Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/7846 E. 2022/13065 K. 25.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7846
KARAR NO : 2022/13065
KARAR TARİHİ : 25.10.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :

Asıl ve birleşen davalar, 6111 Sayılı Kanun ile 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici 10. madde ve Sosyal Sigortalar İşlemleri Yönetmeliği Madde 103/4.f hükümlerine dayanarak geçmiş dönemlere ilişkin olarak davacı şirkete ait 8 ayrı işyeri hakkında 01.03.2011 tarihinden sonraki dönemler bakımından sigorta prim ve teşvikinden yararlanmaya yönelik yapılan başvurunun davalı Kurumca işleme alınması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davalarda konusuz kalan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Asıl dava: Mahkememizin 2018/288 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 15/07/2016 tarih 3891393 sayılı red işleminin iptaline, Davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 28/06/2016 tarih 3659684 sayı ile Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalar: birleşen 2017/406 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 28/07/2016 tarih 10.284.451 sayılı red işleminin iptaline, Davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 27/06/2016 tarih 9.065.488 sayı ile Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/407 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 27/06/2016 tarih 3638612 sayılı red işleminin iptaline, Davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 24/06/2016 tarih 3.624.078 sayı ile Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/408 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 01/07/2016 tarih 3762245 sayılı red işleminin iptaline, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. Maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 22/06/2016 tarihinde Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/409 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 30/06/2016 tarih 3718213 sayılı red işleminin iptaline, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 22/06/2016 tarihinde Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/410 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 21/09/2017 tarih 8950277 sayılı red işleminin iptaline, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 23/06/2017 tarih 89050277 sayı ile Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/411 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu bilâ tarih ve 9781624 sayılı red işleminin iptaline, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 22/06/2016 tarihinde Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/412 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 12/07/2016 tarih 9372411 sayılı red işleminin iptaline, Davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 30/06/2016 tarih 9372411 sayı ile Kurum’a yaptığı başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı kurum vekili, davacının dilekçesinde talep ettiği şekli ile teşvikten faydalandırılmasının mümkün olmadığını, davalı Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkememizce asıl ve birleşen davalar için 7103 sayılı Yasanın 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Ek 17. maddesi gereğince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar … … 10.Hukuk Dairesinin 02/06/2020 tarihli kaldırma kararında; “…Her ne kadar yasal düzenlemede 7103 sayılı Yasa kapsamında mahkemece değerlendirme yapılmışsa da 05/05/2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2018/139 E, 2020/12 K, 19/02/2020 tarihli kararı ile “Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” şeklindeki 7103 sayılı Yasanın Ek 17. maddesinin dördüncü fıkrası iptal edildiğinden artık işin esasına girilerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu nedenle taraf vekillerinin istinaf istemi bu yönüyle yerinde görüldüğünden mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile kaldırılarak Mahkememize gönderilmesi üzerine kaldırma kararı doğrultusunda ilgili Sosyal Güvenlik Kurumlarına müzekkere yazılmış, verilen müzekkere cevaplarından davacı şirkete ait 1214154, 1141123, 1078949, 1204805, 1201056, 1242317, 1230158, 1160061 sicil numaralı işyerleri yönünden davacı şirketin Kuruma yapmış olduğu başvuruların davalı Kurum tarafından kabul edilerek davacı şirketin talebi doğrultusunda işlem yapıldığının bildirildiği anlaşıldığından, davanın konusu kalmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Asıl dava ve birleşen davalar yönünden, her bir davanın konusu nazara alındığında; tüm davaların davacının ve davalısının aynı olduğu, aynı vekil tarafından takip edilmesi ve usul ekonomisi gereği nazara alınarak davacı vekili lehine tüm dosyalar için tek bir vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM, gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 2020/181 Asıl davası ve birleşen 2017/406 Esas, 2017/407 Esas, 2017/408 Esas, 2017/409 Esas, 2017/410 Esas, 2017/411 Esas ve 2017/412 sayılı dosyaları yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, Dava, davacının 4447 sayılı Kanun Geçici Madde 10’da düzenlenen prim teşviki hakkından yararlanmak amacıyla Kuruma yapılan dava konusu başvuruların işleme alınması talebidir.
Davacı şirketin Geçici Madde 10’a göre prim teşvikinden yararlanmak için yaptığı başvurusunun Kurumca işleme alınmaması nedeniyle bu davanın açıldığı, dava devam ederken davacının dava konusu tüm başvurularının işleme alınarak gerekli işlemlerin yapıldığı, davacı vekilinin 21/09/2021 tarihli dilekçe ile de talepleri hakkında işlem yaptığını bildirdiği, bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.
Davalı kurum davacının ilk talep tarihinde işlem yapmayarak dava açılmasına sebebiyet verdiğinden mahkemece davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında isabetsizlik olmadığı, davacı her ne kadar her işlem için ayrı ayrı dava açmış ise de, usul ekonomisi gereği mahkemece bu davaların tensip birleştirildiği, bu nedenle tek vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1)Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
Davacı vekili, her bir dava bakımından ayrı ayrı ve tam vekalet ücreti tayini gerektiğini bellirtmiş kararın bu nedenle bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; “Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
6100 sayılı HMK.’nun 166’ncı (Mülga HUMK. nun 45’inci) maddesine göre ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilerek bakılabilmesi mümkün olup, davaların birleştirilmesi sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurur. Başka bir anlatımla, birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini korurlar.

Diğer taraftan, davanın konusunun kalmadığından bahsedebilmek için, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tüm tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gerekir.
Eldeki davada ise, mahkemece davacı şirkete ait sekiz ayrı işyeri hakkında davacının talebinin davalı Kurumca yerine getirildiği gerekçesi ile davanın konusuz kaldığına ilişkin karar verilmiş ise de, davanın konusuz kalıp kalmadığı hususlarının tespit edilmesi bakımından, öncelikle her bir işyeri bakımından davacı şirketin davadan önce yaptığı başvurular veya yargılama aşamasında yürürlüğe giren ek 17. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında başvurularının varlığı irdelenmeli, her bir işyeri için (1242317 sayılı işyeri dahil) yapılan başvurular ile dava konusu edilen dönemler bakmından davalı Kurumca yargılama aşamasında, davacı şirketçe verilen bordroların işleme alınıp alınmadığı hususu ile davacı şirketin daha sonra ek 17. maddenin üçüncü fıkrası kapsamında başvurularının bulunup bulunmadığı ile bu madde kapsamında başvuruların olması halinde davalı kurumca mahsuplaşma işleminin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne şekilde yapıldığı hususlarının irdelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, her davanın ayrı ayrı niteliğini korumaya devam etmesi ile ayrı ayrı ve infaza elverişli şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı kurum vekilerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak, ilk Derece Mahkemesince verilen hüküm, sair yönleri incelenmeksizin, bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.