YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8808
KARAR NO : 2022/14054
KARAR TARİHİ : 10.11.2022
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvularının esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının davalının işyerinde 16/01/1990-03/11/1992 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının hak düşürücü süreye uğradığını, davacının davalı nezdinde herhangi bir çalışmasının bulunmadığını, davacının …-…-… adına açılan mesken inşaatı işyerinde 1989 yılı için 7 gün 1990 yılı için 1 gün toplamda sadece 8 gün çalıştığını, belirtilen günler için davacının işe giriş çıkış bildirimlerinin yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Feri Müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARLARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının 16/01/1990-11/06/1991 tarihleri arasında davalılar yanında SGK kapsamında çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalılar ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalılar vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davalılara ait inşaatın 1987 yılı Temmuz ayında başladığı, 1990 yılı Ekim ayında tamamlandığı, kat maliklerine 1990 Kasım ayında teslim edildiği, bu nedenle 1991 yılının Mart ayına kadar davacının davalılara ait inşaatta çalışmış olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğu, davacının ne inşaat işçisi olarak ne de kapıcı olarak davalılara ait inşaatta çalışmasının olmadığı, davacının hatır için inşaattaki müştemilatta ailesiyle birlikte oturmasına izin verildiği, davalılara ait inşaatın tüm işlerinin taşeron şirket ve kalfalara yaptırıldığı, bu firmaların ve kalfaların her birinin kendi çalışma ekiplerinin bulunduğu, inşaat tamamlanınca oluşturulan apartman yönetimince 1990 Aralık ayından itibaren duruşmada tanık olarak dinlenen …’ın kapıcı ve kaloriferci olarak işe alındığı, …’ın önce dışarıdan hizmet verdiği, 1991 Nisan ayında davacının müştemilatı boşaltması neticesinde de o aydan itibaren bizzat orada yaşayarak hem kapıcılık hem de kalorifercilik hizmetini yaptığı, duruşmalarda dinlenen tanıkların tümünün davacının inşaat işinde çalışmadığını teyit ettikleri, davacının kötü niyetle eldeki davayı açtığı özet olarak belirtilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı kanunun 79. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.”Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu eldeki davada, davacı adına davalılara ait 47918 numaralı işyerinden 25/12/1989 -15.01.1990 tarihleri arasında 8 günlük hizmetinin Kuruma bildirildiği, davalı inşaat işyerinin 01/03/1988-30/11/1990 tarihleri arasında Kanun kapsamında olduğu, apartman yönetiminin ise 15/03/1991 tarihinden itibaren Kanun kapsamında olduğu, davalı apartmana ait yapı kullanım izninin dosyaya sunulduğu, buna göre inşaat bitim tarihinin 12.06.1991 tarihi olduğu, davalı apartman yöneticisi tarafından Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde davacı aleyhine 29.01.1991 tarihinde fuzuli işgal sebebiyle açılan davada Mahkemece 11.06.1991 tarihinde fiilen tahliyenin gerçekleşmiş olması nedeniyle feragat sebebiyle davanın reddine şeklinde karar verildiği, zabıta araştırması neticesi komşu işyeri çalışanlarının, apartmanda ilk kez oturan kişilerin isimlerinin Mahkemeye bildirildiği, davacı tarafından 05.10.1989 düzenlenme tarihli adına düzenlenen yetkili kalorifer ateşçi belgesinin dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı, davalı tanıkları ile bordrolu ve kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, duruşmalarda beyanına başvurulan bordrolu tanık …’ın davalılara ait apartmanda Şubat-Mart gibi kalorifer yakmaya başladığı, kapıcı dairesinin dolu olması nedeniyle hemen taşınamadığını belirtmesi karşısında davacının çalışma süresinin sonunun 11.06.1991 tarihi olarak belirlenmesi hatalıdır. Öte yandan davacının davalılara ait Apartmanda kapıcı olarak geçen hizmetinin hangi tarihe kadar devam ettiği her türlü şüpheden uzak bir biçimde ortaya konulmadan ve bu çalışmanın tam süreli çalışmayı gerektirip gerektirmediği araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, davacının davalılara apartmanda hangi tarihler arasında çalıştığı hususu açıklığa kavuşturulmalı, muhtarlıktan ikametgah kayıtları celbedilmeli, şahısların ve kapıcı dairesinin su, doğalgaz, elektrik abonelikleri sorulmalı, çalışırken kimden emir ve talimat aldığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, gün içinde hangi işlerle uğraştığı, her gün düzenli şekilde çöp toplama, apartman iç ve dış bölgelerinin temizliğini yapma ve şekli, kalorifer yakma, apartman sakinleri için alışveriş yapma, market ihtiyaçlarının alımı gibi hizmetleri yerine getirip getirmediği hususları araştırılmalı, davacının yaptığı iş, davalı işyerinde hangi işleri yaptığı somutlaştırılarak periyodik olarak hangi sıklıkta (saat/gün/ay) yapıldığı ve bunun için ne kadar zaman harcandığı araştırılmalı, davacı ve davalı tarafların gösterdiği tanık beyanları ile yetinilmeyip, apartmanda uzun süre ikamet edenler arasından davacının hizmetlerini bilebilecek durumdaki kat maliki olmayan sakinlerinden de kanaat edinmeye elverişli sayıda tanık dinlenilmeli, keza civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu yada yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan, mahalle muhtarı veya azaları tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak, uzun yılları kapsayan bu bilgilerinin doğruluğu konusunda tanıklar özenle dinlenilmeli ve bu yöndeki beyanları buna göre irdelenmeli, gerekirse, bu hususlar dinlenen bu tanıklara ayrıntılı şekilde açıklattırılmalı, buna göre davacının kısmi zamanlı çalışma durumunun günlük çalışma saatine göre (4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışmanın 1 günlük çalışma hesabı ile) haftalık ve aylık çalışma süresinin kaç gün olduğu açıkça belirlenmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliğine göre eylemli çalışmanın var olup olmadığı, sürekli veya kesintili olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
O hâlde, davalılar vekili ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10/11/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.