Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/667 E. 2023/1780 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/667
KARAR NO : 2023/1780
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: … Batı 1. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edildiği; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 15.08.2012 günü meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını iddia ederek 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20.10.2016 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat miktarını toplamda 147.635,06 TL’ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının, davalı şirkette inşaat işçisi olarak çalıştığını, olay tarihinde 45 yaşında olduğunu, tecrübeli olduğunu ancak acemice, dikkatsiz ve özensiz davranışı sonucu iş kazası geçirdiğini, yukarı çıkmak için merdiven yerine kısa yoldan ve kestirmeden kalıpları kullanarak çıkmak istediğini, çıkma esnasında tutunduğu şeyin çıkması ya da elinin kayması sonucu yaklaşık 2 metreden ayakları üzerine düştüğünü, davacının anlık ve tamamen kendi kararı sonucu yaptığı eylemi davalının önleme ve engel olma durumunun olmadığını, davalının alabileceği bir önlem olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
2.888,42 TL geçici işgöremezlik zararı, 144,746,64 TL sürekli işgöremezlik zararı olmak üzere toplam 147.635,06 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi 15.08.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
44.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 15.08.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin tam olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur oranına ilişkin yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını, hesaplamalarda kayıtlar dışında farazi tespit edilen ücretin esas alındığını, peşin sermaye değerinin maluliyet oranının artmasına rağmen %28 oranına göre yapılan ödemenin esas alındığını, yine davacı aleyhine kesinleşen maluliyet oranı varken manevi tazminat takdir edilirken daha yüksek maluliyet oranının dikkate alındığını, davacının %100 kusur oranına göre talep ettiği manevi tazminattan hem hakkaniyet hem de kusur indirimi yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, peşin sermaye değerinden güncelleme yapılmadan yapılan mahsubun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafından yürütülen Ayaş Yolu Şeker Kavşağı Köprü İnşaatında kalıp ustası olarak çalışmakta iken 15.08.2012 tarihinde iş kazası geçirdiği ve yaralandığı, kazada davalı işverenin %70 (Yüzde yetmiş), davacı işçinin ise %30 (Yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu, davacının Yüksek Sağlık Kurulu kararı ile kontrolü gerekmeden ve başkasının bakımına muhtaç olmadan %45,20 oranında (meslekte kazanma gücü kaybı oranı ) malul kalacak şekilde yaralandığının tespit edildiği, yapılan itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu raporu ile maluliyet oranının %42 olarak belirlendiği, hüküm altına alınan 44.000 TL manevi tazminat miktarının somut olaya uygun olduğu, olayın meydana geliş şekli, kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yapılan hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle;
Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur oranına ilişkin yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını, hesaplamalarda kayıtlar dışında farazi tespit edilen ücretin esas alındığını, peşin sermaye değerinin maluliyet oranının artmasına rağmen %28 oranına göre yapılan ödemenin esas alındığını, yine davacı aleyhine kesinleşen maluliyet oranı varken manevi tazminat takdir edilirken daha yüksek maluliyet oranının dikkate alındığını, davacının %100 kusur oranına göre talep ettiği manevi tazminattan hem hakkaniyet hem de kusur indirimi yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, peşin sermaye değerinden güncelleme yapılmadan yapılan mahsubun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davalı vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanun’un, 6763 sayılı Kanun 5 inci maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3 üncü maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362 inci maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2 inci maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366 ncı maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346 ncı madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. – 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.07000 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.
Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Davalı vekilinin hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 417 inci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre ve davalı tarafınca temyiz sebebi olarak ileri sürülen sebeplerin aynı zamanda istinaf sebebi olarak daha evvelce ileri sürüldüğü ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde açıklandığı şekilde incelenerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği bu yönle Bölge Adliye Mahkemesince oluşturulan gerekçenin de yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Davalı vekilinin davacı lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.