Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/7622 E. 2023/4116 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7622
KARAR NO : 2023/4116
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/230 E., 2022/57 K.
KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.01.1990 tarihinde müteveffa…’e ait Mersin ili Yenişehir ilçesi Menteş Mahallesi 85 ada 1-2 Parsel, 86 ada 1 parsel, 87 ada 1-2 parsel, 88 ada 1 parseldeki bahçede bekçi olarak çalışmaya başladığını, 01.03.2005 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını belirterek 01.01.1990 – 01.03.2005 tarihleri arasındaki çalışmasının sigortalı çalışma olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı… mirasçıları vekili cevap dilekçesinde, davacının değişiklik yapıldığı iddia edildiği 1987 yılında imar düzenlemesi yapıldığını bahçenin kayıp olduğunu, hizmet akdine dayalı çalışma bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

2.Davalı SGK vekili, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.09.2012 tarihli ve 2015/58 E. 2016/261K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne 02.04.2004 – 01.03.2005 döneminde toplam 5.035,90 TL prime esas gelir ve davacının davalı işveren yanında çalıştığının tespitine, fazla istemin reddine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 06.10.2016 tarihli ve 2010/362 E.2012/1159 K. sayılı ilamında, “…davacının talep ettiği dönemde muhtar ve aza olarak görev yapmış kişileri, zabıta marifeti ile davacının talep ettiği dönemde davalılara ait portakal bahçesine komşu bahçesi olan kişileri ve davacının komşularını tespit ederek; davacının baktığını beyan ettiği portakal bahçesinde bulunan eve ne zaman ve nasıl yerleştiğini, bahçe ile ilgilenip ilgilenmediğini ve ilgilenmiş ise bu çalışmalarının işçi-işveren ilişkisi kapsamında kalıp kalmadığını, bahçedeki ağaçların ne zaman kesildiğini ve ağaçlar talep edilen süre içerisinde kesilmiş ise daha sonra arazide herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulup bulunulmadığını, tanık …’ın beyan ettiği gibi davalılara ait portakal bahçesinin işleri ile ilgilenip ilgilenmediğini, davacının geçimini nasıl sağladığını sorarak daha önce dinlenilen tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek, ayrıca davacının hizmet cetvelinde çalışmaları bulunan işyerine ait dönem bordrolarını dosya arasına alarak re’sen seçilecek tanıkları dinlemek ve davacının bu işyerindeki çalışmasının kapsamını belirleyerek, davacının davalılara ait işyerinde çalışmasının bulunduğu kanaatine varılır ise hizmet cetvelindeki çalışma ile davalılar yanındaki çalışmalar birbirini engellemez ise hak düşürücü sürenin aranmayacağını da dikkate alarak varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir. …” denilmek suretiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 30.06.2015 tarihli ve 2014/385 E.2015/510K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile davacının 01.01.1990-01.03.2005 döneminde davalılara ait Narenciye Bahçesinde fiilen kesintisiz olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiş karara karşı davalılardan Kurum ve … vekilleri ile …, … ve … tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2 Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 16.02.2016 tarihli 2015/17494 E. 2016/2059 sayılı ilamında;”…Mahkemece yapılacak iş; zabıta marifeti ile tespit edilen ve davacının talep ettiği dönemde davalılara ait portakal bahçesine komşu bahçesi olan kişileri ve yine zabıta marifeti ile tespit edilen davacının komşularını dinlemek, tanık …’ın beyan ettiği gibi davalılara ait portakal bahçesinin işleri ile ilgilenip ilgilenmediğini tespit etmek, davacının geçimini nasıl sağladığını ve davalılardan ücretini nasıl aldığını sormak ve davacının beyanına göre gerekli araştırmaları yapmak, ayrıca davacının hizmet cetvelinde çalışmaları bulunan işyerine ait dönem bordrolarını dosya arasına alarak re’sen seçilecek tanıkları dinlemek, daha sonra dosyayı alanında uzman bir bilirkişiye tevdi ederek gerek görülür ise yerinde inceleme yaparak, davacının çalıştığını iddia ettiği portakal bahçesinin büyüklüğü, ağaçların kesilme zamanı da değerlendirilmek suretiyle, davacının sürekli çalışmasını ve bekçilik yapmasını gerektirecek bir işin bulunup bulunmadığını ortaya koyarak davacının bu işyerindeki çalışmasının kapsamını belirlemek ve böylece davacının davalılara ait işyerinde çalışmasının bulunduğu kanaatine varılır ise hizmet cetvelindeki çalışma ile davalılar yanındaki çalışmalar birbirini engellemez ise hak düşürücü sürenin aranmayacağını da dikkate alınarak varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir….” denilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “…Davacı, davalılara ait narenciye bahçesinde (muris döneminde) 01.01.1990 — 01.03.2005 tarihleri arasında bekçi olarak fiilen çalıştığını, hizmetinin kuruma bildirilmediğini iddia edip, hizmetinin tespitini istemektedir. Davacı, işçilik alacakları davasında Mart 1989 tarihinden itibaren çalıştığını ileri sürmüş olup, bilirkişi tarafından tanık anlatımlarına göre çalışma süresi 01.01.1990 tarihinden başlatılmıştır. Davalı taraf, davacının bekçilik yapmadığını, bahçedeki ağaçların da 1997 yılında kesildiğini, bekçilik yapacağı bir bahçe-işyeri kalmadığını savunmaktadır. Gerek işçilik alacağı davasında ve gerekse eldeki davada dinlenen tüm tanıkların anlatımından davacının 1990 yılından 2005 yılına kadar davalılar ve öncesinde murislerine ait bahçede bulunan baraka şeklindeki evde çocuklarıyla birlikte ikamet ettiği anlaşılmaktadır.

Yine gerek bu davada ve gerekse işçilik alacakları davası dosyasında dinlenen tanıkların anlatımından davacının ineklerinin, tavuklarının olduğu, bunları beslediği, süt de sattığı anlaşılmaktadır. Davacının eşi ile uyuşmazlığı bulunmakta ise de nüfus kayıtlarına ve işçilik alacakları dosyasında bizzat davacının beyanına göre boşanmamışlar, eşi de çalışıldığı iddia edilen bahçedeki eve gelip gitmekte olup, davacının geçimini süt satarak ve eşinin desteğiyle sağladığı anlaşılmaktadır. Nüfus kayıtlarına göre 26.02.1998 doğumlu çocuğunun olması eşi ile birlikte olduğunu göstermektedir. Tanık …, işçilik alacakları davasında olduğu gibi bu davada da, akrabası olan davacının, eşiyle anlaşmazlığa düşmesi sonucu evsiz kalması üzerine bahçe evinde kalması için…’e yalvardığını ve kefil olduğunu, bu şekilde oradaki evde kaldığını, bekçilik yapmadığını beyan etmiştir.

Davacının SGK hizmet cetvelinde, 04.10.2000 — 26.07.2002 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur kaydı olduğu görülmekte ise de, Mersin 1. İş mahkemesinin 2005/346 esas sayılı işçilik alacağı davası dosyası arasında bulunan İstiklal Vergi dairesi kayıtlarına göre davacı ……… plakalı kamyonu 15.09.1995 tarihinde satın almış, … plakaya çevirmiş, ruhsatına göre 14.03.1996 tarihinde trafiğe çıkmış ise de vergi dairesi yoklama fişine göre 15.09.1995 tarihinden itibaren kamyon işletmesi yapmakta olup, kamyonu eşi …’nın kullandığı, aracın mülkiyeti kendisinde olduğu için 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu, fiilen kendisinin kamyonla nakliye işini yapmadığı anlaşılmaktadır.

Kayıtlara göre… sicil numaralı işyeri, Kıvılcım Orman Ürünleri Tic. Ltd. Şti. adına tescilli olup, mahiyeti Narenciye Paketleme işi, Silifke caddesi …-Mersin adresinde bulunan işyeri 27.11.2000 tarihinde yasa kapsamına alınıp 31.03.2005 tarihinde kanun kapsamından çıkmıştır. Bu işyerinin adresi itibariyle, davacının bekçi olarak çalıştığını iddia ettiği yerin bulunduğu adresten günlük gidilip gelinmesi ve fiilen çalışılması mümkündür.

Mersin 1. İş mahkemesinin 2005/346 esas sayılı işçilik alacağı davası dosyasında, davacının SGK hizmet cetveli hiç getirtilmemiş, SGK kaydı hiç incelenmemiş, iddia ve savunmaya göre sadece bağ-kur kayıtları getirtilip incelenmiştir. Bu dava sonunda verilen hüküm Yargıtay denetiminden geçip kesinleşmiş ise de, mülga 506 sayılı Kanun’un 2 ve 6 ncı maddeleri ve 5510 sayılı Kanun’un Ââ-İ/a maddesine göre bu işyerinde zorunlu sigortalı kapsamında hizmeti olan davacının bu hizmetinin doğru olması halinde, tespiti istenen dönemdeki hizmeti kesintisiz olmayacağı ve davalılara ait işyerindeki hizmeti 28.11.2003 tarihinde kesilmiş olacağından bu kesilme nedeniyle 10.05.2010 dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olacaktır. İşçilik alacağı davası hizmetin tespitine yönelik olmadığından hak düşürücü süreyi kesmeyeceği de izahtan varestedir. Bu durumda davacının ancak 02.04.2004 — 01 03.2005 dönemi çalışması kabul edilebilecektir. Ancak, her iki davada dinlenen tanıkların anlatımı ile davacının beyanına göre bahçedeki ağaçların kesilmesinden sonra davacı ikamet ettiği evden ayrıldığından esasen bu dönem dahi fiilen bekçilik yapmadığı kabul edilebilecektir. Davacının iddia ettiği bekçilik hizmetinin 01.03.2005 tarihine kadar devam ettiği yönünde tarih belirterek beyanda bulunan hiçbir tanık yoktur. Taraflar arasındaki ilişkiye göre davacının, davalılara ( öncesinde murislerine) ait bahçede üç çocuklu olarak eşiyle uyuşmazlığı bulunduğu için kalacak eve ihtiyacı olan çaresiz biri olması nedeniyle sadece ikamet ihtiyacı için izin verilip sonrasında kendi ihtiyaçlarını karşılamak için hayvan beslemesi ve fiilen bahçede bulunması nedeniyle bekçilik yapmadığı kabul edilmiş …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dosyadaki dinlenen tanıkların bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde davacının iş yerinde çalıştığının anlaşılacağını belirterek kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.

Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2.506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası, hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlere göre kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,Aşağıda yazılı temyiz harcının ilgilisinden alınmasına,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.