Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/748 E. 2023/1787 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/748
KARAR NO : 2023/1787
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2793 E., 2021/2190 K.
KARAR : TEDAŞ yönünden esastan red, davacı yönünden kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/205 E., 2018/516 K.

Taraflar arasındaki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı TEDAŞ vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı TEDAŞ vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı TEDAŞ vekili tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 23.06.2007 günü meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını iddia ederek 200.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı TEDAŞ’tan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı TEDAŞ vekili cevap dilekçesi ile; müvekkil kurumun her zaman gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, iş güvenliği ve iş sağlığı hkümlerine aykırı davranmadığını, aynı konuya ilişkin Nazilli 1. Asliye Hukuk mahkemesi 2013/8 Esas sayılı dosyasında dava açılmış ve karar çıktığını, tekrar aynı konuya ilişkin müvekkil kurumu davalı olarak gösterilerek açılmış olmasının anlaşılabilir olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … Elektrik .. Ltd. Şti. cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1-Davanın kısmen kabulüne,
200.000 TL maddi tazminatın 23.06.2007 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı TEDAŞ vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevi tazminat talebinin bölünmediğini ve iki kez talep edilmediğini, Nazilli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/8 E. sayılı dava dosyasında manevi tazminatın sadece …….Ltd.Şti.’ nden talep edildiğini ve mahkemece 40.000 TL manevi tazminata hükmedildiğini,bu kararın kesinleştiğini,asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin tespiti üzerine bu dosyada her iki davalıdan 200.000 TL maddi tazminat ile birlikte bu kez sadece davalı TEDAŞ’ dan 40.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğunu,manevi tazminatın bölünmediğini, % 100 maluliyet için manevi tazminat talebinin reddine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı TEDAŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazının mahkemece değerlendirilmediğini, davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, aynı konuya ilişkin Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş)’nin 2013/8 E.-2015/352 K. sayılı kesinleşmiş kararının bulunduğunu, aynı konuya ilişkin bir de müvekkiline karşı dava açılması açısından kesin hüküm itirazı bulunduğunu mahkemenin bu hususu irdelemediğini, kazanın asıl oluşma sebebi hakkında müvekkil kuruma zorlama bir kusur oranı verildiğini, daha önce yapılan tespitlerin hiç birinde TEDAŞ’a herhangi bir kusur oranı verilmediğini, davacı tarafça … Ltd. Şti ile müvekkil kurum arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu iddia edilmesine rağmen buna ilişkin kanıt sunmadan mahkemece asıl alt işveren ilişkisi varmış gibi hüküm verilmesinin hatalı olduğunu,müvekkilince her zaman gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını, iş güvenliği ve işçi sağlığı hükümlerine aykırı davranmadığını, kabul etmemekle birlikte maddi tazminatın tutarının da fahiş olup neye göre tespit edildiğinin anlaşılamadığını, maddi tazminat bakımından kararın kaldırılması gerektiğini belirterek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre davalı TEDAŞ tarafından cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığının anlaşıldığı, davanın kazanın oluşum tarihi olan 23.06.2007 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı, bu açıdan hatalı yön bulunmadığı, dosya içeriğine göre davalı ……Ltd.Şti.’nce ihale ile Kuyucak İlçesi elektrik hatlarının yer altına taşınması, kablo aktarımı, pano bağlanması v.b. işlerinin yapıldığı, TEDAŞ’ın hizmet alımı yaptığı, davacının hizmet alımı yapılan alt işveren davalı ……Ltd.Şti.’nin işçisi olarak çalışırken iş kazası geçirdiği, davalı TEDAŞ’ın asıl işveren davalı ……Ltd.Şti.’nin alt işveren olarak sorumluluğunun bulunduğu, davacının ……Ltd.Şti.’ne karşı açtığı maddi ve manevi tazminat davası sonucu Nazilli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/8 E.-2015/352 K. sayılı kararı ile %30 kusuru bulunan ve %100 maluliyeti bulunan davacının toplam maddi zararının 891.653,24 TL olarak belirlendiği ve 200.000,00 TL maddi zarar ile 40.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği ve kararın temyiz edilmeden 13.07.2015 tarihinde kesinleştiği ve kalan miktar açısından bu kez asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte bu davanın açıldığının anlaşıldığı, denetime açık uygulamayı yansıtır kusur raporuna göre davacının %30 oranında, davalı Tedaş’ın %30 oranında ve davalı ……Ltd.Şti.’nin %40 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, dosya kapsamına uygun olarak maddi tazminata dair verilen kararda hatalı yön bulunmadığı, dosya kapsamına göre davacı tarafça kesinleşen davada davanın davalı ……Ltd.Şti.’ne karşı açıldığı ve Mahkemece 40.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği, davacının ise bu davada davalı ……Ltd.Şti.’nin yapılan icra takibi sonucu borca batık olduğu ve tahsilat yapılamadığı hususunu dava dilekçesinde belirterek davalı Tedaş’tan 40.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ettiği, burada önceki davanın tarafları arasında Tedaş bulunmadığından ve 4857 sayılı Kanun 2/6 ncı maddesi kapsamında müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğu dikkate alındığında ve davacının uğradığı manevi zarar miktarı 40.000,00 TL olarak belirlenerek, tahsilde tekerrürlük olmamak kaydıyla 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı TEDAŞ’tan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesiyle;

A-Davalı TEDAŞ’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine ,

B-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; Nazilli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/205 Esas-2018/516 Karar sayılı kararının HMK 353/b-2 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden esas hakkında;

C-“Davanın kabulüne;
1-a-200.000,00 TL maddi tazminatın 23.06.2007 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacıya verilmesine,

b-Tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla (Nazilli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/8 E.-2015/352 K. sayılı manevi tazminata yönelik kararı açısından) 40.000,00 TL manevi tazminatın 23.06.2007 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalı TEDAŞ’tan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TEDAŞ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı TEDAŞ vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazının mahkemece değerlendirilmediğini, davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, aynı konuya ilişkin Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş)’nin 2013/8 E.-2015/352 K. sayılı kesinleşmiş kararının bulunduğunu, aynı konuya ilişkin bir de müvekkiline karşı dava açılması açısından kesin hüküm itirazı bulunduğunu mahkemenin bu hususu irdelemediğini, kazanın asıl oluşma sebebi hakkında müvekkil kuruma zorlama bir kusur oranı verildiğini, daha önce yapılan tespitlerin hiç birinde TEDAŞ’a herhangi bir kusur oranı verilmediğini, davacı tarafça … Ltd. Şti ile müvekkil kurum arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi olduğu iddia edilmesine rağmen buna ilişkin kanıt sunmadan mahkemece asıl alt işveren ilişkisi varmış gibi hüküm verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilince her zaman gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını, iş güvenliği ve işçi sağlığı hükümlerine aykırı davranmadığını, kabul etmemekle birlikte maddi ve manevi tazminatın tutarının da fahiş olup neye göre tespit edildiğinin anlaşılamadığını beyanla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
C.A. Davalı TEDAŞ vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.

Mülga 5521 sayılı Kanun’un, 6763 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.

25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3 üncü maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362 nci maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

HMK 362/2 nci maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.”

HMK 366 ncı maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346 ncı madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. – 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.

Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.07000 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.

Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.

Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla davalı TEDAŞ vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.

C.B. Davalı TEDAŞ vekilinin hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417 inci maddesi, 5510 sayılı Kanun’un 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre ve davalı TEDAŞ tarafınca temyiz sebebi olarak ileri sürülen bir kısım sebeplerin aynı zamanda istinaf sebebi olarak daha evvelce ileri sürüldüğü ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde açıklandığı şekilde incelenerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği bu yönle Bölge Adliye Mahkemesince oluşturulan gerekçenin de yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı TEDAŞ vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,

2.Davalı TEDAŞ vekilinin davacı lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgilisine yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.