YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8083
KARAR NO : 2022/11457
KARAR TARİHİ : 28.09.2022
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali, prim teşvikinden yararlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kurum tarafından davacının … sicil numaralı işyeri için 2017/1.ay borcunu süresi dışında 23.03.2017 tarihinde ödendiği gerekçesiyle, davacının 2017 yılı Ocak ayı için teşvikten yararlanmasının mümkün olmadığının belirtildiği, davacı şirketin bankaya ödeme talimatı verdiğini, işyeri sicil numarasının yanlış yazılması nedeniyle, ve SGK’nın getirdiği prim erteleme uygulamasına bağlı olarak banka ödeme makbuzunda toplam sigorta prim yükümlülüğünün yer almaması ve sadece erteleme sonrası kalan ödenecek prim tutarının görünmesi nedeniyle prim ve hizmet bildirgesindeki sigorta, prim tutarı ile banka ödeme makbuzundaki prim tutarının karşılaştırılması suretiyle bir ifadeyle, ödemesi gereken ve ödenen sigorta prim tutarlarından hareketle kontrol ve teyit olanağı bulunamadığını, sehven … sicil numaralı işyerine ilişkin 292.386,69 TL’lik Ocak 2017 ayına ilişkin prim borcu yerine, 1247514 sicil numaralı başka bir işyerine ilişkin 7.679,70 TL’lük Ocak 2017 ayına ait ve Kasım 2017’ye ertelenmiş sigorta prim borcu ödemesi tahakkuk edildiğini, sigorta prim borcunun fark edildiği anda 23.03.2017 tarihinde ödendiğini, belirterek davacının 2017 Ocak ayına ilişkin 73.666,17 TL prim teşvikinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre Hazine’ye açılması gerektiğini, davanın görev yönünden de reddi gerektiğini, davacının 6111 sayılı teşvik indiriminden faydalanmak amacıyla kuruma müracaat ettiğini, talebinin reddedildiğini, ayrıca davanın geriye dönük prim alacakları yönünden davanın zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“… 27.03.2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek 17. madde ile: “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir. Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir…” gerekçesiyle,İlk derece mahkemesince taraflarca konusuz kaldığı belirtilen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi ve … Anadolu 19. İş Mahkemesi kararlarında maddi hata olduğunu, davacı şirket tarafından Ocak 2017 dönemine ilişkin prim ödemeleri gerçekleştirilirken yatırılacak tutarın sehven davacının başka bir işyeri sicil numarasına yatırıldığını, davacının Ocak 2017/1.ay borcunu süresi dışında ödediği tespit edildiğinden davacının teşvikten yararlanmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, davanın konusuz kalmasının söz konusu olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili; Davacının başvurusunun Kurum tarafından reddedildiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
B-BAM KARARI
“…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde;Kurumun 03.05.2017 tarihli yazısıyla davacının … sicil numaralı işyeri ile ilgili olarak 2017/1.ay borcunu süresi dışında 23.03.2017 tarihinde ödediği tespit edildiğinden 2017/1.ay teşvikten yararlanmasının mümkün olmadığının bildirildiği, davacının Ocak 2017 priminin banka talimatında işyeri sicil numarasının yanlış yazılması, SGK’nın getirdiği prim erteleme uygulamasına bağlı olarak banka ödeme makbuzunda toplam sigorta prim yükümlülüğünün yer alması ve sadece erteleme sonrası kalan ödenecek sigorta prim tutarının görünmesi nedeniyle, prim ve hizmet bildirgesindeki sigorta prim tutarı ile banka ödeme makbuzundaki sigorta prim tutarının karşılaştırılması suretiyle, ödenmesi gereken ve ödenen sigorta prim tutarından hareketle kontrol ve teyit olanağının bulunamamış olması sonucu sehven Ocak 2017 ayına ilişkin sigorta prim borcu yerine davacının 1247514 sicil numaralı işyerine ilişkin 7.679,70 TL’lik Ocak 2017 ayına ait ve Kasım 2017’ye ertelenmiş sigorta prim borcunun ödendiğini belirterek itiraz ettiği, prim borcunun zamanında ödenmemesinin davacının ihmal ve hatasından kaynaklanması nedeniyle Kurum işleminin yerinde olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle
“Davacı şirketin istinaf talebinin reddine, davalı Kurumunun istinaf talebinin kabulüne, … Anadolu 19.İş Mahkemesi’nin 2020/27 esas, 2020/105 karar sayılı 22.10.2020 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ile fazladan ödenen primlerin faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümler mevcuttur.
Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Diğer taraftan Ek 17.Maddenin 4. Fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında …’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Diğer taraftan, şartların varlığı anlaşıldıktan ve belgelerin işleme alınması gerektiği tespitinden sonra davacı lehine oluşan primlerin de üçüncü fıkra kapsamına uygun şekilde değerlendirilmesi ve mahsup veya iadenin ancak bu madde çerçevesinde mümkün olacağının dikkate alınması gerekmektedir.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, kurumca 01.04.2018 tarihine kadar yapılan bütün teşvikleri bünyesinde topladığı anlaşılan Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun gözetilmesi ve maddenin 4. fıkrasındaki hükmün iptal edildiği ve ilk üç fıkranın halen yürürlükte olduğu dikkate alınarak, özellikle üçüncü fıkra hükümlerinin davaya konu uyuşmazlığa ilişkin olmak üzere teşvik hükümlerinden faydalandırılma ve faydalandırılma sonrasında fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından, ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, davalı Kurumun da bu madde kapsamında resen veya davacı şirketin başvurusu üzerine, işlem yapıp yapmadığı, yapmış ise anılan ek 17. Maddenin 4. fıkra hükümleri dışında, davanın konusuz kalıp kalmadığı hususları araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.