Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/6229 E. 2023/4948 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6229
KARAR NO : 2023/4948
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/401 E., 2022/108 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2018/391 E., 2020/312 K.

Taraflar arasındaki sigorta başlangıcı tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın sigorta başlangıcı talebi yönünden kabulüne, yaşlılık aylığı talebi yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne kararın kaldırılmasına, sigorta başlangıcı talebi yönünden reddine, yaşlılık aylığı talebi yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1989 yılında Orman Genel Müdürlüğü’ ne bağlı Kilis Orman İşletme Müdürlüğü’nde işçi olarak çalıştığını, Orman İşletme Müdürlüğü’nün müvekkilini sigortalı olarak göstermediğini, müvekkilinin sigortalılığının başlangıç tarihinin 05.12.1989 olduğunun tespitine ve emekliliğe hak kazandığı tarihin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Orman İşletme Müdürlüğü vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, 1989 yılından bu yana dava açılmadığından zamanaşımı süresinin dolduğunu, davayı açmakta hukuki yararın olup olmadığının göz önüne alınması gerektiğini, usulden olmadığı takdirde davanın esastan reddini talep ve beyan etmiştir.

Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; fer’i müdahil olan kurumları aleyhinde hüküm kurulmamasını, iddia edilen yıllarda işyerinin gerçekten var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, tanık beyanları değerlendirilirken inandırıcılığı üzerinde durulması gerektiğini, çalıştığı iddia edilen iş yerinde kayıt ve belgelerin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın sigorta başlangıcı yönünden kabulüne, yaşlılık aylığı yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, Kurum sıfatının davalı olarak kalması ve aleyhimize yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu davada davalı sıfatı olarak bulunsak bile diğer davalı olan Orman Genel Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti çıkmaması hukuka ve usula aykırı olduğunu, 5 yıllık hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, kararın kaldırılarak talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Somut olayda, davacı adına verilmiş işe giriş bildirgesi olmadığı, davacı adına davalı işveren tarafından yapılan ücret ödemesinde SGK’ya prim kesintisi yapılmadığı sabit olup, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği hususu gözardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğu, Ayrıca; hizmet tespiti davalarında işverene husumet yöneltilmesi zorunlu iken sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında işverenin hasım gösterilmesi zorunlu olmadığı, buna rağmen, işverenin davalı olarak gösterildiği durumlarda artık taraf sıfatı oluştuğundan hakkında hizmet tespiti davalarında olduğu gibi hüküm kurulması gerektiği, ancak davalı Orman Genel Müdürlüğü’nün istinafı olmadığından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olup davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin, istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi gereğince Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) İş Mahkemesinin 15.10.2020 Tarih, 2018/391 Esas 2020/312 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine, sigorta başlangıç tarihinin 05.12.1989 olduğunun tespitine karar verilmesi talebinin reddine, davacının emekliliğe hak kazandığı tarihin tespiti talebinin feragat nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Bam Dairesince davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili dilekçesinde özetle; Orman Genel Müdürlüğü lehine de vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigorta başlangıcı tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Sigortalı hizmetin tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup, bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların kanuni dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası olup bu bentte “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hak bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Söz konusu Kanun’un kabul edilip, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, hâlen geçerliliğini korumaktadır.

2.Bu kapsamda işe giriş bildirgesi düzenlenmediği veya düzenlenmesine karşın kanuni hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, bu süre içerisinde Kuruma verilen dönem bordroları ile bildirimin yapılmadığı, sigorta primlerinin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde sigorta müfettişince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre gerçekleşmeden yargı yoluna başvurması zorunludur.

3.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrasında yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Diğer taraftan, Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı kabul şekline ulaşılmaktadır.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olaya gelince, davacının sigorta başlangıcı tespiti talebi bakımından, davalı işyerlerinden işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi ve Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi ile ücretinden prim kesintisi de yapılmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmaması karşısında sigorta başlangıcı tespiti isteminin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326 ncı maddesinde belirtildiği üzere, vekâlet ücreti de dâhil yargılama giderlerinin davada haksız çıkan, yani aleyhe hüküm verilen tarafa yükletileceği, davanın reddine karar verilmesi ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiği nazara alınarak davalı Orman Genel Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeksizin, buna ilişkin karar verilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

5.Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 nci maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bam Dairesi kararının hüküm fıkrasının 4. bendinde yer olan “davalı” ibaresinden sonra gelmek üzere “…Orman Genel Müdürlüğü ve…”
ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin kararı temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.