YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7997
KARAR NO : 2022/13896
KARAR TARİHİ : 09.11.2022
Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No :
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM
Davacı, davalıya ait işyerinin işçisi olan kurum sigortalısı İbrahim Muratkan’ın 16/07/2013 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sonucunda yaralanarak iş göremez duruma geldiğini, kaza sebebiyle Kurumdan sigortalıya; 52.689,28-TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını ve 5.933,54-TL geçici iş göremezlik ödeneklerinin ödendiğini, ayrıca 37.677,68-TL sağlık harcamasının yapıldığını, kazaya ilişkin olarak yapılan tahkikat sonucunda sosyal güvenlik müfettişi tarafından düzenlenen 28/07/2015 tarihli ve 16/İR/15 sayılı raporda, olayın iş kazası olduğunun ve olayın oluşumunda davalı işverenin %100 oranında (tam) kusurlu olduğunun tespit edildiğini, buna göre kaza sebebiyle yapılan sosyal sigorta yardımlarından kaynaklanan kurum zararından davalı işverenin sorumlu olduğunu beyanla; kusur ve miktar bakımından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 96.300,50-TL olan kurum zararının şimdilik %20’si olan 19.260,01-TL’nin (10.537,85-TL gelirin ilk peşin sermaye değerinin 17/09/2015 olan tahsis onay tarihinden, 8.722,15-TL geçici iş göremezlik ödenekleri ve sağlık harcamalarının ödeme ve harcama tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte) davalıdan tahsiline karar verilmesini 5510 sayılı kanun madde 21 ve 23 gereğei talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı tarafından, davaya cevap verilmemiştir.
III- MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile
Davacı Kurumun sigortalısı olan İbrahim Muratkan’ın davalıya ait olan ve Kurumda … sıra numarasıyla işlem gören işyerinde çalışmakta iken 16/07/2013 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sonucunda iş göremez duruma gelmesi sebebiyle yapılan sosyal sigorta yardımlarından; sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değerine karşılık olarak 10.537,85-TL’nin gelir bağlama onay tarihinden, geçici iş göremezlik ödenekleri ile sağlık harcamalarına karşılık olarak 8.722,15-TL’nin ayrı ayrı harcama ve ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak davacı Kuruma ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, iş kazası olayında sigortalıya yüklenen kusurun haksız olduğunu, sigortalının kusurunun bulunmadığını beyan ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, işverene kusur yüklenemeyeceğini, maluliyeti de kabul etmediklerini, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığını beyanı ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi;
Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle Denizli 4. İş Mahkemesi 2018/453 Esas 2021/451 Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, karar verilmiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı kurum vekili ile davalı şirket vekilince kusur oranlarına itiraz edilerek karar temyiz edilmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır…” düzenlemesi getirilmiştir.
Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. …, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; 16/07/2013 tarihinde davalı işverene ait işyerinde çalışan sigortalının; (özel bina inşaatında) saat 15:30 sıralarında sigortalı kaza zedenin çatı yapımı için inşaatın 4.kat zemininden yaklaşık 5 metre yükseklikte kalaslar kullanılarak oluşturulan platform üzerinde elindeki keserle platforma kalas ekleme işinde çalıştığı esnada dengesini kaybederek 5 metre yükseklikten iki ayağının üzerine gelecek şekilde 4.katın zeminine düşmesiyle meydana gelen iş kazası nedeniyle %32 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya kurumca yapılan ödemelerin tahsilinin istenildiği; mahkemece davalı işverene %80; sigortalıya %20 kusur izafe eden bilirkişi kusur raporunu esas almak ve madde 23 ü gözeterek davalı işvereni %90 kusurlu kabul etmek suretiyle talep gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgilerden kazalı sigortalı tarafından davalı şirket aleyhine açılan tazminat dosyasının varlığı anlaşılmakta olup, hal böyle iken; bahsedilen tazminat ve varsa ceza dosyalarının içeriği ve iş bu dosyalarda alınan kusur raporları da gözetilmek ve çelişkiyi gidermek suretiyle kusur durumları değerlendirilerek bu kapsamda iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden kusur raporu alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
2-Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 21/1 ve 23’üncü maddeleridir.
5510 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde sigortalıların hangi tarihte bildirilmesi ve tescil edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna göre; Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı olanların Kuruma bildirim yükümlülüğü işverene ait olup; 7’nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalının işe giriş bildirgesi ile bildirilmesi gerekir. İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün; yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar; Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde, işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmeleri gerekir.
5510 sayılı Kanunun süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 23’üncü maddesi hükmüne göre; sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce iş kazası meslek hastalığı ve hastalık meydana gelmiş ise, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken her türlü masraflar ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri, 21’inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ödettirilecektir.
Sözü edilen madde ile işverenin kaçak işçi çalıştırmasının önlemesi amaçlanmış olup, maddenin düzenleniş şeklinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 23’üncü maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanır. Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemiş ise, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan; 5510 sayılı Kanunun 23.maddesinin uygulanması sırasında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören (sigortalının) müterafik kusuru da dikkate alınarak söz konusu maddeler kapsamında Hâkim tarafından takdir edilecek uygun bir indirimin yapılması gereği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece; davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 23’üncü madde şartlarının varlığı yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve 8. madde kapsamında usulünce araştırılmalı; davalının 5510 sayılı Kanunun 23. maddeye göre sorumlu tutulması halinde; davalının sorumlu olduğu kurum zararı belirlenirken Borçlar Kanunu 51-52. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen fiili ve hukuki durumlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğininde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.