilişkin hüküm kurulması, kuşkusuz, yargılama aşamasında gelir/aylık bağlama koşulları gerçekleşen sigortalı yönünden tahsis talep günü itibariyle şartlar oluşmamakla Kurumun dava açılmasına sebep olan herhangi bir haksız işleminin de söz konusu bulunmadığı gözetilerek, yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılıp, vekil ile temsil olunan Kurum yararına da avukatlık ücreti belirlenmesi gereği de bozma sonrası yapılacak yargılamada dikkate alınmalı ve buna göre bir karar verilmelidir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece, sigorta başlangıç tarihi 01.08.1992 olan davacının, tahsis talep tarihi itibariyle 27 yıl sigortalılığı bulunduğu ancak 49 yaş ve 5600 gün primi ödenmiş gün koşulunu sağlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, yargılama safhasında davacının 49 yaşını ikmal ettiği gözetilerek, tahsise ilişkin 506 sayılı yasanın 81. maddesinin B-j bendinde yer alan 5600 gün prim ödeme koşulu yönünden, eksik kalan prim gün sayısı için, yurt dışında geçen sürelerinden 3201 sayılı yasaya göre borçlanmaya konu yapılabilecek süresinin bulunup bulunmadığı, şayet varsa borçlanma bedeli de Kurumdan sorulmak suretiyle belirlenmeli, davacıya verilecek mehil ile borçlanma bedelinin ödenmesi durumunda, ödemeyi takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 8 . Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye …’in muhalefetine karşı, Başkan … ve Üyeler …, … ve …’ün oyları ve oy çokluğuyla, 25.10.2022 gününde karar verildi.

(M)

KARŞI OY

Her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerekmekte olup, davanın açıldığı tarihten sonra aylık koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından dairemizin bozma yönündeki çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.