Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/8848 E. 2023/7511 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8848
KARAR NO : 2023/7511
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/762 E., 2022/924 K.
KARAR : Ayrı ayrı red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Anadolu 28. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/287 E., 2021/1221 K.

Taraflar arasındaki iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle ; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili, davacının davalı şirket nezdinde 11.07.2017 tarihinde kalıpçı ustası olarak işe başladığını, ücretinin 4.500 TL/ay olduğunu, 27.07.2017 tarihinde forkliftçinin temizlik yaparken parkeleri davacının elinin üzerine bırakması nedeniyle uğradığı iş kazası sonucunda sağ el işaret parmağından yaralandığını, geçici ve sürekli işgöremezliği bulunduğunu, kaza nedeniyle davalı işverenin tazmin sorumluluğu bulunduğunu iddia ederek; 10.000 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL maddi (yol ve tedavi giderleri), 10.000 TL uğranılan iş gücü kaybından dolayı maddi tazminatın davalı taraftan faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.

2.Davacı vekili, 10.000 TL olarak talep ettiği işgücü kaybı nedenli maddi tazminat miktarını ıslah dilekçesi ile, 154.667,25 TL daha artırarak, 164.667,25 TL olarak faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkette yangın çıkması sonucu tadilat yapılması gerektiğini, birkaç aylık sürecek olan bu tadilat çalışması için 11.07.2017 tarihinde davacı … nın betonarme ve kalıpçı ustası olarak aylık 1.850 TL/ay işe alındığını, davacının işe betonarme ve kalıpçı ustası olarak alınmış olmasına rağmen 27.07.2017 tarihinde görev tanımı içerisinde yer almayan, kendisinden de böyle bir şey istenmediği halde forklift makinasının altına palet koymak için elini soktuğunu ve parmağını sıkıştırdığını, davacının parmağında meydana gelen problem sonucu müvekkili şirketin anlaşmalı olduğu …Hastanesi’nde ameliyat ettirildiğini, ameliyat ücreti olarak hastaneye 5.000 TL ödeme yapıldığını, davacının çalışamaması sebebiyle fizik tedavi ücretleri ve yol masraflarını karşılaması için çalışmadığı dönemlerde destek olması amacıyla davacıya 5.000 TL verildiğini, davacının devam eden fizik tedavi sürecini yarım bıraktığını, rapor bitimi olan 06.01.2018 tarihinde davacıya çalışır raporu verilildiğini, 06.01.2018 tarihinde davacının işe başlamaması üzerine şirket yetkililerinin davacıya ulaşmaya çalıştığını, davacının tedaviye devam etmeyeceğini ve rapor almayacağını telefonda yetkililere bildirdiğini, bunun üzerine şirketin davacının işe başlamaması sebebiyle 23.01.2018 tarihinde noter aracılığıyla haklı fesih bildiriminde bulunup davacının işten çıkarıldığını beyan ederek, haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece Mahkemesince” 27.07.2017 tarihinde işveren firmanın yürüttüğü tadilat çalışmasında, forklift yardımıyla indirilmek istenen ve alt takozlarından biri olmayan ve dengesiz durumdaki paletin altına takoz yerleştirmek isteyen kazazede işçi …’ nın sağ el işaret parmağının yük ile takoz arasına sıkışması sonucu kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır.

05.07.2019 tarihli kusur bilirkişi raporu ve 07.01.2020 ek kusur bilirkişi raporu uyarınca; davalının %90, davacının %10 kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir.

İş kazasına ilişkin bir savcılık veya ceza dosyası bulunmadığı anlaşılmıştır.

SGK’nun 08.01.2020 tarih 20203400050 raporuyla; iş kazası nedeniyle davacının %8,3 sürekli maluliyetine karar verilmiştir. Davacı ve davalı tanıklarının ortak beyanlarından davacının aylık 4.500,00 TL ücret aldığı kabul edilmiştir. Aktüerya raporunun 3. seçeneği uyarınca davacı lehine 164.667,25 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.

Tüm dosya kapsamı, kusur raporları, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacının olay sebebiyle duydukları elem, acı ve ızdırap, manevi tazminatın davacı açısından zenginleşme aracı olması gerektiği ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.” gerekçesiyle, “Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 164.667,25 TL maddi tazminatın kaza 27.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine (tedavi ve yol giderleri),

Manevi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza 27.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, davacıya atfedilen %10 kusur oranını kabul etmediklerini, kusurun tamamen davalı işverene ait olduğunu, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, hesap bilirkişisi raporunun hükme esas alınamayacağını, raporda nihai ve gerçek maddi zararın hesaplamasının doğru yapılmadığını, iskonto ve artırım oranlarının hatalı olduğunu, kazada davacının herhangi bir kusuru olamamasına rağmen hatalı bilirkişi heyet raporu esas alınarak hesap yapıldığını, davacının kusursuz olduğu seçeneğine göre de hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı tüm itirazlarına rağmen iddiaları karşılar nitelikte deliller toplanarak rapor alınmadığını, hukuki dinlenilme hakkının yok sayıldığını, eksik ve yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, davacı aleyhine karar verilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının yeterli ve makul bir gerekçe içermediğini ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının şirket tarafından sürekli çalıştırılan ya da çalıştırılacak bir işçi olmadığını, her gün çalışması da olmadığını, işe girdiği tarihten yalnızca 15 gün sonra kazanın meydana geldiğini ve bu süre zarfında 1 hafta dahi çalışmadığını, bilirkişi raporunda bu hususa dikkat edilmeden hesaplama yapıldığını, davalı şirketin her işçiye işe başlamadan önce iş sağlığı ve güvenliği ile anlaşmalı olduğu iş sağlığı ve güvenliği şirketi vasıtasıyla eğitim verildiğini, davacının da eğitim aldığını, tadilat ekibinin çalışma yaptığı alanın dışında, fabrika mallarının taşınması sırasında forkliftte taşınmakta olan paletin ayaklardan birinin çıkması sonucu davacı …’nın ayrılan palet ayağını düzeltilmeye çalışması sonucu parmağının ezilmesiyle kazanın meydana geldiğini, davacının tamamen kendi iradesi ile yetkilisinden habersiz ve herhangi bir talimat almadan hareket etmesi sonucu söz konusu kazanın gerçekleştiğini, bu gibi durumların anlık gelişen ve iş verenin müdahale edemeyeceği durumlar olduğunu, böyle durumların önlenmesi için her işçinin yanında bir denetçi ve denetçilere de birer denetçi verilmesi gerektiğini, bilirkişinin itirazlarını dikkate almayarak davacıya işaretçi eğitimi verilmediğinden bahisle rapor düzenlediğini, kaza yerinde keşif yapılmışcasına değerlendirme yapılarak davacı lehine çıkarımda bulunulup taraflı rapor hazırlandığını, tespit edilen %90 kusur oranının gerçeği yansıtmadığını, davacıya sadece %10 gibi sayılmayacak bir kusur tespit edilmesinin müvekkili şirkete yapılan haksızlık olduğunu, bilirkişilerin raporlarını “işçi her zaman haklıdır” mantığıyla hazırladığını, davacının 44 yaşında, aklıselim ve usta olduğunu, alelade yoldan geçen biri, çocuk, çırak veya iş bilmez biri olmadığını, bu hususları dikkate almadan hazırlanan kusur raporu ve buna bağlı olarak alınan hesap bilirkişi raporu neticesinde hüküm kurulmasının hukuka, ahlaka, vicdana ve gerçekliğe aykırı olduğunu ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek istinaf istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddeleri ile 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13 ve 16 ncı maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4 ncü maddesi

3. Değerlendirme
1.Dosya kapsamı incelendiğinde, 27.07.2017 tarihinde meydana gelen iş kazası için Mahkemece alınan kusur raporunda, işyerinde tam bir emniyetli çalışma düzeni oluşturmadığı, denetim gözetim eksikliğinin olduğu, iş güvenliğini kazazede ve forklift operatörünün insiyatifine bıraktığı gerekçeleriyle davalının %90, sigortalının %10 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, itiraz üzerine aynı heyetten alınan ek kusur raporunda ise, davalının iş güvenliği eğitimini kazadan önce verdiği ancak bu eğitimin sahada uygulanıp uygulanmadığına ilişkin denetim mekanizması kurması gerektiğini, kaldı ki, davacıya iş makinesi yönlendirme işleri ile ilgili eğitim verilmediği, davacının bu konuda sertifikası olmadığı halde buna müsaade edildiği, davalı vekilinin sunmuş olduğu risk analiz raporunun kazadan sonra oluşturulduğunu, davalının yeterli denetim ve gözetim uygulamadığı gerekçeleriyle kusur oranlarında değişikliğe gidilmemiş ise de; alınan kusur raporunun davacının çalıştığı iş kolu, tecrübesi, olaya müdahalesi, kendisine böyle bir talimat verilmemiş olması nazarında yeterli olmadığı anlaşılmıştır.

2.Davacının 44 yaşında kalıpçı ustası olarak çalıştığı, olayın ise kendi iş alanı dışında, forkliftin indireceği yükün altına takoz konulması esnasında meydana geldiği dikkate alındığında, Mahkemece, davacıya verilen iş güvenliği eğitimlerinde kendi işi dışındaki bir durum vukuu bulduğunda nasıl davranması gerektiğine ilişkin eğitimlerin verilip verilmediği de araştırılmak suretiyle konusunda uzman farklı bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.