Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/6945 E. 2023/2150 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6945
KARAR NO : 2023/2150
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1404 E., 2022/804 K.
DAVACILAR : 1-… 2- … 3- …
4- … vekilleri Avukat …
DAVA TARİHİ : 02.01.2019
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 28. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/1 E., 2021/126 K.

Taraflar arasındaki iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sigortalı …’ ın davalıya bağlı Hatay Serinyol Orman Fidanlık Müdürlüğü’nde kadrolu işçi olarak hizmet akdiyle çalışırken 30.05.2014 tarihinde uğradığı iş kazası sonucu 05.06.2014 tarihinde hayatını kaybettiğini, kurum çalışanı …’nın ailevi problemlerinden dolayı intihar edeceğini Hatay Serinyol Orman Fidanlık Müdürü …’a telefonda söylemesi üzerine müdürün sigortalı …’ı arayarak “Yanına diğer işçiler … ve …’i de alarak aşırı alkol alan …’ı hastaneye götürmesi” talimatını vermesi sonrası, işçilerin verilen adrese kurum aracıyla gittiklerinde …’ın sigara içmek için çakmağı yakması ile birlikte tüp (gaz) patlaması sonucu yanarak ölme biçiminde gerçekleştiğini, olayın SGK tarafından iş kazası sayılmaması sebebiyle iş kazasının tespiti yönünde açılan davada … 17. İş Mahkemesi 2015/451 E. 2017/246 K. sayılı ilamı ile iş kazası olduğunun tespitine karar verildiğini … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1638 E. 2018/1667 K. sayılı ilamı ile aynı yönde hüküm kurulduğunu ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/6594 E. 2018/8766 K. sayılı ilamı ile kararın onandığını, olayın meydana gelişine ilişkin maddi olguların Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2016/206 E. 2017/271 K. sayılı dosyasında belirlendiğini, müteveffanın ölümü ile destekten yoksun kalan davacıların maddi zarara uğradıklarını belirterek, davacı eş … ve 18 yaşından küçük çocuklar …,… ile … için ayrı ayrı 1.000,00 TL belirsiz maddi tazminatın, davacı eş … için 75.000,00 TL ve çocuklar … , … ile … için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 225.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 30.05.2014’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hatay İş Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, iş yeri dışında meydana gelen kazada idarenin iş ve eylemleri arasında bir illiyet bağı bulunmadığını, idarenin kusurunun olmadığını, … plakalı aracın görevlendirme bölümünde bu gidilen yerle ilgili bir imza bulunmadığını, şifai emirle gidildiğinden iş kazası olmadığını, kıdem tazminatının ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamındaki tüm deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; …’ ın 30.05.2014 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle 05.06.2014 tarihinde vefat ettiği, Yargıtay onama ilamı ile 27.11.2018 tarihinde kesinleşen … 17. İş Mahkemesi 2015/451 Esas 2017/246 Karar sayılı ilamı ile olayın iş kazası sayıldığı, davacı …’ nin vefat eden …’ in eşi davacı …, … ve … ‘nın ise çocukları olduğu, mahkemece bir makine mühendisi- bir kimya yüksek mühendisi- bir elektrik yüksek mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden kusur raporu alındığı, bilirkişi heyet raporuna göre dava dışı …’ nın % 75 oranında, davalının % 25 oranında kusurlu, …’ ın ise kusursuz olduğunun bildirildiği, kusur raporuna itiraz nedeniyle aynı heyetten ek rapor alındığı, tespit ve oranların değişmediği, davacıların maddi zararının bulunduğu anlaşıldığından aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı, aktüerya bilirkişi raporu ile davacıların maddi zararının hesaplandığı, aktüerya bilirkişi raporu hükme esas alınarak, …’ ın vefatı nedeniyle davacıların, acı elem ve ızdırap yaşaması gözetilerek davacıların manevi tazminat istemleri yönünden ise davacıların ekonomik ve sosyal durumu, olayın oluş şekli, tarafların kusur oranları gözetilerek eş … lehine 479.921,54 TL, maddi ve 75.000 TL manevi çocuk … lehine 165.751,38 TL maddi ve 50.000 TL manevi, çocuk … lehine 143.518,64 TL ve 50.000,00 TL manevi ve çocuk … lehine 117.729,32 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın sigortalının ölüm tarihi 05.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir olayın iş kazası sayılabilmesi için kazaya uğrayanın sigortalı olması bedensel ve ruhsal zarar, nedensellik bağı bulunması ve bütün bu unsurların bir arada bulunması gerektiğini, ilgili olayda sayılan şartların gerçekleşmemiş olduğunu, işyeri dışında meydana gelen kazada idarenin iş ve eylemleri arasında bir illiyet bağı bulunmadığını, kazayla ilgili olarak idarelerine izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, olay yerine iş ile ilgili bir durum için değil, insani bir sebeple intiharı engellemek için gidilmiş olduğunu, idarenin … plakalı aracın görevlendirilmesi ile ilgili resmi bir imza bulunmamakta olup şifahi emir olduğundan iş kazası olmasının mümkün olmadığını, 24.06.2017 tarihli raporun gerçeği yansıtmadığını, olayın iş kazası olmadığının …’in raporu ile ispatlanmış olduğunu, her iki raporun farklılık arz ettiğini, yeniden bilirkişi incelemesi talepleri değerlendirmeden, mübayenet giderilmeden karar verilmiş olduğunu, davacıların talep ettikleri maddi, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, faiz konusundaki itirazlarını tekrar ettiklerini, …’ın çalıştığı hizmet süresindeki ve ölümünden sonraki bütün istihkak ve alacaklarının kanuni varislerine ödenmiş, ayrıca 1 yıl 17 gün hizmet karşılığı toplu iş sözleşmesi gereğince 2.702,29 TL kıdem tazminatı ödenmiş olduğunu beyanla kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların murisi, …’ın, davalı …, Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğü, Hatay Serinyol Orman Fidanlık Müdürlüğü işyerinde kadrolu ağır vasıta operatörü olarak çalışırken, 30.05.2014 günü saat 22.30 sıralarında, müdürleri …’ın, işyeri çalışanlarından …’nın alkollü olduğunu ve ailevi sebeplerle intiharı düşündüğü için gidip duruma müdahale edip onu hastaneye götürmelerini söylemesi üzerine işyerine ait araç ile diğer iki işyeri çalışanı olduğu halde gittikleri …’nın evinde, saat 23.50 sıralarında meydana gelen gaz patlaması ve yangında ağır yaralandığı, yapılan tüm müdahalelere rağmen 05.06.2014 günü vefat ettiği, davacıların destekleri olan …’ın iş kazası sonucu vefatı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettikleri, meydana gelen olayın SGK tarafından iş kazası sayılmaması üzerine, iş kazasının tespiti davası açıldığı, davada … 17. İş Mahkemesi’nin 2015/451 E. 2017/246 K. sayılı ilamı ile olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf ve Yargıtay incelemesinden geçerek onanmak suretiyle kesinleştiği, mahkemece aldırılan kusur bilirkişiler raporu ve ek raporu ile olayda dava dışı …’ nın % 75 oranında, davalının % 25 oranında kusurlu, …’ ın ise kusursuz olduğunun belirtildiği, mahkemece hükme esasa alınan kusur bilirkişiler raporunun olayın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu, aktüerya bilirkişi raporu ile davacıların destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararlarının hesaplandığı, hesap raporunun, denetime elverişli, gerekçeli, bilimsel verilere ve dosya kapsamına uygun olduğu, olay tarihi, olayın özelliği, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hak ve nesafet kuralları dikkate alındığında hüküm altına alınmasına karar verilen manevi tazminat miktarlarının dosya kapsamına uygun olduğu, yine hüküm altına alınan tazminatlara uygulanmasına karar verilen faiz başlangıç tarihinde bir hatanın bulunmadığı, mahkeme kararının yerinde olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 353-(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; olayın iş kazası niteliğinde olmadığını, illiyet bağı olmadığını, olayın %100 … kusuru ile gerçekleştiğini, işyeri aracının görevlendirilmesine dair resmi yazı değil şifahi görevlendirmenin yeterli olmadığını, insani görev addedilerek yapılan müdahalenin iş kazası olarak sayılamaycağını, SGK Müfettişi tarafından düzenlenen ilk raporda olayın iş kazası olarak sayılmaması gerektiğine işaret edildiğini, müvekkili idare kusuru olmadığından maddi ve manevi istemin reddi gerektiğini ayrıca Kaza tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazası neticesinde vefa eden uğrayan sigortalının maddi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 51, 52, 53, 55, ve 417 nci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un 13, 16, 19, 20 ve 21 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu 77 inci maddesi ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümleridir.

3. Değerlendirme
1. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 inci maddesinin açık buyruğu iken, 4857 sayılı Kanun’un 77 inci ve devamı bir kısım maddeleri 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 37 inci maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.

2. Buna göre, 6331 sayılı Kanun’un “İşverenin Genel Yükümlülüğü” kenar başlıklı 4 üncü maddesinde:
“İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a)Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b)İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c)Risk değerlendirmesi yapar ve yaptırır.
ç)Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu gözönüne alır.
d)Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışında ki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 5 inci maddesinde de risklerden korunma ilkeleri düzenlenmiştir. Buna göre maddede, “İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulur:
a)Risklerden kaçınmak,
b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek,
c)Risklerle kaynağında mücadele etmek,
ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için iş yerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek,
d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak,
e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek,
f)Teknoloji, iş organizasyonu çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek,
g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine öncelik vermek,
ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek.” hükmü yer almaktadır.

3.Görüldüğü üzere, işverenin çalışanlarla ilgili sağlık ve güvenliği sağlama yükümünün genel çerçevesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddesinde çizilmiştir. Bu çerçevede işverenin, “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” olduğu belirtildikten sonra, yapacağı ve uymakla yükümlü bulunacağı birtakım esaslara yer verilmiştir. Bunun gibi 5 inci maddede, işverenin anılan yükümlülükle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeler belirlenmiştir. 10 uncu maddede ise, işyerinde sağlık ve güvenlik sağlanırken, işverenin yapacağı risk değerlendirmesi çalışmasında dikkate almakla yükümlü bulunduğu hususlar belirlenmiştir (Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 tarih 2013/21-102 Esas 2013/1456 sayılı kararı).

4.6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü ve 5 inci maddeleri ile bunu uygun olarak çıkarılan iş güvenliği yönetmelikleri hükümleri, işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan teknik iş güvenliği kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak, işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.

5.Öte yandan, objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmez. Çünkü, bu halde dahi işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Kusurun objektifleştirilmesi kriterinin yanısıra, Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2. maddesinin, Anayasa hükümleri ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddesi kapsamında yorumlanması da işverenin sorumluluğunu oldukça genişletecektir.

6.Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda; işvereni zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluk halinden kurtaracak olan durum iş sağlığı ve güvenliği alanındaki ihmalleri ile oluşan zarar arasındaki uygun nedensellik bağının kesildiğini ispat etmekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2013 tarih 2012/21-1121 E. 2013/386 sayılı kararında da belirtildiği üzere uygun nedensellik bağı üç durumda kesilebilir. Bunlar mücbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Bu hallerden birinin varlığı halinde işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir.

7.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacılar desteği sigortalı …’ın davalıya bağlı Hatay Serinyol Orman Fidanlık Müdürlüğünde işçi olarak çalıştığı, olay günü işyeri müdürü olan …’ın aynı işyerinde işçi olarak çalışan …’nın alkollü olduğunu ailevi sebeplerden dolayı tüpü açıp intiharı düşündüğü bilgisini verip, …’nın işyerinde çalışan diğer işçilerle beraber hastaneye götürmelerini istediği, sigortalı …’ın bu amaçla işyeri çalışanları … ve … ile beraber yardım amacıyla …’nın evine gittiği, … nın alkollü olduğu ve intihar etmek için hava gazını açmış olduğu, yardıma gelen işçilerin …’ı evin dışına çağırmalarına rağmen, …’ın eve girmeleri hususunda ısrarı üzerine işçilerin eve girdikleri, …’ın bu esnada sigarasını yakmak için çakmağını ateşlemesi sonucu meydana gelen patlama ve yangın neticesinde sigortalı …’ın ağır yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiği anlaşılmakla, anılan şekilde gerçekleşen iş kazasının yapılan işin niteliği ile ilgili olmadığı gibi, işçileri yardım amacıyla görevlendiren işyeri yetkilisi …’ın da bu kazayı öngörerek tedbir almasının beklenmeyecek olmasına ve olayın gerçekleşmesinde …’nın tam kusurlu olduğunun açıkça anlaşılabilir olmasına göre, iş kazasını işverene bağlayan illiyet bağının … eylemi ile kesildiği, …’nın olay anındaki eyleminin yapılan işle ilgili olmamasına göre kusurundan davalı işverenin adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında kusursuz olarak sorumlu tutulmasının da mümkün olmamasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı değerlendirmeler içeren kusur raporuna itibarla kabul karar verilmesi hatalı olmuştur.

8. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

9. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve istinaf itirazlarının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Davalı harçtan muaf olduğundan harcın iadesi hususunda karar verilmesine yer olmadığına,

4. Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.